Translation of "وكان" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "وكان" in a sentence and their turkish translations:

وكان كفاحًا،

ve mücadele ettik.

وكان يتواصل معي،

ve dürüst olmak gerekirse benim

وكان يحدّق إلي،

ve dik dik bakmaya başladı

وكان ذلك مذهلاً.

Mükemmel bir tatildi.

وكان عملياً مجانية.

Neredeyse ücretsiz sayılırdı.

وكان الأمر صعبًا.

Bunu yapmak da zordu.

وكان ارتباطنا قصيراً،

Çok da kısa sürmüştü

وكان أكبر إنجازاتي

yaptığım en çarpıcı şeydi,

وكان هناك المظلومون

ve ezilenler vardı

وكان مجرد بداية

sadece başlangıcıydı aslında

وكان هذا الموقف،

Ve bu tavır,

وكان الطفل يلعب بكرة.

top oynayan çocuğu ile birlikte.

وكان هذا بشكل يومي.

Bunu her gün yapıyorlardı.

وكان لديّ عجيزة مسطحة.

ve düz bir popom vardı.

وكان ما سمعوه باهرًا.

ve duydukları şey olağanüstüydü.

وكان صحيحًا في الاستكشافات.

sondaj içinse çok geçerliydi.

وكان هناك بعض التعديلات،

Bir takım ayarlamalar vardı,

وكان معدل الفقر 12%

yoksulluk oranı %12,

وكان موضوعاً رئيسياً. أيضاً...

konusu ele alındı. Ayrıca...

وكان علي أن أفكر،

Ve düşünmek zorundaydım,

وكان لديها غلاف مغناطيسي

ve manyetosferi vardı

وكان وراءهم العمود الصليبي

Onlara yakın olanlar Haçlılardı.

وكان عليّ التعامل معها،

ve onlarla baş etmek zorunda kaldım,

وكان عليّ أن أعرف،

Şunu da bilmeliydim ki

هذا رياضي وكان لديه مهنة

Bu, kariyeri olan bir atlet.

وكان يدرس ويحفظ عدة مسرحيات،

oyunlara çalışır ezberlerdi, Measure for Measure,

وكان علي أن أساعدها لتحلم

Eğer ders çalışırsa

وكان الأمر أشبه بتناقضٍ دماغي،

Bu durum frenolojik paradoks gibiydi,

وكان عنوانه: "أكثر من أسطورة"

ve başlık diyor ki "Bir efsaneden daha fazlası"

وكان الجمهور أيضاً عديم الخبرة.

hem seyirci deneyimsizdi.

وكان يستخدم كلمات بسيطة جداً

Karmaşık ve derin meseleleri açıklamak için

وكان أبوه يصنع الزبادي قبله،

Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş

وكان على وشك الإقرار بالجرم،

ve suçu kabullenmek üzereydi,

وكان مثالاً على التنظيم والإبداع

ve tarihin en büyük hapishane firarıyla sonuçlanan

وكان ذلك حقًا من حقوقها.

Ve bu onun hakkıydı.

‫وكان ذلك جيدًا في البداية.‬

İlk başlarda her şey yolundaydı.

وكان الهيب هوب هو وسيلتنا التعليمية؛

Bizim için hip-hop sesli bir belgeseldi.

وكان يمشي في الحرم مع مساعده،

Kampüste asistanıyla yürüyordu

كان اسمه جورج، وكان يكره الجميع.

Adı George'tu ve George herkesten nefret ederdi.

وكان مفهوم لجنة التحكيم ووجود متنافسين،

Jüri kavramı Türkiye'de yeniydi,

وكان مستعدًا لفعل ما يتطلبه الأمر

Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için

وكان على النساء حل هذا النّزاع.

ve kadınlar bunu ortadan kaldıranlardı.

وكان كل ما فكرت به لأقوله،

Düşünebildiğim tek şey şuydu:

وكان المردود الجيد أكثر من السيء،

Kötüdense daha fazla iyi şeyin alışverişini yapıyordum,

وكان أبي يأتي إلى كل مبارياتي

Babam tüm maçlarıma tişört giyerek gelir,

وكان ذلك في سن الثالثة فقط.

