Translation of "قوة" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "قوة" in a sentence and their turkish translations:

- العلم قوة.
- المعرفة قوة.

Bilgi güçtür.

القواعد قوة،

Kurallar son derece güçlüdür

بفضل قوة بشرية داعمة،

Bir destekleyici insan ordusu sayesinde

خالقًا مضاعف قوة هائل.

aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.

إلى قوة المماليك الرئيسية

Memlük birliğinin tamamına katılmadan öldürmekti.

تزداد قوة في الفيروس

virüste o kadar güçleniyor

الفعاليات الفنية، قوة الخيال

sanatsal faaliyetler, hayal gücü,

‫أعطني بعض قوة السحب فحسب.‬

Biraz sürtünme sağlayacak.

لأن المستهلك في وضع قوة.

çünkü güç tüketicinin elinde.

‫ولكن هذا مصدر قوة هائل.‬

Ama bunda müthiş bir gücümüz var.

أقصد أنهم يتحدون قوة الجاذبية،

Yani, yerçekimi kuvvetine karşı koyuyorlar.

دون اللجوء إلى قوة خارجية.

hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular.

‫تبلغ قوة الرياح حد العاصفة.‬

Rüzgâr şiddetini iyice arttırıyor.

قوة الريح جعلت المشي صعباً.

Rüzgarın gücü yürümeyi zorlaştırdı.

لا تعمل قوة الاستياء بهذا الشكل.

Memnuniyetsizliğin gücü bu şekilde çalışmıyor.

سببها قوة الجاذبية للكواكب الموجودة فيه.

içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı

علاوة على ذلك ، قوة الغلاف المغناطيسي

ve üstelik bakıldığında manyetosferin gücü

تكون برامج التنوع والشمول أكثر قوة.

çeşitlilik ve katılım programları daha da güçlenir.

لكن لا يمكن إيقاف قوة التحالف.

Ancak Koalisyon juggernaut olamazdı durdu.

المشاركة الفعالة في تعلم قوة الخيال

hayal gücünün öğrenme sürecine aktif katılımı,

وأن نستحضر قوة من أكثر الأنواع قدماً.

ve en eski türden bir güç yaratmak.

‫سأركز على النظر للأمام‬ ‫واستخدام قوة ساقيّ،‬

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

فالمعاناة هي قوة عظيمة لأنها تقطع الحياة.

Acı çekmenin büyük gücü hayata bir süre ara vermektir.

وسترون مدى قوة الضوء في اختراق الجلد.

ışık deriye nufüz edecek kadar güçlü.

إلى أي مخلوق عاطفي مع قوة العقل

mantık gücü ve duyguları olan

في نفس الوقت باستخدام قوة بعض السياسيين

aynı zamanda bazı siyasilerin gücünü kullanarak

لأن لكل كوكب قوة جاذبية خاصة به

her gezegenin kendine ait bir çekim kuvveti olduğu için

مَن لا معرفة لديه لا قوة له.

Bilgisiz bir millet güçsüz bir millettir.

يمكننا وبشكل فعال تخفيض تحيزاتنا عبر قوة الإرادة،

Önyargılarımızı irade gücü ile etkin bir şekilde azaltabiliriz.

التقدم ليس قوة غامضة أو جدلية ترفعنا عاليا.

İlerleme bizi yükselten gizemli bir güç veya bir tartışma platformu değil.

‫بازدياد سطوع القمر،‬ ‫تصبح الحواس الخارقة أقل قوة.‬

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

هذا التنوع سيكون قوة من شأنه أن يمحوهم.

çeşitlilik, onları ortadan kaldıracak bir kuvvet olacaktı.

وبالمثل، فالسمعة قوة اقتصادية قوية جدا، أليس كذلك؟

İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?

مرحبًا عزيزتي ، أليس لديك أي قوة عمل أخرى؟

Ula gardaşım başka işiniz gücünüz yok mu?

الجانب الأيمن، قوة الخيال، الألوان، المناظر، الأحاسيس، المشاعر.

Sağ taraf, hayal gücü, renk, görüntü, duygu, his.

هذا يتطلب منا أن ندرك قوة أعظم من أنفسنا

Bütün bunlar kendimizden daha büyük bir gücü

نزل سكيبيو كالفوس، المسؤول عن قوة الغز، في إمبوريا

İstila kuvvetinin başındaki Scipio Calvus , Emporiae'de karaya çıktı.

