Examples of using "أفضل" in a sentence and their turkish translations:
Kahve tercih ederim.
daha iyi bir iş ve daha iyi bir eğitim için değildi;
Saldırı en iyi savunmadır.
Daha iyisine uğraşın.
empati ile dinleme görevi.
Eğitim kadınlar ve çocukları için daha sağlıklı bir hayat,
daha iyi kamu politikaları göreceksiniz.
mücadele imkânı istiyorlar.
En iyi yöneticiler,
En iyi kolejlerde,
"Bu çok daha iyi!"
en iyi kurumlardan biri de olsa,
Dürüstlük en iyi politikadır.
Hangi kitap daha iyidir?
O, ondan daha iyi şarkı söyledi.
Kendi başıma seyahat etmeyi tercih ederim.
Daha iyi bir fikrim var.
Yarın daha iyi olacak.
Sen daha iyi hissedeceksin.
- Kahkaha en iyi ilaçtır.
- Gülmek en iyi ilaçtır!
Hangi diyet daha iyi?
Ben senden daha iyiyim.
Sen benden daha iyisin.
Tom bizden daha iyi.
Hayatınız artarak iyileşecek.
En bomba laflar bende.
Senin benden daha iyi görüşün var.
Siz benden daha çok formdasınız.
ve tüm süreç boyunca çok daha fazla eğlenmemi sağladı.
Bulabileceğiniz en taze balık.
sağlığımızı korumak için
Daha iyi bir adam oldum,
sağlığın hastalıktan daha iyi,
bolluğun yokluktan daha iyi,
en iyi umut ve arzularımız doğrultusunda yansıtmamız için verildi.
Bu, çetenin en hünerli avcısı.
İklim değişikliğinden kaynaklanan
Maden suyunu tercih ederim.
- Gitmeyi tercih etmiyorum.
- Gitmemeyi tercih ediyorum.
Yorum yapmamayı tercih ediyorum.
Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.
Balığı ete tercih ederim.
Onun işi benimkinden daha iyi.
Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
ve dünyayı daha iyi bir yer hâline getirecek bir şey.
Bence o şimdi çok daha iyi.
Ama belki de ''kalbi kırık'' dediğimiz zaman
insanlığın gelişmesi için
Evet, iyi durumda değilim.
Bu daha iyi. Bacağımı çekiyorum.
Keyif, mutluluktan fazlasını hedeflemekten daha güzeldir.
Geldiğimiz en iyi sonuç bu mu?
Artık her şey daha iyi olmalı.
Fakat daha iyi bir gelecek vizyonuna ihtiyacımız var.
Post gazetesindeki en iyi tahminimize göre
Daha iyi bir dünya için bir yapı inşa etmiş olursunuz.
hayatın ölümden daha iyi olduğu,
ve bilginin cehalet ve batıl inançtan daha iyi olduğu.
Konsül'ün en iyi birlikleri hızla onu korumak için toparlanıyor.
insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.
Av indirmek için en iyi şansı.
İlerlemek için en iyi yolumuz ne?
hayatımın en güzel günleriydi muhtemelen
elektriği en iyi ileten ise altın'dır
Ya çok daha iyi olmaz mı?
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Restoranımız bu restorandan daha iyidir.
Ondan çok daha iyi yüzebilirsin.
Tom en iyi dedektiflerimizden biridir.
Daha iyi bir fikir önerebilir misin?
- Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
- Sensiz her şey daha iyi.
- Sen olmadan her şey daha iyi.
Facebook'ta kalmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.
Bu sözlük ondan daha üstün.
ve bu hayatımı daha iyi bir hâle getirdi.
Favori aperitif yiyeceğin nedir?
Bugün Leyla'nın hayatı çok daha iyidir.
benim liderlik ettiğimi görmekten büyük keyif alan
kızlarınız ve kız torunlarınız için çok daha adil bir dünya yaratıyor olacaksınız.
Onun konuşmalarının en önemli özelliği neydi?
çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.
Ne kadar derin ve büyük olursa o kadar iyi!
akıl almaz fikirlerini, umutlarını ve isteklerini
Bu örücüler daha iyi yaşamanın bir yolunu bulmuşlar.
daha iyisi yapmak için kendimizi eğitmek içindir.
daha iyi problem çözücüler,
Daha iyisini yapmalıyız.
sahadaki hem en iyi hem de en kötü görevdir.
tedaviyi alabilecekler.
şehirleri daha iyi yaşanacak yerlere dönüştürür.
bunu daha iyi anlatıp yaymasını umuyorum.
Dolunay ve dolunaya yakın gecelerde en çok şansa sahip.
Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.
En iyi teşvik nedir biliyor musunuz?
Bunun sonucunda, değerlerinizle uyuşan bir şekilde
iyide bu felaket demek mi?