Examples of using "الموقف" in a sentence and their turkish translations:
Ve bu tavır,
Konuşmada bir sessizlik oldu.
Durum sandığımızdan daha kötü.
Serre'de vasallarını toplayan Avrupalı hükümdarların saldırısına da yol açacaktı.
Bu durumda, tüm güce sahipler.
Kadınımıza ne oldu da bu duruma düştü?
Daha sonra kamera karşısına geçip sizlere anlatıyorum bu durumu
ve her iki seçeneğin de beni bu durumdan kurtarabileceğini bilsem de
bu durumdan kurtulmanın bire yöntemi ise sadece şu
fakat bu durumdan sonra skandallar arka arkada patlayıveriyor
oysa ki Allah sevgisiyle kılmak isteselerdi hiç böyle bir durumla karşılaşmayacaktık
Bir örnekle durumu inceleyelim şimdi biz şuan batı yönüne doğru 60 km hızla ilerliyoruz.
Sanki hiç o işaretten korkmaları öğretilmemiş gibiydi.
O durumda kim olsa yapacağı şeyi yapıyorsunuz.
Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,