Translation of "لأنها" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "لأنها" in a sentence and their turkish translations:

لأنها تعرض مشكلة

çünkü bence sihrin büyük kısmının

لأنها تنشط الانتباه،

Çünkü dikkat sistemini,

قال "لأنها موجودة".

'Çünkü orada' dedi.

إنها مدهشة لأنها فن.

Muhteşemdir, çünkü sanattır.

رؤيتها كامرأة لأنها امرأة

Onu bir kadın olduğu için küçük gören

لأنها تجلب البصيرة لحل المشكلة.

çünkü beraberinde problemi çözmek için içgörü getirir.

لأنها كانت الشيء المفضل لدي.

En sevdiğim şeydi o çünkü.

لأنها كانت تحفة قديمة جدًا

çünkü çok eski bir şaheser yapıydı

لأنها تحصل على عادة سيئة

çünkü kötü alışkanlık edinir

لأنها تتغذى على حشرة الآفات

bunun dışında haşere böcek ile beslendikleri için

تبدو بالملل لأنها مهمة جدا

bakın sıkılmayın çünkü çok önemli

- أنتَ لا تستطيع أن تأكلها فقط لأنها مغذية.
- أنتِ لا تستطيعين أن تأكليها فقط لأنها مغذية.
- أنتَ لا يمكنك أن تأكلها فقط لأنها مغذية.
- أنتِ لا يمكنكِ أن تأكليها فقط لأنها مغذية.

O sadece besleyici olduğu için onu yiyemezsin.

لأنها كانت ترفع صوتها قائدة الغرفة.

çünkü koca sesiyle ortama hükmederdi.

لأنها غرفة معيشة صغيرة مليئة بالدخان

televizyon ekranını bazen zorlukla görürdük.

لأنها تربك الناس حول كيفية أدائهم.

insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

وهو أمرٌ عظيم، لأنها خجولةً جداً.

önünde bunun hakkında konuştu ve çok utangaçtı.

أريكم هذه لأنها تعبر عن الجَمال.

Bunu size gösteriyorum çünkü, bu güzelliktir.

ومرة أخرى لأنها تتحرك بسرعة وبسرعة

ve yine seri ve hızlı hareket ettiği için

لأنها مهمة جدا في التاريخ التركي

çünkü Türk tarihinde çok önemli

لأنها كانت صغيرة ، كانت إصاباتها طفيفة.

Küçük olduğu için yaraları küçüktü.

كانوا يأتون سابقًا لأنها كانت مجانية.

Bedava olduğu için geliyorlarmış.

لأنها تعلمت أنه حتى تكون زوجة جيدة،

çünkü ona "iyi eş materyali"ne sahip olmak için Nijerya'da

لأنها كانت أول مسابقة لهم في حياتهم.

bu yarışmaya gelip başvurdular.

عدت إلى اليابانية مجدداً لأنها لا تنتهي.

Dönüp tekrar Japoncaya başladım çünkü Japoncanın sonu yoktur.

فالمعاناة هي قوة عظيمة لأنها تقطع الحياة.

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

لأنها تتكلم عن السلام في أعماق أنفسنا،

Çünkü bu bizim içimizden gelen huzur,

‫شعرت بارتياح شديد لأنها كانت حية وتتنفس.‬

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

‫كل لحظة ثمينة للغاية لأنها قصيرة جدًا.‬

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

- غابت لأنها مريضة.
- كانت غائبة بسبب المرض.

- O, hastalıktan dolayı mevcut değil.
- O, hastalıktan dolayı yoktur.

لأنها تحدد الهيكل الكامل لتجميع البيانات في الدولة،

bir ülkedeki bütün veri topluluğu yapısını;

التي نراها اليوم لأنها تُلتقط بواسطة الهواتف الذكية

kaydedilip internete yüklendikleri için artık gördüğümüz

لأنها وحسب تفكيرها لم تفهم تأثير ما قالته

çünkü aklında söylediği şeyin ciddiliğini

ابنتي في المستشفى لأنها أصيبت في حادث سير.

Kızım hastanede, çünkü bir trafik kazasında yaralandı.

ادعموا هذه الفتاة، احموا هذه الفتاة، لأنها واحدةٌ منّا."

Bu kızı destekleyin, koruyun, çünkü o bizden biri" demedi.

لأنها تمكنكم من القيام بأشياء رائعة فيما يتعلق بالضوء.

çünkü ışıkla inanılmaz şeyler yapmanızı sağlıyor.

لأنها تتعلق بكيفية استخدام العلم لنبذل قصارى جهدنا لأطفالنا.

çünkü bilimin, çocuklar için nasıl en iyi şekilde kullanılacağı ile ilgili.

يبدو اختيارًا غريبًا لقصيدة لأنها ، بطريقة ما ، قصيدة انتحارية.

Bir şiir için garip bir seçim gibi görünüyor çünkü bir bakıma intihar şiiridir.

لأنها كانت الطريقة الوحيدة القادرة على كشف الصديق من العدو.

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

‫لأنها ستكون مليئة بالكائنات الضارة ‬ ‫التي ستتسبب في إصابتك بتوعك.‬

Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.

لأنها تأثر على كل الكوكب نوعا ما عند مستوى محدد.

Çünkü tüm gezegeni etkiliyorlar.

يتم النظر إلى هذه بريبة هذه الأيام لأنها كتبت بعد مئات السنين

Bunlara bugünlerde şüpheyle bakılıyor çünkü yüzlerce yıl

- كان غاضبًا لأنه وجد الباب مغلقًا.
- كانت غاضبةً لأنها وجدت الباب مغلقًا.

Kapıyı kilitli bulduğuna kızmıştı.

‫تعمل ذكور الخنازير كحراس قوية‬ ‫لأنها تبلغ ضعفيّ وزنها.‬ ‫لا يستحق الأمر المخاطرة.‬

Parstan iki kat ağır olan erkek domuzlar korkulası korumalardır. Riske girmeye değmez.

أفكر في التسوق في منزلي الآن ولا يمكنني العثور على سوق أذهب إليه. لأنها ليست آمنة.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

‫للأسف، فإن الناس لا تتصرف بفعالية كبيرة‬ ‫لأنها أفعى صغيرة جداً،‬ ‫يقولون، "سيكون الأمر على ما يرام."‬ ‫وغالباً لا يذهبون إلى المستشفى.‬

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.