لذلك كانوا في الواقع يواجهون قوة مدرعة بدون دروعهم.

Yani zırhları olmayan bir zırhlı kuvvetle karşı karşıyaydılar.

رفض توليته حلب كما وعده وذلك خوفا من قوة وطموح

Çünkü önceki Sultan Halepi,Baybarsa vereceği sözünü tutmayıp ondan korktuğu için hırsından sakınmıştır.

استجابة لتعاون فلاد مع ستيفان ، تشرع قوة عثمانية سريعة الحركة

Vlad'ın Stefan ile işbirliğine yanıt olarak, bir Osmanlı kuvveti

هذا هو قوة الند للند في خلق الوضع الطبيعي الجديد.

İşte bu, yeni normaller yaratan birebir iletişimin gücüdür.

استخدموا هرم الكوارتز من أجل الحفاظ على أجسام أكثر قوة

cesetlerin daha sağlam kalabilmesi için pramitte kuartz kullanmışlar

مثالنا هنا لديه 605 رجال ، قوة نموذجية لكتيبة في الحملة.

Bizim örneğimiz 605 kişilik standart güçte sefer taburu.

وكان مهما في تمكين الغرب من تشكيل قوة متعددة الجنسيات.

ve bu, Batı çokuluslu güçlerinin oluşumunu zorlamada çok önemli bir konuydu.

الجاذبية هي قوة طبيعية تتجاذب بها كل الأشياء مع بعضها.

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

لذا قررت أني أريد أن أضع قوة طفولتي الخارقة في العمل

Böylece çocukluğumdaki süper gücümü kullanıma sokmaya karar verdim,

إحدى نقاط قوة العلم هي أن الناس هم مَن يقومون بإنجاره

Bilimin güçlü yanlarından biri, insanlar tarafından yapılması

عندما انتشارهم عند شروق الشمس ترك الصليبيون قوة رمزية لمواصلة الحصار،

Yıkım sırasında seferber olur olmaz, Haçlılar kuşatmaya devam etmek için sahte bir saldırı başlattılar

كيف يصبح تعلم استعمال قوة الخيال حقيقة، لأننا لا نعلم هذا

hayal gücünü kullanarak öğrenme nasıl gerçekleşir, bunu bilmediğimiz için

‫تزداد الأمواج قوة...‬ ‫ما يوفر الظروف المثالية‬ ‫لتكاثر الأسماك الببغائية كبيرة الرأس.‬

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

وفي مونتيبيلو ، واجهت قوة نمساوية فاقها عددًا اثنين إلى واحد. تمكن لانز

ve Montebello'da onu ikiye bir aşan Avusturyalı bir güçle karşılaştı. Lannes

هزم قوة إسبانية أكبر في ساغونتوم ... ثم استولى على مدينة فالنسيا العظيمة ،

Saguntum'da daha büyük bir İspanyol kuvvetini yendi… sonra büyük Valencia şehrini

في القرن الثالث عشر، ظهرت قوة جديدة على السهوب المنغولية بقيادة جنكيس خان

13.yy da moğol steplerinden halkını savaş ve fetihler için mobilize eden Cengiz Han tarafından

هاجم لانز قوة روسية أكبر في بوتوسك ، لكنها كانت عملية دموية وغير حاسمة.

Lannes, Pułtusk'ta daha büyük bir Rus gücüne saldırdı, ancak bu kanlı ve kararsız bir olaydı.

‫المحمية بمساحة كبيرة من غابة عشب البحر.‬ ‫لأن الغابة نفسها تخمّد قوة الموجة.‬

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

إنّه أنتم... كل واحدٍ منكم هو اليوم في وضع قوة يُمكنه من إحداث التغييرات.

Tüketiciler olarak her biriniz bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsiniz.

وضع سكيبيو الفيليتز في المقدمة هادفا تخفيف قوة سلاح الفرسان القرطاجيين من خلال رمي الرماح

Scipio velite'leri ön hatta yerleştirdi. Hannibal'ın süvarilerini zayıflatmat maksadıyla.

‫لذلك كان أمرًا مثيرًا للغاية في طفولتي‬ ‫أن أعيش في قوة ذلك المحيط الأطلسي العملاق.‬

Bir çocuk olarak devasa Atlantik Okyanusu'nun gücüyle yaşamak inanılmaz heyecanlıydı.