Üstelik sadece 3 yaşındayken.

وكان من المفترض أن يكونوا شهوداً

ve şahitleri olması gerekiyordu

وكان لدينا شيء ما نعمله هناك؟

ve kapsayıcı bir yerde çalıştığımızı düşünelim.

وكان هناك درس قوي في ذلك اليوم

O gün küçük kız tüm sınıfın ne olursa olsun

وكان من المفترض أن نقلّهم من المطار.

Biz de onları havaalanından alacaktık.

وكان هناك حوالي خمس أشخاص في السيارة.

ve arabada beş kişiydiler.

وكان الجزء الأكثر إثارة هو في الحمّام.

En enteresan kısım duşta.

وكان هدفي هو تغيير نظرتنا لجمالنا الشخصي

ve nihayetinde bunu bizden farklı görünenlere kadar

وكان هناك شيءٌ واحدٌ فقط ينبغي فعله.

ve daha fazla yapılacak bir şey yoktu,

‫وكان الذهب يتفاعل ‬ ‫مع المواد الكيميائية وينفصل.‬

ve altın da kimyasallara tutunup kayalardan ayrılırdı.

وكان عليّ اتخاذ تدابير إضافية لحماية عائلتي.

ve ailemi korumak için eksta önlemler almam gerekti.

وكان حجر الأساس لذلك هو روحه الرائعة

ve bu kimliğin temel taşı

وكان هدف حياتي هو المنافسة مرة أخرى،

Benim için hayatın anlamı devamlı mücadele etmekti,

وكان النمو عظيمًا في السنوات القليلة الماضية.

ve son yıllardaki büyüme kayda değer.

وكان هذا المبنى الذي سيدوم لفترة طويلة

Yani bu da insanlar için yapılmış

وكان الجميع مثل، "هذا لن ينجح أبدًا.

Herkes "Bu işe yaramaz." dedi,

‫وكان ذلك مبهجًا. وكأنها عادت من جديد.‬

Çok sevindiriciydi. "İşte orada." dedik.

ولم يكن ليفلح معها، بل وكان يعدها للفشل.

ama işe yaramamak bir yana bu onu başarısızlık tuzağına düşürdü.

وكان ل"بريا" أن تفعل ما بوسعها لتأكل.

ve Priya yemek için ne yapmak zorunda kalırsa yapıyordu.

وكان هناك جرذان ورواكين يتصارعون على بقايا الطعام.

ve sıçan ile rakunların yemek parçaları için ettikleri mücadeleler vardı.

وفعل الشيء الذي استطاع فعله، وكان ذلك التساؤل.

Yapabileceği tek şeyi yaptı, sorusunu sordu.

وكان لتلك القصة أيضًا صداها عبر الطيف السياسي.

Bu hikâye de politik spektrumu yansıttı.

كان بيرتييه عميدًا خدم لمدة 25 عامًا ، وكان

Berthier, askeri örgütlenme ve komuta sorunları üzerinde çalışmış ve çok düşünmüş

وكان أول صاروخ موجه بعيد المدى في العالم.

Bu, dünyanın ilk uzun menzilli güdümlü füzesiydi.

وكان المرض يتفاقم منذ شهور في جنوب الصين.

"Hastalık Güney Çin'de aylardır ilerlemekteydi"

وكان مؤسف لأن هذا هو العالم الذي نشئت فيه.

Ne yazık ki, çocuk olarak, bu olanlara tanık oldum.

وكان أكثر المبيعات لموسيقى الهيب هوب هم فتيان الضواحي.

ve hip-hop'un en büyük alıcıları beyaz, kenar mahalleli erkeklerdi.

أدى الخدمة هناك، وكان قائداً هكذا كان جنديًا هكذا.

İşte şurada yaptı, şöyle bir lider, şöyle bir asker,

وكان ما حدث إنقلابًا سلميًا غير دموي مرةً أخرى.

Yine, kansız bir darbe olmuştu.

‫أفكّر كأخطبوط.‬ ‫وكان كل هذا مرهقًا للغاية بطريقة ما.‬

...ahtapot gibi düşünüyordum. Ve bunlar bir açıdan aşırı yorucuydu.

