Translation of "عليك" in Turkish

0.027 sec.

Examples of using "عليك" in a sentence and their turkish translations:

- عليك أن تذهب.
- عليك الرحيل.
- عليك الذهاب.
- يتوجّب عليك الذهاب.

Gitmelisin.

- عليك أن تذهب.
- عليك الرحيل.
- عليك أن ترحل.

Gitmek zorundasın.

‫ضعها عليك.‬

Böyle takıyorsunuz.

عليك العودة.

- Geri gelmek zorundasın.
- Geri gelmelisin.

الباقي عليك!

Gerisi size kaldı!

عليك النوم.

Uyuman gerek.

أعتمد عليك.

Ben sana güveniyorum.

عار عليك!

- Yazıklar olsun!
- Kendinden utan!
- Ayıp sana!

عليك أن تدفع ما عليك من دين.

Borçlarını ödemen gerekir.

- عليك أن تدرس بجدّ.
- عليك أن تدرس جاهداً.

Sıkı çalışmalısınız.

- عليك أن تقوم بواجبك.
- يجب عليك تأدية واجباتك.

Görevini yapmalısın.

- عليك أن تبدأ حالاً.
- عليك البدء في الحال.

Derhal başlamalısın.

- عليك أن تلبس معطفا.
- عليك أن ترتدي معطفا.

Bir palto giymelisin.

عار جدا عليك

yani yazıklar olsun

يبدو عليك الملل.

Sıkılmış görünüyorsun.

عليك أن تتأسف.

- Özür dilemelisin.
- Senin özür dilemen gerekir.

إني أعتمد عليك.

Ben sana bağlıyım.

باراك الله عليك.

Allah sana bereket versin.

عليك أن تقابله.

Onu karşılamalısın.

- بالله عليك!
- هيا

Haydi!

عليك العمل بجدّ.

Ben çok çalışmak zorunda olacağım.

عليك التقيد بالقوانين.

Kuralları takip etmelisin.

عليك أن تنقذني.

Beni kurtarmalısın.

عليك مساعدته، بسرعة!

Ona yardım etmelisin, çabuk!

عليك أن تساعدها.

Ona yardımcı olmalısın.

ليس عليك الذهاب.

Gitmenize gerek yok.

عليك أن تسرع.

Acele etmelisin.

عليك عدم الخوف.

Öyle korkmana gerek yok.

أعتمد عليك لتساعدنا.

Bize yardım edeceğine güveniyorum.

عليك أن تساعد

Yardım etmek zorundasın.

- يجب عليك أن تُكَلّمَهُم.
- يجب عليك أن تتكّلم معهم.

Onlarla konuşmalısın.

- عليك أن تتحكم بنزواتك.
- عليك أن تُحكم السيطرة على نفسك.

Kendinizi kontrol etmelisiniz.

‫عليك أن تحترس منه.‬

Bunlara karşı dikkatli olmalısınız.

كلما سيطرت عليك أكثر.

üzerinizde daha çok etki yapacaktır.

ليس عليك أن تحب

sevmek zorunda değilsin

ولكن فقط الحصول عليك

Ama sadece sana bulaşsın

كان عليك قبول نصيحته.

Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.

يتوجب عليك أن تشكره.

Ona teşekkür etmelisin.

عليك أن تعمل بجدّ.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

عليك أن تعترف بفشلك.

Başarısızlığını kabul etmelisin.

عليك أن تقوم بالواجب.

Görevini yerine getirmelisin.

عليك أن تحكم بنفسك.

- Kendini yargılamalısın.
- Kendin karar vermelisin.

عليك أن تدرس أكثر.

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

عليك أن تعتني بالطفل.

Çocuğa bakmalısın.

يجب عليك الالتزام بالعواقب.

Sonuçlara bağlı kalmalısın.

كان عليك فعل ذلك.

Öyle yapmalıydın.

عليك أن تكون صبوراً.

Sabırlı olmak zorundasın.

عليك أن تزور طبيباً.

- Bir doktorla görüşmen gerekir.
- Doktora görünmelisin.

عليك أن تلزم السرير.

Yatakta kalmalısın.

كان عليك تحذيره مسبقا.

