Examples of using "اللحم" in a sentence and their turkish translations:
Et dondurulmuş.
Et pişiyor.
Et ekle.
- Eti yedim.
- Ben eti yedim.
Biz eti yedik.
pastırma parçacıkları
et çürümüş demektir!
Etin tadını almış bir kere.
Etin tadı kötü.
Aslan et yiyor.
Et koktu.
Tom eti ızgara yapıyor.
- Et yer misin?
- Et yer misiniz?
Et çürümeye başladı.
Çocuk et yiyor.
Bu iyi et.
Et pahalı.
Et pahalı.
Kasap eti tartıyor.
Et iyi mi?
Onlar et yemez.
Et fiyatı düştü.
Bu et lezzetlidir.
- Et yiyorsun.
- Et yiyorsunuz.
Annem, yağlı yumurtalı noodle ile birlikte
Et bugünlerde çok pahalı.
o somut içeceği içmeyi,
böbrek yetmezliği ve kangreni atlattı.
Etle karşılaştırdığınızda
Yakında et yemeye de başlayacaklar.
Burada önemli nokta,
Bütün et kokmuştu.
O, sadece yağsız et yedi.
Bir buzdolabı eti taze tutar.
O et tavuktur.
Eti balığa tercih ederim.
Balığı ete tercih ederim.
Biraz et kaldı.
Et çok kötü kokuyor.
Et protein içerir.
Bu et kokmuş.
Bu et kötü kokuyor.
Bu et iyi kızartıldı.
Ben sadece et yerim.
Ben nadiren et yerim.
Tom et yiyor mu?
Tom sadece et yer.
O bize biftek ısmarladı.
Eti tatlı bulmadı.
Asla et yemem.
Hangisini daha çok seversin, et mi yoksa balık mı?
Burada kıyma ne gezer?'' demiş.
Burada kimse et yemiyor.
Et bu günlerde pahalı.
bunun yanı sıra etle beslenen yarasa
Bu yavrular ilk defa etin tadına bakıyor.
normal bedene kıyasla beş kat daha fazla kana sahip.
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar
Ne diyorsunuz? Çürümüş etle düzgün bir tuzak mı kuralım