Translation of "أسوأ" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "أسوأ" in a sentence and their turkish translations:

ولجعل الأمور أسوأ،

Daha da kötüsü,

كان أسوأ في 2012

Yine 2012 Londra Olimpiyatları açılışında,

هذأ أسوأ شيء أرتكبتُه.

Bu şimdiye kadar yaptığım en kötü şey.

الموقف أسوأ مما نظن.

Durum sandığımızdan daha kötü.

وأخشى أن تردنا أخبار أسوأ.

Korkarım ki daha kötü haberler de var.

أيهما أسوأ، الشركات أم الحكومات؟

Şirketler mi yoksa hükümetler mi daha kötüdür?

وكلما سيطيل انتظاره، سيصبح وضعه أسوأ.

Ve o bekledikçe durum daha kötüye gidecekti.

هذا أسوأ فلم شاهدته في حياتي.

Bu şimdiye kadar seyrettiğim en kötü film.

قالت " لقد كان أسوأ موعد في حياتي

" Bu hayatımın en berbat buluşmasıydı"

ولكن للكثير منهم الخيار البديل أسوأ بكثير،

Ama çoğu için alternatif daha kötü.

سيكون ذلك أسوأ خطإ ترتكبه في حياتك."

Hayatının en büyük hatası olacak.

‫على اليابسة ليلًا،‬ ‫نظرها أسوأ من نظرنا.‬

Geceleyin karada... ...görüşü bizden kötüdür.

أو ما هو أسوأ ، هل سيبدأ النهب؟

Ya da çok daha kötüsü, yağmalar mı başlayacak?

لكن أسوأ عيوب كانت الطريقة التي استخدمها

Fakat en kötü dez avantajı ise kullandığı yöntemdi

ليس هناك ما هو أسوأ من الحرب.

Hiçbir şey savaştan daha kötü değildir.

إن القواقِم أسوأ عدوّ للطيور في نيوزلندا.

Gelincikler, Yeni Zelanda'da kuşların en kötü düşmanıdır.

"قد يكون الأمر أسوأ. أنا أبيض على الأقل."

"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."

في أصعب لحظاته، في أسوأ لحظاته، في أفضل لحظاته،

En zor anında da, en kötü anında da, en iyi olduğu anında da,

بعد ذلك بدأت السنة الدراسية الثانية ، واكتئابي أصبح أسوأ ،

Sonra ikinci sınıf başladı ve depresyonum iyice kötüleşti,

القسم الثاني كان معروفاً على أنه أسوأ محكمة بالمدينة

Kısım iki, şehirdeki en kötü mahkeme olarak bilinir,

لذلك هناك بالفعل أسوأ بعد أن ننمو أكثر قليلا

yani aslında daha kötüsü de var biz de biraz daha büyüdükten sonra

وستكون أسوأ من نتائج الحرب العالمية الثانية إذا استمرت

Ve devam ederse İkinci Dünya Savaşının sonuçlarından daha kötü olacak

استمرت الحرب ، وبحلول يناير 1814 ، نابليون بدا الوضع أسوأ.

Savaş devam etti ve Ocak 1814'e kadar Napolyon durum daha da kötü görünüyordu.

لا يتراجع عن أحلامه ومبادئه في أسوأ لحظاته ولا في أحسنها.

En kötü anında da, en iyi anında da hayalinden ve doğrularından vazgeçmiyor.

‫ولكن عليك أن تتجنب هذه الجبال.‬ ‫لأن الطقس سيكون أسوأ هناك.‬

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

لا أدري أيهما أسوأ: أن تكون غبيا أم أن تتظاهر بالغباء.

Hangisinin daha kötü olduğunu bilmiyorum: aptal olmak mı yoksa aptalmış gibi yapmak mı?

لا ، نحن أفضل من أوروبا ، نحن أسوأ. دعنا نذهب من خلالهم الآن.

Yok Avrupa'dan daha iyiyiz, daha kötüyüz. Ya geçelim artık bunları.

أسوأ طريقةٍ للإضرار بقضيةٍ ما هي بالدفاع عنها باستخدام حجج خاطئة عمدًا.

Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.

محطة الملابس ليقود هجومًا جديدًا ، ربما أنقذ نابليون من الأسر أو ما هو أسوأ.

muhtemelen Napolyon'u yakalanmaktan veya daha kötüsünden kurtaran yeni bir saldırıya öncülük etmek için soyunma istasyonundan ayrıldı .

لا يوجد سوق ليبين لنا أنه مطهر. أو ما هو أسوأ ، حتى أنه لا يعقم.

Hiçbir market dezenfekte ettiğini bize lanse etmiyor. Ya da daha kötüsü dezenfekte bile yapmıyor.

توفي كورونا من الفيروس. أسوأ شيء هو أن الطبيب الذي اكتشف لأول مرة فيروس الاكليل هذا مات بسبب الفيروس.

Korona virüsten öldü. İşin daha acısı ise bu korona virüsünü ilk tespit eden doktor da virüsten öldü.