Onu daha önce uyarmalıydın.

ما الذي قلبها عليك؟

Onu sana karşı döndüren nedir?

عليك أن تتأسف لها.

Ona özür dilemelisin.

عليك أن تدفع مقدماً.

Peşin ödemek zorundasın.

عليك أن تطيع والديك.

Ebeveynlerine itaat etmelisin.

يجب عليك ممارسة الرياضة.

Egzersiz yapmalısın.

يجب عليك الانضمام لي.

Bana katılmalısın.

إنها رائعة جداً عليك.

Çok naziksiniz.

عليك أن تأخذ هذا.

- Bunu almalısın.
- Bunu almak zorundasın.
- Bunu alman gerekiyor.
- Bunu alman lazım.

عليك إصلاح ربطة عنقك.

Sen kravatını düzeltmelisin.

- لا تقلق.
- لا عليك.

- Endişelenme.
- Üzülme.
- Merak etme.
- Takma kafana.

عليك أن توفي بوعودك.

Verdiğin sözleri tutmalısın.

عليك أن تقول الحقيقة.

Gerçeği söylemelisin.

عليك أن تفي بوعدك.

Sözünü tutmalısın.

عليك أن تساعد والدتك.

Annene yardım etmek zorundasın.

عليك أن تنظّف غرفتك.

Odanı temizlemelisin.

لربّما عليك إطفاء التلفاز.

Belki televizyonu kapatmalısın.

عليك أن تتحدث معهم.

Onlarla konuşmaya gitmek zorundasın.

عليك بمساعدته، و بسرعة.

Ona yardım etmek zorundasın ve çabuk olarak!

- سأقاضيك.
- سأرفع عليك قضية.

Seni dava edeceğim.

ليس عليك أن تدرس.

Çalışmak zorunda değilsin.

يجب عليك البدأ قريبا.

Yakında başlamalısın.

عليك زيارة الطبيب حالا.

Hemen bir doktora gitmelisin.

عليك أن تذهب حالاً.

Derhal gitmelisin.

عليك أن تتحمل الألم.

Ağrıya katlanmalısın.

عليك أن تواجه الأمر.

Bununla yüzleşmek zorundasın.

هذا أمر عليك تذكره.

O, hatırlamanız gereken bir şey.

عليك أن تبدأ التّعلّم.

- Öğrenmeye başlamalısınız.
- Öğrenmeye başlamak zorundasın.

كان عليك أن تراه.

Sen onu görmüş olmalısın.

عليك أن تفهم ذلك.

Onu anlamak zorundasın.

عليك أن تتوقّف هنا.

Hemen burada durmak zorundasın.

- يجب عليك مساعدتها و على الفور.
- يجب عليك مساعدتها و فورا.
- يجب أن تساعدها و بسرعة!
- عليك بمساعدته، و بسرعة.

Ona yardım etmelisin, ve çabucak!

عليك أن تأخذ في اعتبارك

merak ediyorsanız, bunun ötekileştirilen,

لهذا يجب عليك أن تغادري."

gitmek zorunda kalacaksın."

ما الذي يجب عليك فعله؟

Peki ne yapmalısın?

مباركٌ عليك كسبك للبطولة الوطنية.

Ulusal bir şampiyonluk kazandığın için tebrikler.

كم مرّة أطلقوا النار عليك؟

Kaç kez vuruldun?

عليك أن تبقي غرفتك نظيفة.

Odanı temiz tutmalısın.

يجب عليك فعل ذلك بنفسك.

Onu kendin yapmalısın.

عليك أن تفعل ما بوسعك.

Elinizden geleni yapmalısınız.

عليك أن تقلع عن التدخين.

Sigara içmeyi bırakmalısın.

عليك أن تؤدي واجباتك حالاً.

Derhal ev ödevini yapmalısın.

كان عليك أن تدرس الإنجليزية.

İngilizce çalışman gerekiyordu.

عليك أن ترتاح بعد التمرين.

Egzersizden sonra dinlenmelisin.

عليك أن تكون مهذباً أكثر.

Biraz daha kibar olmalısın.

أعتذر لعدم الرد عليك أبكر.

Sana çabucak cevap vermediğim için üzgünüm.