Translation of "أذهب" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "أذهب" in a sentence and their turkish translations:

دَعني أذهب.

Bırak gideyim.

سوف أذهب.

Gideceğim.

أذهب كل سنة.

- Ben her yıl giderim.
- Her yıl giderim.

أذهب إلى الفراش.

Yatağa gidiyorum.

هو تركني أذهب.

Gitmeme izin verdi.

هي تركتني أذهب.

Gitmeme izin verdi.

يجب أن أذهب.

Gitmeliyim.

دعني أذهب وحدي.

Ben yalnız gideyim.

أذهب إلى المدرسة.

- Okula gidiyorum.
- Ben okula gidiyorum.

هُم تركوني أذهب.

Gitmeme izin verdiler.

يقولون أذهب افعل هذا

- Git Eminönü'nden top al gel, diyorlar,

وعندما أذهب إلى الشاطئ،

Deniz kenarına gittiğimde

قررت أن أذهب وأعاينه.

Gidip görmeye karar verdim.

إن أمطرت فلن أذهب.

Yağmur yağması halinde, gitmem.

أفضل أن لا أذهب.

- Gitmeyi tercih etmiyorum.
- Gitmemeyi tercih ediyorum.

من فضلك دعني أذهب.

Lütfen gitmeme izin verin.

أذهب الى مركز الشرطة.

Karakola gidiyorum.

أذهب إلى المدرسة بالباص.

Okula otobüs ile giderim.

- لم أذهب إلى المدرسة الشهر الفائت.
- لم أذهب إلى المدرسة الشهر الماضي.

Geçen ay okula gitmedim.

‫تريد أن أذهب إلى الواحة؟‬

Vahaya gitmek istiyorsunuz demek?

يجب أن أذهب إلى البيت

Eve gitmek zorundayım.

لم أذهب لأن الجو سيء.

Kötü havadan dolayı, gitmedim.

أريد أن أذهب إلى المدينة.

- Şehre inmek istiyorum.
- Şehre gitmek istiyorum.

لن أذهب للمدرسة يوم السبت.

Cumartesi okula gitmiyorum.

أود أن أذهب إلى الحفل.

Törene gitmek istiyorum.

عليّ أن أذهب إلى المسجد.

Camiye gitmek zorundayım.

أريد أن أذهب إلى اليابان.

Japonya'ya gitmek istiyorum.

أحتاج لتقول لي أين أذهب.

Nereye gideceğimi bana söylemeni istiyorum.

اسمح أن أذهب عوضاً عنه.

Onun yerine gideyim.

لن أذهب إلى المدرسة اليوم.

Bugün okula gitmeyeceğim.

أذهب إلى المدرسة كل صباح.

- Her gün okula giderim.
- Her gün okula gidiyorum.
- Her sabah okula giderim.

أريد أن أذهب إلى المدرسة.

Okula gitmek istiyorum.

عندما أستيقظ أذهب للإستحمام مباشرةً.

Kalkar kalkmaz duş alırım.

أنا سوف أذهب لتفقد العمل

Ben işi kontrol edeceğim.

أذهب إلى مطعم كلّ يومين.

- İki günde bir restorana giderim.
- Ben günaşırı bir restorana giderim.

أذهب وأفعل ما يقولون لي وأعود،

ben gidiyorum Eminönü'nden top alıp geliyorum,

‫حسناً، قبل أن أذهب، سألقي هذه.‬

Pekâlâ, başlamadan önce bunu atacağım.

‫إذن تريدني أن أذهب إلى المنجم؟‬

Tamam, madene girmek istiyorsunuz demek?

لأني كنت أذهب لذات المنتزه لأنتشي،

çünkü o parkı ben de kafa bulmak için kullanıyordum

- أنا ذاهب.
- سأذهب الآن.
- سوف أذهب.

- Gideceğim.
- Gidiyorum.

يجب أن أذهب إلى البيت الآن.

- Şimdi eve gitmeliyim.
- Şimdi eve gitmek zorundayım.

يجب أن أذهب إلى البنك اليوم.

Bugün bankaya gitmek zorundayım.

أنا يجب أن أذهب الآن. وداعا!

Şimdi gitmek zorundayım. Güle güle!

لن أذهب ما لَم يذهب توم.

Tom gitmezse gitmiyorum.

لا أريد أن أذهب إلى المدرسة.

- Ben okula gitmek istemiyorum.
- Okula gitmek istemiyorum.

أذهب إلى المدرسة في الساعة الثامنة.

- Saat sekizde okula giderim.
- Okula saat sekizde giderim.

لا، لن أذهب اليوم إلى المدرسة.

Hayır, bugün okula gitmiyorum.

أذهب إلي العمل في الساعة السابعة.

Ben saat yedide işe giderim.

أذهب للفراش عند الساعة 23:30

Yaklaşık akşam 11.30'da yatmaya giderim.

- هل تريدني حقاً أن أذهب إلى هناك الأن؟
- هل تريديني حقاً أن أذهب إلى هناك الأن؟

Gerçekten oraya hemen gitmemi istiyor musun?

- لن أذهب ما لم تخبرني أين أجد توم.
- لن أذهب ما لم تخبريني أين أجد توم.

Tom'u nerede bulabileceğimi bana söyleyinceye kadar gitmiyorum.

