Translation of "بعضها" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "بعضها" in a sentence and their turkish translations:

واستخدم بعضها للكلاب.

bazısı da battaniyeyi köpeği için kullanmış.

‫لا ترتاح بصحبة بعضها.‬

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

‫بعضها يسلك طرقًا مباشرة أكثر.‬

Kimisiyse daha direkt bir rota tercih ediyor.

ثمّ ضعوا النهايات مع بعضها البعض.

neler olabileceğini düşünün.

تأتي هذه المواد مع بعضها وتتجمع.

Bu materyaller bir araya geliyor ve bütünü oluşturuyor.

‫لكن بعضها...‬ ‫قد أسس حياته هنا.‬

Ama bazıları... ...burada hayat kurmuştur.

‫تنادي بعضها بتردد يخترق الضجيج العام.‬

Genel gürültüyü delip geçen bir frekansta çağrı yapıyorlar.

يحتوي بعضها على مئات النجوم فقط،

Samanyolu'ndaki milyarlarca yıldızın aksine

حيث تعتمد كل الأنواع على بعضها لتحيا.

diğerlerine bağımlı olduğu sonsuz ağın büyüsüne hayranım.

وسنحتاج لتطبيق بعضها الآخر في شركاتنا ومجتمعاتنا.

bazılarını firmalarda veya topluluklarda

بيئاتنا المعيشية مختلفة تمامًا عن بعضها البعض

yaşam ortamlarımız birbirinden çok farklı

بعضها كبيرة وثقيلة، فتسقط على الأرض بسرعة،

Bazıları oldukça büyük ve ağır olur ve hızlıca yere düşerler;

‫لكن باستخدام لغة، للمفاجأة، رقيقة،‬ ‫تتآلف مع بعضها.‬

Fakat şaşırtıcı ölçüde nazik bir dil kullanarak geçinmeyi başarıyorlar.

‫لكن هذه الوحوش الصغيرة‬ ‫كثيرًا ما تصطاد بعضها.‬

Fakat bu minik canavarlar genelde birbirlerini avlar.

‫تساعد أضواؤها الليلية‬ ‫على مساعدتها في تعقّب بعضها.‬

Birbirlerini takip edebilmek için doğuştan gece ışıkları var.

النقطة التي تدخلها لا تتطابق مع بعضها البعض

girdiği nokta birbirini bir türlü tutmuyor

‫الجذور تنمو فوق بعضها البعض وتتشابك.‬ ‫وحل عميق ملتصق.‬

Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.

‫لدى ضفادع الشجر المنقّطة طريقة مبتكرة‬ ‫لرؤية بعضها ليلًا.‬

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

في الوقت نفسه ، لا تتطابق الظلال مع بعضها البعض

Aynı zamanda gölgeler birbirini tutmuyor

كل الحيوانات متساوية، لكن بعضها متساوٍ أكثر من غيرها.

Bütün hayvanlar eşittir ancak bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

‫يدخل بعضها بياتًا شتويًا،‬ ‫لتحرق أجسادها أقل قدر من الطاقة.‬

Bazısı kış uykusuna yatarak asgari enerji harcıyor.

الجاذبية هي قوة طبيعية تتجاذب بها كل الأشياء مع بعضها.

Yerçekimi, nesnelerin birbirine çekildiği doğal güçtür.

في الواقع، تجادلنا في بعض المسائل، ولم نتجادل في بعضها الآخر.

Açıkçası, bazı konularda hemfikir olduk, bazılarında olamadık.

العالية. التي يصل طول بعضها لاكثر من عشرة طوابق. قد تقول

. Bazıları on kata kadar ulaşır. Normal olduğunu söyleyebilirsin

وباستخدام نماذج الحاسوب، يمكنني أن أعمل على تصادم كواكب كاملة مع بعضها

Bilgisayar modelleriyle de gezegenleri çarpıştırabiliyorum,

ولكن في ظل تورط الممالك الأوروبية في المؤامرات والحروب ضد بعضها البعض ، بالكاد يلتزم أي شخص

ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

لقد أتيت إلى هنا للبحث عن بداية جديدة بين الولايات المتحدة والعالم الإسلامي استنادا إلى المصلحة المشتركة والاحترام المتبادل وهي بداية مبنية على أساس حقيقة أن أمريكا والإسلام لا تعارضان بعضها البعض ولا داعي أبدا للتنافس فيما بينهما بل ولهما قواسم ومبادئ مشتركة يلتقيان عبرها ألا وهي مبادئ العدالة والتقدم والتسامح وكرامة كل إنسان

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.