Translation of "أخبرني" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "أخبرني" in a sentence and their turkish translations:

أخبرني

- Söyle bana.
- Bana söyle!
- Söyle bana!

أخبرني الحقيقة.

- Bana gerçeği söyle.
- Bana gerçeği anlat.

أخبرني عنها.

- Bana ondan bahset.
- Deme!

أخبرني، هيا.

Haydi! ve anlat bana.

- أخبرني ، ما الذي حدث؟
- أخبرني ما حدث.

Bana ne olduğunu anlat.

أخبرني الشباب أيضاً

Ayrıca gençler bana

أخبرني بماذا تفكر.

Bana ne düşündüğünüzü söyleyin.

لقد أخبرني للتّو.

O sadece bana söyledi.

أخبرني ما الخطب.

Bana sorunun ne olduğunu söyle.

أخبرني عن طفولتك.

Bana çocukluğundan söz et.

رجاء أخبرني ما القوانين.

Lütfen bana kuralların ne olduğunu söyle.

أخبرني لم لا تحبّها.

Onu neden sevmediğini bana söyle.

أخبرني بذلك يا جمال.

Bana ondan bahset, Jamal.

أخبرني الأطباء ووالداي، ودون مواربة،

Doktorlar bana ve aileme dolaysız olarak

لو أخبرني بالحقيقة لكنت سامحته.

Bana doğruyu söyleseydi onu affederdim.

أخبرني توم بكلّ ما حدث.

- Tom ne olduğu hakkında bana her şeyi anlattı.
- Tom, olan her şeyi bana anlattı.

أخبرني كل شيء الليلة الماضية.

Dün gece o bana her şeyi anlattı.

إذا شعرت بالنعسان، فقط أخبرني.

Eğer uykun gelirse sadece bana söyle.

أخبرني أنه يريد ترك الشركة.

Bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.

أخبرني أنه سيذهب إلى فينس.

Bana Venedik'e gideceğini söyledi.

أخبرني أين أضع هذه الكتب.

Bana bu kitapları nereye koyacağımı söyle.

أخبرني أنه ذاهب إلى أمريكا.

O, bana Amerika'ya gittiğini söyledi.

رأيت ما أخبرني به شجاعة كبيرة.

Gördüm ki bunları anlatmak inanılmaz bir cesaretti

أخبرني كيف أتصل به لو سمحت.

Lütfen onunla nasıl temas edebileceğimi söyle.

أخبرني توم أن ماري في السجن

Tom bana Mary'nin hapiste olduğunu söyledi.

أخبرني توم بألّا أفعل ذلك أبدًا.

Tom bana onu yapmamam gerektiğini söyledi.

أخبرني توم بألا أتكلم مع ماري.

Tom bana Mary ile konuşmamam gerektiğini söyledi.

أخبرني توم أن الوقت نَفَذَ منّا.

Tom bana zamanımız kalmadığını söyledi.

أخبرني توم أنه لم يعد مريضا.

Tom bana artık hasta olmadığını söyledi.

توم أخبرني بأن لا أدخل المغارة.

Tom bana mağaraya gitmememi söyledi.

من فضلك، أخبرني بما ينبغي أن أفعله.

- Lütfen bana ne yapmam gerektiğini söyle.
- Lütfen ne yapmam gerektiğini söyle.

أخبرني توم بأنه لا يتذكر اسم الأستاذ.

Tom bana öğretmenin adını hatırlayamadığını söyledi.

- أخبرني بنفس الشّيء.
- قال لي نفس الشّيء.

O bana aynı şeyi söyledi.

- فقط أخبرني ماذا تريد.
- فقط أخبريني ماذا تريدين.
- فقط أخبرني ما الذي تريده.
- فقط أخبريني ما الذي تريدينهُ.

Sadece ne istediğini söyle.

أخبرني الطبيب أن علي شرب المزيد من المياه.

Doktorum bana daha çok su içmem gerektiğini söyledi.

أخبرني قبل أن تقوم بأي شيء متعلّق بالعيادة.

Klinikle ilgili bir şey yapmadan önce bana haber verin.

أخبرني الأطبّاء أنّه ما من أمل في إنقاذك.

Doktorlar bana sizin için hiçbir umut olmadığını söyledi.

غنيناها في السرير. "أخبرني عن حكمك، حدثني عن فشلك.

Hapishanede şu şarkıyı söylerdik... "Söyle ne ceza aldın Nedir başarısızlığın

أخبرني من فضلك إلى أي مكان أذهب بعد ذلك.

Lütfen bana daha sonra nereye gideceğimi söyleyin.

أخبرني: إنهم يبحثون عن معدين، ورتبت لك مقابلة عمل هناك.

Orada bir hazırlık elemanı arıyorlar, orada sana bir görüşme ayarladım, dedi.

- علمني كيف أحل هذه المشكلة.
- أخبرني كيف أحل هذه المسألة.

Sorunu nasıl halledeceğimi bana söyle.

- أخبرني ما الذي يمكنني فعله لمساعدتك.
- قل لي كيف أساعدك.

Bana yardım etmek için ne yapabileceğimi söyle.

أخبرني توم أنه يقوم بتمارين الضغط بعدد 30 مرة كل صباح

Tom bana her sabah otuz şınav çektiğini söyledi.

- من فضلك أخبرني كيف أكون على تواصل معها.
- من فضلِك أخبريني كيف أكون على تواصل معها.

Lütfen onunla nasıl temas edebileceğimi söyle.

- أخبرني ألّا أقود بسرعة عالية.
- قال لي ألا أقود بسرعة.
- نبهني ألا أقود بسرعة.
- نصحني ألا أقود بسرعة.
- نهاني عن القيادة بسرعة.

O, bana çok hızlı sürmememi söyledi.