Translation of "وهذا" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "وهذا" in a sentence and their turkish translations:

وهذا تغير،

Ve bu durum değişti

وهذا مثير.

ve bu bir hayli ilginç

وهذا يفتت علاقاتنا،

ve ilişkilerimizi ayrıştırıyor

وهذا سيأخذ وقتًا.

ve bu zaman alır.

وهذا غير مقبول.

Bu kabul edilebilir değil.

وهذا ما فعلته.

Ben de öyle yaptım.

وهذا مهم جداً.

Burası çok önemli

وهذا مهمّ جدًّا.

ve bu çok önemli.

وهذا أمر مفهوم،

ve anlaşılacağı üzere böyleydi de

وهذا أمر جيّد.

Bu da iyi bir şey.

‫وهذا مكانه هنا.‬

Bu da buraya giriyor.

‫وهذا أيضاً. انظروا.‬

Aynı bunun gibi, bakın.

وهذا يحدث تماماً.

Gerçekten öyle oluyor.

وهذا ما وجدناه.

Bulduğumuz çözüm buydu.

وهذا تقدُّم عظيم.

Bu büyük bir ilerleme.

وهذا ما حصل.

Öğrendiler de.

وهذا كل شيء.

Hepsi bu.

وهذا أمر بسيط.

ve bu sadece basit bir tanesi.

وهذا أشد خطراً.

Bu, daha da tehlikeli bir durum.

وهذا طوال الحملة.

Sırbistanın güçlü süvari ordusuna güvendi.

وهذا مهمٌ، أيضاً.

ve bu da önemlidir.

وهذا اذا ما ادرسه.

İşte bu, üzerinde çalıştığım şey.

وهذا شيء مهم حقًا.

İnsanlara davranışlarını değiştirtmek istiyorsanız,

وهذا يبرر الوصفة المرتفعة،

ki bu da yüksek dozu açıklar -

وهذا سبب كافٍ للقتال.

Bu savaşmak için yeterli bir sebep.

وهذا كان الهدف بالضبط.

ama zaten konu da işte bu.

وهذا لأنه منذ 2017،

Çünkü 2017'den bu yana

وهذا ما قمنا به.

Biz de tam olarak bunu yaptık.

وهذا ما نفعله بالضبط.

Biz de tam olarak bunu yapıyoruz.

وهذا الشيء بقي معي

Ve bu beni çok etkiledi.

‫وهذا ما سنفعله كذلك.‬

Ve biz de böyle yapacağız.

وهذا فن وحادثة موفقة

Bu bir sanat ve şanslı bir kaza aslında.

وهذا الكسلان ذات اصبعين.

Bir de iki parmaklı tembel hayvanlar var.

وهذا مثال لعملٍ فني

Örneğin, bana görsel zekâyı hatırlatan

وهذا يشمل الهند والصين.

Bu Hindistan ve Çin'i de içeriyor.

وهذا رسم بياني آخر.

Bu da bir başka grafik.

وهذا يكسر قلبي حقاً،

Bu gerçekten kalbimi kırdı,

وهذا الرجل اللطيف والحنون

Bu nazik ve anlayışlı adam

وهذا هو مطار كانساي،

Burası Japonya'daki

وهذا أيضًا يُشكَّل تحدّيًا.

Bu da oldukça zor.

وهذا الثمن يُسمى الكفالة.

Bu bedele kefalet deniyor.

وهذا ما يجب تغييره.

işte bu değişmesi gereken şey.

وهذا هو سؤالي المفضل:

Favori sorum şu:

وهذا شيء مهم جداً،

Bu gerçekten önemli,

وهذا يعني سجل للكاتدرائية

yani bu bir katedral için rekor anlamına geliyor

وشخص يخرج وهذا ergenekon

yahu birisi de çıkıp bu ergenekon

وهذا لم يتم تسجيله

Ve bu kayıt olmuyordu

وهذا أعطاه الشهرة فقط

Ya bu ona sadece ün kazandırdı

وهذا أمر مميز حقًا.

Ve bu gerçekten oldukça farklı.

وهذا ما تصرفته على أساسه

Ve buna göre hareket ettim.

وهذا ما يراه معظم الناس.

Çoğu insan bu şekilde ilişkilendirir.

وهذا الذي حصل مع جين.

ve Jane'de olan şey de buydu.

وهذا يعني أن المشاعر مؤقتة

bunun anlamı hisler geçicidir.

وهذا ما أظهرته دراساتنا مؤخرا.

değiştiriyorsunuz. Ve biz bunu çoktan

وهذا الشيء بيني وبين الحيتان

Ve bu benim ve balinaların arasında

وهذا هو ما سنبدأ به.

Bu başladığımız yer.

وهذا ما يقوم به الأطفال.

Benim çocuklarım bunu yapıyor.

وهذا أنا ما عليه تماماً.

