Examples of using "ربما" in a sentence and their turkish translations:
Belki gibi, sadece belki,
beli 300 belki 500 belkide 1000
Belki adil olmayan bir şekilde?
Bir oklu kirpi.
Belki de değil.
Belki de almazsınız.
belki de bir anı
E tamam olabilir
O gelebilir.
ama şu an eşit olmadığımızı söylediğimizde
belki bir araya koymaya.
Fark etmiş olabileceğiniz gibi,
Belki benim gibi sizlere de
Neden?
Ya da böyle.
Öyle olabilir.
herhalde temsilcisiyiz
Belkide bu olay
belki de seçimleri kaybedecek
O, fikrini değiştirebilir.
Belki Tom seni seviyor.
Bir süre için gitmiş olabilirim.
Bu gece yağmur yağabilir.
O, yarın gelebilir.
Yarın yağmur yağabilir.
Sanırım bu olduğunu düşünüyorsunuz.
Ya da belki, bu bir illüzyon mu?
Ve belki, belli noktaya kadar
Muhtemelen bu işe hiç başlamazdık.
"Nanette" benimle başlamış olabilir.
Daha çok şiir gibi olmalı,
hatta bazen dişlerini parmaklarıyla fırçalıyorlar.
belki de ondan cesaret aldı
belki de oynarım neden olmasın
veya belki de bunu düşünüyordur
geçmişinin bu kadar temiz olması da belki de
aramızda kalsın ama muhtemelen
muhtemelen hepsi vardı
belki de anlatılmak istenen şey
Belki de kendi zamanına geri dönüyor
Bazılarınız bunu duymuş olabilir,
- Belki de öldü.
- Belki de ölmüştür.
Belki Tom bir şey biliyordur.
Belki Tom bir şey gördü.
Belki ben bunun gerisinde kalabilirim.
Belki bir gün anlayacaksın.
uzak duruyor olabilirsin?
Acaba seni engelleyen ne olabilir?
Muhtemelen 'Pizza alalım,' 'Restorana gidelim,' 'Evde pişirelim'
muhtemelen sonunda Dell Bilgisayar adında bir şirket olurdunuz.
Belki de tüm kıtaları gezmeyi hayal etmiştiniz.
Biraz farklı bir fizikle mümkün olabilirdi
bir kediyi getirdiklerinde --
Muhtemelen bir inek. Çok kötü kokuyor.
Bu muhtemelen kötü bir fikir değil.
Bu çok heyecan verici olabilir.
Ama bu zor olacak.
Bu muhtemelen akıllıca.
insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.
Daha ufak bir şey mi baksalar?
Belki de güdüsel olarak güvenlik arayışına girdiğimizden.
hayatımın en güzel günleriydi muhtemelen
Bu kitabı önceden okumuş olabilirsin.
Belki de Tom'un gizleyecek bir şeyi var.
Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
Ve sonunda, belki de önemli değil.
Belki de sorun sensin, Tom.
Belki evlenmemeliydik.
Belki Tom'u bizimle götürmeliyiz.
Belki hayatınızda, dünyanızın
mesela eve gittiğinizde,
Belki de biliyor olmanız gerekiyor.
biraz matematiksel olarak seksi bir şey yapıyordum.
Altı veya yediden sonra, "Belki de olmuyor."
Ama belkide bu çok önemli değil.
Belki ara vermeniz gerekiyordur.
ama belki de buna verdiğimiz tepkide ve toplumdaki erkeklerden
Böyle bir, iki uçlu hayatım oldu galiba
belki de uykuyu
Yarısını bırakmış. Belki beğenmemiştir.
Belki bir ateş yakabiliriz
Belki de bu, gözden ve gönülden uzak mikroplar
Belki bu beni biraz taraflı yapıyor
Ama belki Portekiz'in küçük bir adası olabilir.
ama karmaşık hayatın gelişimi için
"belki sana bir şarkı söyleyerek"
Yavrular tam erişkinliğe yaklaşmış olsalar da
Belki de sahtecilik pek kurbanı olmayan bir suçtur?
belki de hala yeriz. Denemedim
Yağmur yağabilir.
Belki bizimle gelsen iyi olur.
Belki kitaplarımın nerede olduğunu biliyorsun.