Translation of "قوية" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "قوية" in a sentence and their turkish translations:

‫هذه الرياح قوية.‬

Rüzgâr çok güçlü.

أنا امرأة قوية.

Ben güçlü bir kadınım.

ولهذا السبب القصص قوية،

İşte bu sebeple hikâyeler güçlüdür

لأن الفن أداة قوية.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

ويخلق مجتمعات قوية وحقيقية.

ve gerçek, güçlü topluluklar kuracak bir dünya.

إذا كانت هياكلنا قوية

eğer ki bizim yapılarımız sağlamsa

فالتحالف ذو نفوذ قوية.

Arkadaşlık gerçekten kuvvetli.

لكنّ روحهم ما تزال قوية.

Ancak ruhları hâlâ güçlü.

إذا لم تكن هياكلنا قوية

eğer ki yapılarımız sağlam değilse

لستُ مناصرة قوية للعمل الجاد،

Çok çalışma yanlısı değilim,

أصبحت اليابان أمة قوية إقتصاديا.

Japonya ekonomi olarak güçlü bir ulus oldu.

أعلم كم كانت هذه الرسالة قوية

Bu mesajın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyordum.

نحن لا نميل لاستشعار مشاعر قوية

Bizim dünyamızda hiçbir anlamı olmayan şeylere

اليوم لدينا بيانات قوية لتأييد ذلك.

Aslında bugün bunu destekleyecek somut verilere sahibiz.

وهذه استراتيجية قوية جداً إن كنتم تستخدمونها.

ve eğer kullanırsanız bu çok güçlü bir şey.

عندما تلقى ضربة قوية جدا على رأسه

o dövüşte kafasına çok kötü bir darbe almıştı,

مرة واحدة فقط هي قاعدة قوية جداً،

"Yalnızca bir kere" kuralı,

مثل صور ومقاطع فيديو وأدلة أخرى قوية.

kanıtlar gibi doğrulanabilir kanıtlarla denetlemek.

- يا لها من صدمة.
- كانت صدمة قوية.

Öylesine bir şoktu.

سأستخدم كلمة رنانة هذه الأيام تنشئة أم قوية.

Günümüzde – afili bir kelime kullanayım – güçlü anne eğitimi.

توفر الحيل السحرية أداة قوية للتحقيق في ذلك،

Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç

إنه أداة قوية تشرك كلاً من البصر والبصيرة.

Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor

في أوقات أخرى يريد الناس مشاهدة أفلام قوية.

Başka zaman da insanlar yoğun dolu dolu filmler izlemek ister.

إلا أنه كان قائدًا فخورًا وذو إرادة قوية

Qutuz gururlu ve iradeli bir liderdi

‫لاستغلال هذا،‬ ‫طوّرت بعض الحيوانات حاسة شم قوية.‬

Bundan faydalanmak için... ...bazı hayvanlar inanılmaz koku duyuları geliştirmiştir.

‫قوى الجذب القمرية‬ ‫قوية كفاية لجذب المحيط نحوها.‬

...Ay'ın çekim gücü... ...okyanuslarımızı kendine çekecek kadar güçlü.

وعقولنا قوية بما يكفي لتطرح هذه الأسئلة الصعبة،

Beynimiz, böyle zor soruları sorabilecek kadar güçlü

وبالمثل، فالسمعة قوة اقتصادية قوية جدا، أليس كذلك؟

İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?

‫إن كان هذا ثعلباً،  كنت لتجد ‬ ‫رائحة قوية به.‬

Tilki olsaydı, gerçekten çok güçlü bir kokusu olurdu.

الآن، القصص قوية شديدة الوضوح، و تجلب الأشياء للحياة

Hikâyeler güçlüdür, canlıdır ve bir şeyi hayata geçirir.

مالية قوية لخزينة الدولة مع صناديق سيادية قادرة على تحريك

yalnızca yaklaşık yüzde otuzunu aktarıyor ve tüm bunlar, kamu parasını

- يا لها من ريح قوية!
- يا لها من زوبعة عاصفة!

Ne güçlü bir rüzgar!

"لا يعطون ردة فعل قوية. الجزار أو ما شابه، يقذف

''Çok bir tepki vermezler. Kasap filan elinde-

نحن تحسنا في ابقاء الناس على قيد الحياة بعد سكتات قوية.

Sadece şiddetli felç geçiren insanları hayatta tutmakta daha iyi olduk.

بفضل هذه الدبلوماسية الذكية، حصل السلطان على منطقة عازلة قوية ضد المجر

Bu zekice diplomatik hamle sayesinde Sultan, Macarlara karşı güçlü bir destek kurmuş

‫عند قاعدة كل تلك الأذرع،‬ ‫هناك مثقاب يمكنه الحفر في صدفة قوية.‬

Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.

كراهيتي اتجاه المسوقين عبر الهاتف قوية جداً بحيث غالباً أكون فظاً معهم .

Tele pazarlamacılara nefretim o kadar büyük ki genellikle onlara kaba davranırım.

بالإضافة إلى ذلك ، فإن دولتنا ليست قوية بما يكفي للنضال مع الهالة لأشهر.

Ayrıca bizim devletimiz koronayla aylarca mücadele edebilecek kadar güçlü değil

‫كل الرخويات التي تصطادها،‬ ‫هي حيوانات يسهل اصطيادها،‬ ‫لكن لديهم أصداف قوية للغاية.‬

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

ورائعًا ، تضاءلت مع مرور الوقت قدرته على تقديم ضربة قوية ، أو إلهام قواته لتحقيق النصر.

Yine de birkaç Polisi'nden biriydi parlak ve akıllı ajanda,

مع أن الرياح لم تكن قوية، وصل عدد قليل من الجزيئات للقميص عندما كان في الخارج،

Hava rüzgarlı olmasa bile, dışarıdayken daha az parçacık tişörtüne ulaştı.

لأن أيا من قذائف الهاون التي نستخدمها اليوم ليست قوية بما يكفي للتعامل مع حمولة من هذا الوزن

çünkü günümüzde kullandığımız harç'lardan hiçbirisi bu kadar ağırlıktaki bir yükü kaldırabilecek sağlamlıkta değil