Examples of using "الصيد" in a sentence and their turkish translations:
O avlamayı seviyor.
Hassas bıyıkları sayesinde geceleri de avlanabiliyorlar.
Dolunayın ışığı çitaların avlanmasına yardımcı oluyor.
Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.
Yavrularını avın yanına götürmesi gerek. Çok da oyalanamaz.
Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.
Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.
Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.
Balıkçılığın etkilerinin önüne geçip
Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.
Fakat bu çita çetesi işe daha yeni koyuluyor.
Ama bu kadar açık bir alanda avlanmak zor.
Ortada bunca av olması başka jaguarları da buraya çekiyor.
O balık tutmayı seviyor.
Zıpkınla balık avlamanın anahtarı, balıkları şaşırtmaktır.
Aynı zamanda onları ele veriyor. Çoğu av hüsranla sonlanıyor.
Şartlar, av için haftalarca bu kadar iyi olmayacak.
Tecrübesini konuşturarak bir av indirmesi en büyük ümitleri.
Fakat günlerdir bir şey yemediler. Annenin avlanması gerek.
Koklama duyusu, tazınınkinden dört kat daha keskin.
ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz
Çitaların karanlıkta avlanabileceğine çok az kişi inanırdı.
Ancak avın gürültüsü serin gecede çok ilerilerden duyuluyor.
Trol tekneleri tek seferde yüzlerce ton balık çekebilir.
Bu şekilde av indirecek kadar akrobatik az yırtıcı vardır.
Yapay ışıktan faydalanan köpek balıkları, gece geç saatlere kadar avlanabiliyor.
Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.
Balık tutmaya ve inci satmaya dayanan bir ülkeden önemli bir küresel merkeze.
Ne yapacağız? Ultraviyole ışıkla mı avlanacağız? Yoksa bir tuzak mı yapacağız?
Hatta bu ışığı avlanmakta da kullanıyor olabilirler. Belki de sadece gösterinin tadını çıkarıyorlardır.