Examples of using "يملك" in a sentence and their turkish translations:
Babamın bir restoranı var.
Avukatı olan bir göçmenin
Tom'un bir sürü yeteneği var.
Bu villanın sahibi kim?
Kimse ayın sahibi değil.
Hepimiz evinde battaniye var
Cesur olan yalnızca siz değilsiniz.
Peki Google'ın sahibi kim biliyor musunuz?
Bay Ford bu araziye sahiptir.
Onun bir arabası var.
Tom'un bir ailesi yok.
Bu toprakların sahibi kimdir?
Ama kimsenin kristal küresi yok.
Sami, görkemli bir İngiliz malikanesine sahipti.
Ancak Ramel'in 500 doları yoktu.
- Sami'nin bir SUV'u vardı.
- Sami bir SUV'a sahipti.
Bu evin sahibi kimdir?
- Sami'nin anahtarı var.
- Sami anahtara sahip.
- Anahtar Sami'de.
İnsan etiyle aynı optik özelliklere sahip.
Fizikçilerin bunun ne olabileceğine dair bir sürü sağlam fikri var,
Dünya bir altın kuralı takip eder: Parayı veren düdüğü çalar.
Tom ailemizde ehliyeti olmayan tek kişi.
Fadıl, Leyla'nın sahip olduğunu istedi.