Translation of "ثانية" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "ثانية" in a sentence and their turkish translations:

حتى ثانية

O zaman bir saniye

- هناك ستون ثانية في الدقيقة.
- في الدقيقة ستون ثانية.

Bir dakikada altmış saniye vardır.

من 60 -90 ثانية

60-90 saniye sürer.

حسنا الآن ثانية ولكن

Şimdi tamam bir saniye ama

‫بدأ الثلج في الهطول ثانية،‬

Yine kar yağmaya başladı.

ذلك الشخص ، ترامب! لكن ثانية

o kişi Trump! ama bir saniye

لا أريد رؤيتك مرّة ثانية

- Seni bir daha görmek istemiyorum.
- Seni bir daha asla görmek istemiyorum.

لن أدعك تفعل ذلك ثانية.

Asla onu tekrar yapmana izin vermeyeceğim.

خيار واحد، 8 مشاعر، 90 ثانية

Bir seçim, 8 duygu, 90 saniye ile.

فإنها تستغرق نحو 60-90 ثانية

yaklaşık 60-90 saniye sürer

لا تقلق. لن يحدث هذا ثانية.

Merak etme. Bu bir daha olmayacak.

هذا الفلم يستحق المشاهدة لمرة ثانية.

Bu film yeniden görmeye değer.

‫لن نقتنصه ثانية. أريد معالجة هذه الإصابة.‬

Onu bir daha yakalayamayız, bunu tedavi ettirmem gerek.

ينتج الرجال آلاف الحيوانات المنوية كل ثانية

Erkekler saniyede bin sperm üretir

‫سنستخرج منه أكثر قليلاً.‬ ‫ثم سنتحرك ثانية،‬

Pekâlâ, biraz daha çıkartacağız. Sonra yola devam edeceğiz.

يتم إعطاء ثانية أو هذا المثال أيضًا

bir saniye ya bu örnek çok verilir

معروف ومُسجل 0.02 ثانية قبل وقت الأرض

Bilinen ve kayıt altına alınan 0.02 saniye Dünya'nın zamanından ileride yaşamaktadır

لقد تعلمنا لغة ثانية في المدرسة أو الكلية،

Lise veya üniversitede bir dil seçtik,

ثانية واحدة. دعونا نتوقف هنا وصف هذا الكتاب

bir saniye. Burada duralım bu kitap tanımı

عندما يعود إلى الأرض ، يعيش أمامنا 0.02 ثانية.

Dünya'ya döndüğünde zamanı 0.02 saniye bizden daha ileride yaşıyor

ثانية واحدة أو هذا هو إنتاج الكهرباء الذي نعرفه

bir saniye ya bu bildiğimiz elektrik üretimi

لو هُيئ لي الولادةَ مرةً ثانية، لرغبت أن أكون كندياً.

Ben ikinci kez doğacak olsam Kanadalı olmak isterim.

ولكن كانت هنالك تجربة ثانية - حدثت في أيّامي في المدرسة الثانوية.

Ama lise günlerime devam ederken ikinci bir deneyim oldu.

‫على جزء لين من شجرة صفصاف،‬ ‫يمكنني أن أسحبه ثانية هكذا.‬

Oldukça esnek bir çıtanın üstüne. Ve bu şekilde çekebiliyorum.

‫خرجنا ثانية من الوادي الضيق.‬ ‫وعدنا الآن للتواجد في حرارة الشمس.‬

Kanyon yarığından çıktık. Şimdi yine güneşin sıcağındayız.

‫ولا يمكنني التسلق ثانية الآن، ‬ ‫على جدران الوادي الرأسية‬ ‫هذا ما يعرف بـ"الحافة الصخرية".‬

Bu dikey kanyon duvarları yüzünden yukarı da çıkamam. Buna kayayla çevrelenmek deniyor.