Translation of "الأسماك" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "الأسماك" in a sentence and their turkish translations:

من السياحة إلى صيد الأسماك

ekonomimizin

‫تهرب بعض الأسماك من الشباك.‬

Bazı balıklar ağlardan kurtuluyor.

‫حتى أن الأسماك بدت مشوشة.‬

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

تتغذى الحيتان على الأسماك الصغيرة.

Balinalar küçük balıklar ile beslenirler.

‫تتّجه تلك الأسماك مباشرةً نحو الصدع.‬

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

عند استنزاف موارد مصائد الأسماك والأراضي الزراعية

gelecek nesilleri beslemeleri için korumak yerine,

- إنه يحب الصيد.
- إنه يحب صيد الأسماك.

O balık tutmayı seviyor.

‫وإلا لن تأتي الأسماك هناك.‬ ‫انظر، ها هي سمكة.‬

Yoksa balıklar oraya gelmez. Bakın, bir tane geçiyor.

‫تزيل الأسماك المنظّفة‬ ‫الجلد الميت والطفيليات.‬ ‫معدةً الصغير لليلته المنتظرة.‬

...temizlikçi balıklar ölü deri ve parazitleri söküyor. Genci, büyük geceye hazırlıyorlar.

‫وأذهب إلى البحيرة المتجمدة هنا،‬ ‫وأحفر حفرة وأحاول صيد بعض الأسماك؟‬

ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

‫أسد البحر الضخم هذا‬ ‫لم يبلغ هذا الحجم بمجرد تناول الأسماك.‬

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

‫تزداد الأمواج قوة...‬ ‫ما يوفر الظروف المثالية‬ ‫لتكاثر الأسماك الببغائية كبيرة الرأس.‬

Gelgitler güçlenmeye başlamış. Tümsek başlı papağan balığının üremesi için mükemmel şartlar oluşmuş.

لكنكم على الأرجح قد تذوقتموها إن كنتم تفضلون عصي الأسماك أو ال(سوريمي).

ancak bu balığı eğer balık çubukları veya surimi yedinizse tatmışsınızdır.

‫القشور الخاصة على جسده تلتقط الضغط الناتج‬ ‫من الموجات التي تصدرها الأسماك المارة.‬

Vücudundaki özel pullar geçen balıkların yaydığı basınç dalgalarını algılıyor.

‫إذن بيض الضفادع أم صيد الأسماك بالرمح؟‬ ‫الطعام هو جزء حيوي من أي مهمة.‬

Kurbağa yumurtası mı, zıpkınla balık avlamak mı? Yiyecek her görevin önemli bir parçasıdır.