داخلياً ودولياً واسعاً وكان على رأسهم المرشحون الخاسرون والمشير

tanımlanan, o batı Libya'da Zawiya şehri için, Temsilciler Meclisi üyesi

والذي كان مكافأتي المباشرة وكان يخبرني، "أنت تقوم بشيء جيد"

Bu benim hızlı ödülümdü ve bana "İyi gidiyorsun," diyordu.

وكان ذلك عندما لاحظت أنه لم يكن عقلي الذي يسأل

O anda bu soruyu soran şeyin mantığım olmadığını fark ettim,

‫تورم كبير وصعوبات في التنفس‬ ‫وكان مميتاً في حالة واحدة.‬

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

‫تركني أذهب وكان الفهد يحاول القفز‬ ‫إلى خارج المجمع السكني.‬

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

وكان العقل المدبر لعبوره الشهير لجبال الألب في عام 1800 ،

ve 1800 yılında,

مهمة ومستقلة ، وكان عدد قليل من الرجال أكثر ملاءمة لها.

önemli, bağımsız bir komuta. Suchet, Napolyon'un Waterloo'daki yenilgisine

تشكّل المجريون في المؤخرة، وكان جند الأفلاق على الجانب الأيسر،

Macarlar solda, Eflaklar solda

وكان مهما في تمكين الغرب من تشكيل قوة متعددة الجنسيات.

ve bu, Batı çokuluslu güçlerinin oluşumunu zorlamada çok önemli bir konuydu.

‫وكان ذلك محبطًا جدًا في البداية.‬ ‫من الصعب جدًا تمييزها.‬

Başta çok sinir bozucuydu. Fark etmesi çok zor.

وكان على رأسها الحالة المادية الصعبة للبلاد ومن ثم اسعار

, bunun üzerine ülkenin zor mali durumu ve ardından korkunç petrol

كان الحكام في المسابقة الثانية ذوي خبرة، وكان المنافسون ذوي خبرة،

İkinci Popstar'da jüri deneyimliydi, yarışmacılar deneyimliydi,

وخرجت إلى السلالم أمام المحكمة وكان هناك جمع غفير من الإعلاميين.

Adliyenin basamaklarından inerek çıktığımda bir basın fırtınası vardı.

وكان جزء من واجبي بعد ساعات الدوام المدرسي أو أثناء الإجازة

Benim okul saatlerinden sonraki veya tatil sırasındaki görevim

وخارجها. أمضيا الكثير من الوقت معًا ، وكان بيرتييه يُلقب بزوجة نابليون.

tüm başarılarının temelini oluşturdu . Berthier, birlikte o kadar çok zaman geçirdiler ki, 'Napolyon'un karısı' lakaplıydı.

سرعان ما تميز بكونه فارسًا ومبارزًا جيدًا ، وكان رقيبًا كبيرًا في

katıldı . Kısa süre sonra kendisini iyi bir atlı ve eskrimci olarak ayırt etti

وتركيا وترجع اصوله الى قبيلة المنفي شرق ليبيا وكان عضوا في

Genel Ulusal Kongre üyesiydi. ve Libya'daki Kardeşlik Anlaşması

ذهبت إلى المنزل وكان هناك رسالة عند الباب الواضح أنها شيء رسمي،

Eve gittim evde kapıda bir tane pusula, resmî bir şey olduğu belli,

وكان ذلك في عام 2001، في حال عدم تمكنك من ملاحظة تجاعيدي.

kırışıklarımdan anlaşılmıyorsa 2011 yılıydı.

وكان القتال أشد دموية في الوسط، حيث كانت القوات المملوكية والصليبية المحمَّلة

Merkezdeki çarpışma Memlük atlıları ve Haçlı askerlerinin sert ve

وكان معهم رائد الفضاء المبتدئ روجر شافي ، طيار طائرة تجسس سابق قام

Onlarla birlikte , Küba Füze Krizi sırasında keşif görevlerinde

وكان بيرتييه من بين أولئك الذين حاولوا إقناع نابليون بوقف التقدم في سمولينسك.

ve Berthier, Napolyon'u Smolensk'teki ilerlemeyi durdurmaya ikna etmeye çalışanlar arasındaydı.