Translation of "مات" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "مات" in a sentence and their turkish translations:

مات بغرابة

garip bir şekilde öldü

توم مات.

Tom öldü.

مات البارحة.

O, dün öldü.

مات الأخان

İki erkek kardeş öldü.

مات سامي.

Sami öldü.

أحقا مات أبي؟

Babam gerçekten de öldü mü?

مات السنة الماضية.

O bir yıl önce öldü.

هل مات توم؟

Tom öldü mü?

مات توم أمس.

Tom dün öldü.

مات سامي فجأة.

Fadıl aniden öldü.

مات سامي بحادثة.

Sami kazara öldü.

مات سامي هناك.

Sami orada öldü.

مات في طريقه للتصوير

çekime giderken hayatını kaybetti

مات 100 ألف حيوان

100 binlerce hayvan ise can verdi

ربما يكون قد مات.

- Belki de öldü.
- Belki de ölmüştür.

- من مات؟
- من توفي؟

Kim öldü?

- توم مات.
- توفي توم.

Tom öldü.

مات عمي منذ سنة.

Amcam bir yıl önce öldü.

مات أبي بسبب السرطان.

Babam kanserden öldü.

مات توم في ٢٠١٣.

Tom 2013'te öldü.

هل تعتقد أنه مات؟

Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?

لقد مات حلّ الدّولتان.

İki devletli çözüm öldü.

إذا مات جده أو ورثه

yahu bir dedem ölse de miras kalsa

في حين مات البعض العثمانيين

Bazıları Osmanlı diye ölürken

عرفوا كيف مات الخنزير القديم.

çıngırak olurlardı .

يُقال أنه قد مات هنا.

Onun burada öldüğü söyleniliyor.

مات أبي بسبب سرطان الرئة.

Babam akciğer kanserinden öldü.

مات مليون شخص في الحرب.

Savaşta bir milyon kişi öldü.

لا أصدق أن توم مات.

Ben Tom'un öldüğüne inanamıyorum.

مات أولائك الأطفال بدون عدالة.

Çocuklar herhangi bir adalet olmadan öldü.

تبين أن أبي هو الذي مات.

Daha sonra öğrendik ki ölen babamdı.

‫مات إما بسبب الشيخوخة أو الإصابة.‬

Ya yaşlılıktan ya da yaralandığı için ölmüştür.

مات Hrolf وجميع أبطاله ماتوا أيضًا.

Hrolf öldü ve tüm şampiyonları da öldü.

مات من دون أن يترك وصية.

Bir vasiyet yapmadan öldü.

مات لنكولن في عام ١٨٦٥ للميلاد.

Lincoln 1865 yılında öldü.

مات الرجل العجوز من شدة الجوع.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

صدمته سيارة و مات على الفور.

Ona bir araba çarptı ve hemen öldü.

يمكن أن يكون فاضل قد مات.

Fadıl ölmüş olabilir.

مات توم في 2013 بسرطان الرئة

Tom 2013'te akciğer kanserinden öldü.

لقد مات نصف مرجان الحاجز المرجاني العظيم.

Büyük Set Resifi'ndeki mercanların yarısı ölmüş.

مات الكثير بسبب العدوى والمرض والإرهاق والغرق

Bir çoğu enfeksiyona, hastalığa, yorgunluğa yenik düşüyor, bir kısmı da boğuluyor.

توم كان قلبه مكسور عندما مات كلبه

Köpeği öldüğü zaman, Tom çok acı çekmişti.

مات سامي في السّجن بسبب مشكل صحّي.

Sami sağlıkla ilgili bir sorundan dolayı hapishanede öldü.

بعد موقف يائس أخير ، مات هيرولف ، محاطًا بأبطاله.

Umutsuz bir son duruştan sonra Hrolf, şampiyonları tarafından kuşatılmış olarak ölmüştü.

مات فاضل في وقت لاحق من ذلك اليوم.

Fadıl o gün daha sonra öldü.

مات سامي بسبب الإفراط في تناول أقراص نوم.

Sami aldığı aşırı dozda uyku hapından öldü.

‫مات آلاف الناس ‬ ‫أثناء عصر حمى التنقيب عن الذهب.‬

Altına hücum döneminde binlerce insan ölmüş.

كان الخنزير يتذمر إذا عرفوا كيف مات الخنزير العجوز.

Domuzcuk, yaşlı domuzun nasıl öldüğünü bilselerdi homurdanıyordu.

مات على الأقل اثنا وعشرون شخصاً في الحجز المتعلق بالهجرة.

en az iki düzine insan göçmenlik gözaltısında öldü.

- مات مليون شخص في الحرب.
- مليون شخص استُشهدوا في الحرب.

Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.

خائفًا ومتحديًا حتى النهاية ، مات بسهم إنجليزي في حلقه ، إلى جانب

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü

وخمسةٍ وتسعين يخبره ان اخيه باسل وريث العرش قد مات وعليه

yıllarca tanıştığı Bin dokuz yüz doksan beş yılında Beşar'a ulaşan bir telefon görüşmesini

مات وعليه تولي الحكم الان ورغم عدم بلوغه للسن المطلوب للترشح

öldüğünü ve gerekli yaşa gelmemiş olmasına rağmen şimdi göreve geçmesi gerektiğini

يكون كالذي مات من التوتر، يصل إلى هذه الدرجة ويعتلي المنصة،

heyecandan öldü ölecek, o seviyede geliyor kürsünün başına

"مات المشير هذا الصباح متأثراً بالجروح التي أصيب بها في ميدان الشرف.

“Mareşal bu sabah namus sahasında aldığı yaralardan öldü.

في سويسرا ؛ وكان برفقة جوبيرت في إيطاليا الذي مات بين ذراعيه في معركة نوفي.

; ve İtalya'da Novi Savaşı'nda kollarında ölen Joubert ile birlikteydi.

كان مخطّطاً تظاهرنا فيه بأن شخصاً مات في "بوينس آيرس" قد جيء به إلى "الأوروغواي"،

Buenos Aires'te ölmüş biri Uruguay'a naklediliyormuş gibi yaptık.

هارولد هاردرادا ، لا يمكنك إلا أن تقول حسنًا ، لقد مات مثل الفايكنج ، وهو يلقي النكات ، ويؤلف القصائد ، وينتقد

Harold Hardrada, sadece iyi söyleyebilirsin, bir Viking gibi öldü, şakalar yaptı, şiirler yaptı,

توفي كورونا من الفيروس. أسوأ شيء هو أن الطبيب الذي اكتشف لأول مرة فيروس الاكليل هذا مات بسبب الفيروس.

Korona virüsten öldü. İşin daha acısı ise bu korona virüsünü ilk tespit eden doktor da virüsten öldü.

‫لكننا نعرف رجلاً مات بعد 40 يوماً‬ ‫من تعرضه للدغ من قبل أفعى حارية‬ ‫لأنه لم يتلق العلاج. نزف حتى الموت.‬

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.