Translation of "الجوع" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "الجوع" in a sentence and their turkish translations:

أنا في غاية الجوع.

- Açlıktan ölüyorum!
- Ben açlıktan ölüyorum.

‫أثناء رعاية صغيرها‬ ‫واستبداد الجوع بها،‬

Hâlâ yavrularını emziren ve kendi iştahı da epey açık olan dişi...

من أشياء مثل الجوع والمجاعة والملاريا

Açlık, kıtlık, sıtma gibi şeylerden

آلاف من الشخاص ماتوا من الجوع.

Binlerce insan açlıktan öldü.

مات الرجل العجوز من شدة الجوع.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

أو لدرء الألم، حين نأكل لسد الجوع.

veya aç olmanın acısından kaçınmak.

الجوع هو أقوى الدوافع الإنسانية على الأرجح.

Açlık, insani güdülerinin belki de en güçlüsüdür.

كان واضحاً كالشمس أن شنجي سيموت من الجوع.

Shinji'nin açlıktan öleceği gün gibi açıktı.

- أنا جائع للغاية الآن.
- إنني في غاية الجوع الآن.

Ben şimdi çok açım.

- أنا جائع جداً.
- أنا في غاية الجوع.
- أنا جائعٌ للغاية.

Gerçekten açım.

بهذه الدورة سيموت من الجوع الذي لا يموت من الفيروس. نحن في المنزل كأشخاص واعين.

Virüsten ölmeyen açlıktan ölecek bu gidişle. Bilinçli insanlar olarak evdeyiz.

يمكن للمرء تحمّل الجوع، لكن لا يمكنه تحمّل العطش، لأنّك تبدأ بالشعور بالألم في أمعائك. إنّه شعور لا يُحتمل.

İnsan açlıkla baş edebiliyor ama susuzluğa dayanmak mümkün değil, bağırsakların ağrımaya başlıyor, dayanamıyorsun.

بعد عبور نهر تريبيا البارد، كان رجاله يعانون من الجوع ويقفون في طقس شبه متجمد خاصة وأن ثيابهم مبللة بالكامل

Trebia'nın soğuk sularını geçtikten sonra, askerleri aç, ıslanmış, ve neredeyse dondurucu olan soğuk havaya maruz bir şekilde durmakta.