لذا، تحججت بالمرض لكي لا أذهب لعملي،

İşyerime hasta olduğumu söyledim,

ثم أذهب إلى الكاميرا وأخبرك بهذا الموقف

Daha sonra kamera karşısına geçip sizlere anlatıyorum bu durumu

‫غالبًا ما أذهب إلى مكان وكرها الرئيسي.‬

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

هل لي أن أذهب للسباحة يا أمي؟

Yüzmeye gidebilir miyim, anne?

أذهب إلى هيروشيما ثلاثة مرات في الشهر.

Ayda üç kez Hiroshima'ya giderim.

وكنتُ، أيضًا، أذهب 1,4 ميلًا لبيت أبي وَزجتِه

ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

- أفضّل لو ذهبت للسباحة.
- أفضّل أن أذهب للسباحة.

Yüzmeye gitmeyi tercih ederim.

لم أعلم إلى أين أذهب أو ما أفعله.

Nereye gideceğimi, ya da ne yapacağımı bilmiyordum.

- علي الذهاب الآن.
- يجب علي أن أذهب الآن.

Şimdi gitmek zorundayım.

- يذهب معي كلبي إلى أي مكان أذهب إليه.
- يرافقني كلبي إلى أي مكان.
- يرافقني كلبي في كل مكان أذهب إليه.

Köpeğim her yere benimle birlikte gider.

ولم أقصد بذلك أن أذهب في تلك الرحلة وحدي.

Bu yolculuğa tek başıma çıkmamam gerekiyor.

‫ثمة شيئان يجب أن أتذكرهما ‬ ‫عندما أذهب إلى البرية.‬

Vahşi doğadayken unutmamanız gereken iki şey vardır.

أنا عادة ما أذهب للمدرسة من الإثنين إلى الجمعة.

Ben genellikle pazartesiden cumaya kadar okula giderim.

عندما كنت طفلا، اعتدت أن أذهب لصيد السمك معه.

Bir çocukken, onunla balık tutmaya giderdim.

- أريد الذهاب إلى كيوتو.
- أريد أن أذهب إلى كيوتو.

Kyoto'ya gitmek istiyorum.

- أريد الذهاب إلى طوكيو.
- أريد أن أذهب إلى طوكيو.

Ben Tokyo'ya gitmek istiyorum.

أريد أن أذهب إلى أمريكا في يوم من الأيام.

Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

أخبرني من فضلك إلى أي مكان أذهب بعد ذلك.

Lütfen bana daha sonra nereye gideceğimi söyleyin.

هل بإمكانك أن تدلني عن كيف أذهب إلى المطار؟

Havaalanına nasıl gideceğimi bana söyleyebilir misiniz?

- ارید الذهاب الی المنزل.
- أريد أن أذهب إلى البيت

Eve gitmek istiyorum.

لم أرغب ابدا في الواقع أن أذهب إلى هناك.

Ben aslında asla oraya gitmek istemedim.

وقالت على الفور أذهب إلى شرناق بالطبع وأصبح المدعي العام.

Şırnak'a git dedi tabii ki savcı olacaksın, dedi.

تعلمون، لم أذهب في رحلة مرة أُخرى في ذلك اليخت.

Tahmin edeceğiniz gibi o yatta tekrar seyahat etmedim.

‫إذن تريدني أن أذهب ‬ ‫إلى النفق المغطى بخيوط العنكبوت؟‬ ‫حسناً.‬

Buna bayıldım, örümcek ağlı tünelden mi gidelim? Tamam.

‫تركني أذهب وكان الفهد يحاول القفز‬ ‫إلى خارج المجمع السكني.‬

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

هل أستطيع البقاء في منزلك؟ ليس لي مكان أذهب إليه.

Yanında kalabilir miyim? Gidecek hiçbir yerim yok.

‫أم أذهب خلف هذه الشجرة‬ ‫وأستخدم ما وهبته لي الطبيعة بالفعل؟‬

Yoksa bu ağacın arka tarafına gidip doğanın bana verdiğini mi kullanacağız?

- لا أريد أن أذهب إلى المدرسة.
- لا أريدُ الذّهابَ الى المدرسة.

Okula gitmek istemiyorum.

‫ماذا تعتقد إذن؟ أهبط بالحبل،‬ ‫أم أذهب لهذا الغطاء الثلجي، منحدر التزلج؟‬

Ne diyorsunuz? Halatla mı inelim, karlı taraftan aşağı mı kayalım?

أنا سوف أذهب إلى بوستن الإسبوع القادم, ولكن أنا حقاً لا أتتطلع لهذا.

Gelecek hafta Boston'a gideceğim fakat bunu dört gözle beklemiyorum.

أنا أريد أن أذهب إلي الجنة, ولكن لا أريد أن أموت للوصول إلى هناك!

Ben cennete gitmek istiyorum ama oraya gitmek için ölmek istemiyorum!

أفكر في التسوق في منزلي الآن ولا يمكنني العثور على سوق أذهب إليه. لأنها ليست آمنة.

Şu an ben evime alışveriş yapmayı düşünüyorum ve gidebilecek bir market bulamıyorum. Güvenli değil çünkü.

- أريد الذهاب إلى أمريكا يوماً من الأيام.
- أريد أن أذهب إلى أمريكا في يوم من الأيام.

Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.

- أنا مثالي. أنا لا أعرف إلي أين أذهب, ولكني على الطريق.
- أنا مثالي. أنا لا أعرف إلي أين أنا ذاهب, ولكني على الطريق.

Ben idealistim. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama yolumdayım.