Translation of "وليس" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "وليس" in a sentence and their turkish translations:

وليس ضدها؟

nasıl olur peki?

وليس غريبا،

Hiç şaşırtıcı değil,

وليس الربح.

kâr hesaplamasıyla değil.

وليس مع كراهية.

davranmamız gerekiyor.

وليس فقط باريس.

Ve Paris bir istisna değil.

وليس كتهديد لامتيازاتنا الفردية.

küresel hayatta kalmamız için bir gereklilik.

وليس كما تعيش الأقليّة.

Azınlık gibi değil.

انة خطأك وليس خطئى

O, benim değil senin hatandı.

وليس فقط المُنتج المتوافر.

sezgisel kararlar verebiliyorlar.

- أنا قط، وليس عندي اسم بعد.
- أنا قطة، وليس عندي اسم بعد.

Ben bir kediyim. Henüz bir adım yok.

على سبيل المثال وليس الحصر.

bunlar yalnızca bazıları.

الأمر يتعلق بالإدراك وليس التجنب

Bu farkındalıkla ilgili, kaçışla değil.

وليس هناك نظام مدافع عام

Bir kamu avukatı sistemi yok

"وليس يومًا، لكن تذكرت شيئًا،

"Ve bir gün bile, hatırlamadan duramadım,

في صالح الحياة. وليس ضدها.

hayatın aleyhine değil, lehine olmak lazım.

‫الأمر بسيط!‬ ‫وليس دائماً سهلاً!‬

Basit! Her zaman kolay değil.

تكون عبر القصص وليس المزاح.

hikâyelerden geçtiğini keşfettim.

ستستخدم لصالح المواطنين، وليس للحرب.

bunun gerçekleşmiceğini biliyoruz.

نحتاج إلى العمل وليس الكلام.

Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.

وليس حرّاً لأن يعيش على سجيته.

çok fazla olduğunu anlamıyor.

لا هذا حجز مدني وليس إجرامي،

çünkü bu sivil bir durum, bir suç gözaltısı değil.

وليس عليك أن تفعل هذا لوحدك."

ve bunu yalnız yapmak zorunda değilsin"

وليس علينا أن نضع نظريات حولها.

Bunu kuramlaştırmak zorunda değilsiniz.

لأن العنصرية مرتبطة بالسلوك وليس بالمشاعر.

Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.

يفضلون الجراحة مع التخدير وليس بدونه.

ameliyatlarını anestezi ile birlikte geçirmeyi tercih eder.

الخطأ هنا يقع علينا، وليس عليهم،

bu onların değil, bizim suçumuz.

هذا الجزء سيكون غربًا وليس شرقيًا

o kısım doğu değil batı olmuş olacak

لي جرس وليس لي باب " الهاتف " .

"Zilim var, kapım yok." "Telefon."

تمثل علاجًا محتملا وليس فقط مجرد رعاية.

gerçek bir iyileştirme anlamına geleceği bir gelecek tasavvur edebiliyorum.

جمع الأموال أمر علائقي وليس من المعاملات.

Bağış toplama işleme dayalı değil, ilişkiye dayalıdır.

وليس بلاستيك معاد تدويره، ولكنه بلاستيك اجتماعي،

Geridönüşümlü plastik de değil,

هذا تحسّن مادي واقتصادي، وليس تحسّناً أخلاقياً.

Bunlar ekonomik ve maddi gelişmeler, ahlaki gelişmeler değil.

وليس هناك من لا يستطيع أن يهزم

ve yenemeyeceği hiç kimse yok

وليس كشيء ينبغي عليه أن يشعر بالخزي منه.

ve utanması gereken şeyler asla değildi.

لماذا تفعل هذه المجموعات فعلها لشبابنا وليس لنا نحن؟

Peki bu gruplar, bunları neden bize değil de gençlere yapıyor?

وليس قصاصات كرتونية تقف في خلفية حياة شخص آخر.

Başkalarının hayatının arka planında duran kartonumsu figürleri değil.

وليس بخوض ذاك النوع من المخاطر السلبية التي درستها،

üzerinde çalıştığım zararlı risklerden değil,

على رؤساء الجمهورية تكريس أنفسهم لأمور مهمّة، وليس لهذا.

Cumhurbaşkanı önemli şeyler yapmalı, bununla uğraşmamalı.

وليس لصالح صندوق النقد الدولي وأولئك... هل أنت دميتهم؟

IMF falan için değil... Onların kuklası mısınız?

وليس مجرد الأفكار التي نعرضها عليهم أو نتفاعل معها.

benimsediğimiz veya tepki verdiğimiz fikirler olarak değil.

بسبب الأشياء التي لم تحققها وليس بسبب الأشياء التي حققتها."

yapmadığınız şeyler için üzüleceksiniz."

كانت قروية جدًا وبعيدة جدًا وليس بها الكثير من الحوافز.

Fazla kırsaldı, uzaktı, teşvikler vermiyordu.

هنالك تركيز على حاجة السكان، وليس على ما يرغبون به

Gördüğümüz merakı, yaratıcılığı ve gelişimi ilerleten,

تألق الخوذ ، وليس لدي خوذتي ، والآن تكمن معداتنا مع السفن ".

Miğferler parlıyor, benimki yok, şimdi teçhizatımız gemilerde yatıyor. "

وتحول لمحطة للتبادل التجاري في العالم كله وليس الامارات فقط

sadece Emirlikler değil, tüm dünyada ticari değişim için bir istasyon haline

كان السبب وراء ذلك إيمانهم، وليس المعركة بين السود والبيض؛

Bu neye inandıklarıydı ve siyah-beyazla alakalı değildi.

‫يمكننا أن نأخذ العواطف ونفكر فيها‬ ‫من حيث الكفاءة وليس الجنس.‬

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

وليس هناك شيء مشابهه لها في أي مكان آخر في العالم.

Dünyanın başka yerinde bir benzeri yok.

بعد المعركة ، كان لانز غاضبًا لأن سولت ، وليس هو ، قد اختاره

Savaştan sonra Lannes, İmparator tarafından övgü için Soult'un değil, Soult'un seçilmesi yüzünden çileden çıktı

أنا أتحدث عن هذا القلم، وليس عن ذاك الموجود هناك على المكتب.

Ben bu dolma kalemden bahsediyorum oradaki masada olandan değil.

ولكن إذا كان دافوت ، وليس غروشي ، قد تولى قيادة الجناح الأيمن للإمبراطور في عام 1815 ...

Ama 1815'te Grouchy değil Davout İmparatorun sağ kanadına komuta etmiş olsaydı ...

وليس قيادة الجيش ، كما كان يعلم جيدًا. عندما ورث قيادة الجيش الإيطالي لفترة وجيزة عام 1797 ،

, personel işi ve idaresi içindi . 1797'de kısa bir süre İtalya Ordusu'nun komutasını devraldığında,

‫لا أظن أن الناس يجب أن تخاف منها،‬ ‫لكن علينا أن نحترمها.‬ ‫علينا حمايتها وليس محاولة قتلها.‬

Bence insanlar onlardan korkmaktansa saygı göstermeli. Onları korumalıyız ve öldürmeye çalışmamalıyız.