Examples of using "آلاف" in a sentence and their turkish translations:
Binlerce işçiye iş verdik.
binlerce saat ders işlendi bile yahu
binlerce kat fazla yüreği vardır kadının
Washington Anıtı bizzat kendim, binlerce kez gördüm
binlerce kilometreyi o küçücük ayaklarıyla kat ediyorlar
Binlerce insan açlıktan öldü.
Binlerce yıl önce yaratılan dini sembollerimiz gibi
Böylece evrimleştiğimiz bin yıl boyunca
Erkekler saniyede bin sperm üretir
Savaş alanında, tamamen zırhlı
Fadıl altı rakamlı bir maaş alıyor.
Buraya ulaşmak için her yıl binlerce kilometre katediyorlar.
İstanbul'da yaklaşık üç bin tane cami var.
Şu anda yaklaşık 10.000 tweet gönderiliyor.
Yalnızca Hindistan'da yılda 5.000 ölümden sorumlu.
Amerika'nın batı kıyısından aşağıya 5.000 kilometrelik göç yolundalar.
Altına hücum döneminde binlerce insan ölmüş.
4 bin yıl sonra yani böyle bir teknoloji yok
yok artık 4 bin yıl önce pramit'i inşaa et
Liderliği, binlerce askerin onu tekrar canlandırmasına yardım etti.
ve mitingde de binlerce kişi toplanıyor, burada olduğu gibi.
Anıtkabir'de, sadece Anıtkabir’de okuduğu üç bin tane kitap var.
yani eski mısırlılar 4 bin yıl önce pi sayısını kullanıyorlardı
Mutlaka görmüşsünüzdür İzmir'de ilk elemeye yedi bin kişi filan geldi.
ama 1500 metre yukarıdan bakarsanız bu SOS'i görürsünüz.
fakat binlerce yıl içinde evrilen zehri yıkıcı etkilerinin anahtarıdır.
Bu meşaleler sürüsünün düşman askeri olmadığını bilemediler. Bunlar Kartacalı kamp sivilleri...
Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.
Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.
Osmanlılar da çoğu piyade olmak üzere ağır kayıplar verdi ve yaklaşık bin kişi öldürüldü.
Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.