Examples of using "المناطق" in a sentence and their turkish translations:
Sınır bölgelerinde yaşıyorum.
bunları inşa etmeye başladık.
donmuş tabaka eriyor ve kuruyor,
Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.
bu tabakanın buzu çözülüp kuruduğunda
Amerika’nın en kırsal bölgelerinden birinde,
bunların merkezindeki yoksul halk, bu etkiye maruz kaldı.
Çoğu hayvan, şehirleri yiyecek bulmak için ziyaret eder.
yaşıyorum.
Kırsal bölgelerde ise az önce de belirtmiştik birazcık farklılık var
büyük miktarlarda ürün temin etmeyi ve dağıtmayı
Hangi alanlarda fark yaratabileceğim büyük bir sosyal ihtiyaç var?
Beyninizin uyarılmasını arttıran bu alanlara sahip olması nedeniyle
çeşitli bölgelerde silahlı milisler bıraktı , başlangıçta
yüzlerce yıldan fazla bir süredir benimsemiştir
O, işgalda olan arazilerden çok sayda Türk kabilelerini
Osmanlı nüfuzunu zayıflattı ve bazı bölgelerde isyan tohumlarını attı
büyük ihtimalle Chicago'nun aynı yoksul Güney ve Batı Yakası'ndan geliyorlardı.
ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.
...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.
Kıyafet konusunda ise Osmanlı döneminde biraz farklılık gösteriyor bölgelere göre
Fakat daha kırsal bölgelerde yine eski Türk adetleri devam ediyor
Kerala üst üste iki yıl, bazı bölgelerinde sel baskınları yaşadı.
İspanya'nın çıkıntılı arazisinin çoğu Gerillaların kontrolündeydi
ve harap etti, bu nedenle Bulgaristan'daki Osmanlı kuvvetleri Niğbolu'i ele geçirdi ve
Kimse bu insanları yasa dışı uyuşturucu ticaretinde rol almak için zorlamadı
Çin'in kırsal kesimlerinde arkada bırakılmış 60 milyon çocuk var