Translation of "قطعة" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "قطعة" in a sentence and their turkish translations:

بينما في قطعة اللحم،

Etle karşılaştırdığınızda

هذه قطعة شامانية ، تذكر.

Bu bir Şaman adetidir, unutmayın.

قطعة أصغر من علبة الثقاب

Kibrit kutusundan bile daha küçük olan bir parça

من يملك قطعة الأرض هذه؟

Bu toprakların sahibi kimdir?

تدوّن ذلك على قطعة من الورق،

Bunu da kağıda yazıyorsunuz,

هو منحوتة مكونة من قطعة واحدة.

parçası olduğunu anlayacaksınız.

على قطعة ما أن تسقط أولا،

birinin önce düşmesi gerek,

قطعة من المذنب تتجه إلى الأرض

kuyruklu yıldızdan kopan bir parça dünyaya yöneldi

ألا يوجد قطعة أرضٍ هنا للبيع؟

Burada satılık bir arazi var mı?

إنها تبدأ بحرير، ولكنها تصبح قطعة رايون.

Başlangıçta ipekken yapay ipeğe dönüşüyor.

‫سأحضر قطعة حبل مظلات. يمكنني أن أوثقه.‬

Bir paraşüt ipiyle onu bağlayabilirsiniz.

‫سأحضر قطعة حبل مظلات. ‬ ‫يمكنني أن أوثقه.‬

Biraz paraşüt ipiyle onu bağlayabilirsiniz.

على قطعة أرض كانت تمتلك محطة للطاقة.

eskiden bir enerji santralinin kurulu olduğu bir bölgede.

‫وإن استخدمت قطعة القماش هذه،‬ ‫وتبولت عليها.‬

Ve bu atkıyı kullanıp üzerine işeyeceğim.

وتمت مصادرة اكثر من مليوني قطعة ملابس،

ve iki milyondan fazla sahte tekstil ürünü ele geçirildi

الآن كانت قطعة الأرض على الأرض كاملة

şimdi dünya üzerindeki kara parçası bütündü

أيمكنني الحصول على قطعة من تلك الكعكة؟

O pastadan bir parça alabilir miyim?

هناك فقط قطعة صغيرة جداً على سطح كوكبنا

Gezegenimizin yüzeyinin

‫أريد أن آخذ قطعة ملابس‬ ‫لا أبالي بفقدانها.‬

Kaybetmeyi göze alabileceğim bir giysi parçası almalıyım.

إنها قطعة واحدة من الخشب المبيض الماهوجني الهندروراسي.

Sadece ağartılmış Honduras Maunu'nun bir parçası.

وبالرغم من كونه مقصوصا على طوله، يبقى قطعة واحدة.

boylu boyunca kesilse de bir parça kalır.

انظروا، إنه يلتقط يديه وكأنه يتناول قطعة من الطعام،

Ellerini, sanki bir parça yemek yiyormuş gibi kaldırıyor

عندما قطعة لا يمكنك رؤيتها تذهب إلى مكان ما

göremediğiniz bir parça bir yere gittiğinde

‫إنه رشيق بشكل مفاجئ،‬ ‫يستطيع أن يلتف حول قطعة نقدية صغيرة.‬

Şaşırtıcı derecede çeviktirler, küçük bir bozuk paranın etrafında dönebilecek kadar.

كسرت قطعة صغيرة من جبنة الشيدر و غمستها في كريمة حامضة.

Ben küçük bir parça çedar peyniri kırdım ve onu ekşi krema içine daldırdım.

‫لا شيء يعادل سوائل الصبار البرميلي‬ ‫الذي تمتصه عبر  قطعة قماش متعرقة.‬

Terli bir atkıdan geçmiş olan altınfıçı kaktüsü suyu gibisi yoktur.

ويمكن فتح فتحتها الجديدة المكونة من قطعة واحدة في سبع ثوانٍ فقط.

Ve yeni tek parçalı kapağı sadece yedi saniyede açılabilir.

قطعة موزٍ سقطت من خفاشٍ مصاب. كان هارباً من تدمير الغابات في

. Çin'deki ormanların yok edilmesinden kaçmıştı

ألا ترغب في الذهاب إلى الماضي قليلاً وأن يقوم جدنا بإغلاق قطعة أرض جميلة من مكان جميل؟

Birazcık geçmişe gidip dedemize güzel bir yerden güzel bir arsa kapattırmak istemez misiniz?