İşte bu tam anlamıyla benim.

وهذا بدوره يجعلكِ امرأة مجنونة.

ki o çılgın kadın olmanıza sebep olan aslında budur.

وهذا يُنتجُ دائرة عدالة لطيفة.

Bu güzel bir adalet döngüsü yaratıyor.

وهذا يعني معرفة توجه انحيازاتي.

Bu ön yargılarımın farkına varmak demek.

وهذا ما يجب علي تقديمه

Sana bunu sunuyorum.

وهذا تفسيري؛ على سبيل المثال

Bu olay, örneğin

وهذا يطرح تساؤلًا: لمَ لا؟

Bu da şu soruyu doğuruyor: Neden?

وهذا ما يجذب هذه الملايين

Milyonları etkileyen işte bu.

وهذا عظيم لنا، أليس كذلك؟

Bizim için harika.

وهذا هو مكتبي على البحر.

Ve bu da benim denizin üstündeki ofisim.

‫وهذا الانتقال ليس مرحبًا به.‬

Hepsi bu hamleye sıcak bakmıyor.

وهذا ما يدعو لسؤال جوهري.

Burada temel bir soru var.

وهذا شيء في غاية الأهمية،

Bu gerçekten önemli

وهذا المبنى في هيكل مثالي

ve bu inşa ise mükemmel bir yapıda

وهذا هو المركز الرياضي الجديد

Bu da yeni spor merkezi,

وهذا سيقودنا للشغف والوظيفة المرضية.

ve bu bizi ileride tutkuya ve tatmin edici bir mesleğe yönlendirecektir.

وهذا جعل حياتي أفضل بكثير.

ve bu hayatımı daha iyi bir hâle getirdi.

وهذا بالذات ما حدث لي ولعائلتي،

Benim ve ailemin başına gelen bu şey,

وهذا هو الاعتراض الثالث الذي أسمعه

İnsanları sosyal medyayı bırak dediğimde

وهذا غالبا يقنع عقول بعض الناس.

övdüğünü söylüyor.

وهذا مايسمى بتجريد درايفوس من رتبته.

Dreyfus'un rütbesinin alınması olarak bilinir.

وهذا التفكير هو بمثابة صورة لُغز.

ve bu düşünceler adeta bir yapbozun resmi gibi.

وهذا هو فخ لُغز الوئام النفسي.

ve bunun zihinsel uyum yapbozunun bir tuzağı olduğunu bile fark etmezdik.

اسمي جاك. وهذا صديقي الطيب ميخائيل.

Benim ismim Jake. Bu iyi arkadaşım Mikhail.

وهذا أعطاني الكثير من الشجاعة والأمل.

ve bu, bana çok cesaret ve umut verdi.

وهذا تكتيك يستخدمه العديد من السياسيين.

Ve bu, birçok siyasetçinin de kullandığı bir taktik.

وهذا عكس ما تحتاجه هذه الحركة.

Bu mesaj hareketin ihtiyacı olan son şey.

وهذا بالضبط ما يعلمنا إياه العلم.

ve bu da tam olarak bilimin bize öğrettiği şeydir.

وهذا منطقي لأننا سلكنا هذا المسار.

Bu şekilde ayarlanmış olmamız mantıklı

‫وهذا بالنسبة للناجي،‬ ‫مصدر غذاء ممتاز.‬

Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.

وهذا قطعًا يصطف في قائمة خبراتي.

Bu da kesinlikle benim yaşadıklarıma uyuyor.

وهذا الشعور ظل معي لشهور كثيرة.

ve bu his aylarca benimle kaldı.

وهذا يكسر كل القواعد المميزة للكوكب.

Artık bir gezegen olmanın bütün kurallarını yıkmıştır.

وهذا يعني أن 240 مليون شخص،

Bu demek oluyor ki 240 milyon insan,

وهذا هو جوهر المشكلة، أليس كذلك؟

Zaten esas mesele de bu değil mi?

وهذا ما تبدو عليه مقارنةً بمنهاتن،

Manhattan ile karşılaştırıldığında böyle görünüyor.

وهذا واجبنا أن نساعدهم في ذلك.

Bunu yapmak için onlara yardım etmeliyiz.

وهذا ما يميزنا عن الذكاء الاصطناعي.

ve bizi yapay zekâdan farklı kılan da bu.

وهذا ما بدأنا في القيام به.

Yapmaya çalıştığımız şey bu.

وهذا هو موقع آخر في اليابان،

Ve bu da Japonya'da bir şantiye.

وهذا هو الإنزيم الذي نحاول إيقافه.

Önlemeye çalıştığımız enzim işte bu enzim.

‫وهذا يشبه معلاق تثبيت مُرتجل.‬ ‫حسناً.‬

Uydurma bir tırmanma çengeline benzedi. Pekâlâ.