Translation of "تفكر" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "تفكر" in a sentence and their turkish translations:

وربما تفكر،

Belki şöyle diyorsunuz,

بماذا تفكر؟

Düşünceleriniz için bir peni.

- ما الذي تفكر فيه؟
- في ماذا تفكر؟

Ne hakkında düşünüyorsun?

أخبرني بماذا تفكر.

Bana ne düşündüğünüzü söyleyin.

فالأفضل لحياتك أن تفكر

Bir kaplanla dövüşürsen ya da gerçekten çok hızlı kaçarsan

والدتي معلمة، لم تفكر،

Benim annem öğretmen, hiç düşünmedi,

أمران، يجب أن تفكر فيهما"

Düşünmeniz gereken iki boyut.''

عليك أن تفكر في عائلتك.

Ailenizi düşünmelisiniz.

أو لا تفكر، لا مانع لدي

Ya da düşünmeyin, fark etmez.

ربما يجب أن تفكر في النوم

belki de uykuyu

البعض أقل وضوحاً حتى تفكر بها.

Bunları düşünene kadar bazıları daha az açık.

دونت ما تفكر به على الورق.

Düşüncelerini kağıda döktü.

أريدك أن تفكر فيم سمعت في البداية،

başlangıçta duyduğunuz şey hakkında,

لوهلة، تفكر بالاتصال على الطبيب في بيته

Bir an, doktoru evden arayıp

إذا كنت تفكر في ذلك مثل البوق،

Bir trampet gibi düşünebilirsiniz:

من المنطقي عندما تفكر في ذلك ، ولكن

düşünüldüğünde mantıklı geliyor fakat

لماذا فقط لا تخبرنا بما تفكر به؟

Neden bize sadece aklından ne geçtiğini anlatmıyorsun?

أظنه يختلف حين تفكر فيه على المدى البعيد.

Sanırım onun hakkında uzun süre düşündüğünde o farklıdır.

كان هناك شيئاً واحداً فقط تفكر في القيام به

Aklına gelen tek bir şey vardı.

أنا لا أريدك أن تفكر في ذلك بعد الآن.

Bununla ilgili daha fazla konuşmak istemem.

هل أنت تفكر جديا في شراء هذه السيارة القديمة؟

O eski arabayı satın almayı ciddi olarak düşünüyor musun?

أو إذا كنت أعسرًا، فربما تفكر في كوز ذرة مسلوق.

ama eğer solaksanız da büyük ihtimalle koçanlı bir mısır.

من ثَم أنت تشعر بالجنون عندما تفكر في السنوات المقبلة،

Sıradakini ne olduğuyla ilgili birçok paranoya var

هنا هو السكن عندما تفكر في الإقامة ، ولكن في الحقيقة ،

işte rezidans deyince gözünüzün önüne rezidans geldi gerçekten ama

مدينتك لا تفكر بفنجان قهوتك الصباحي لان البن سينقرض كما هو

ve sabahları yaşıyor ve şehrinizle boğulmuyorsanız sabah kahvenizi düşünmeyin çünkü

أنا أعلم ما تفكر به - هذا يشبه أي كرة جولف أخرى.

Ne düşündüğünü biliyorum - bu diğer golf toplarına benziyor.

كان عليك أن تفكر في هذا قبل أن تتسبب بحمل ليلى.

Leyla'yı hamile bırakmadan önce bunu düşünmen gerekirdi.

الأعداد الأولية مثل الحياة، منطقية تمامًا، لكن يستحيل إيجاد القواعد لها، حتى لو أمضيت وقتك كله تفكر فيها.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.