Translation of "Tıraş" in Spanish

Tıraş olacağım.

Voy a afeitarme.

Tıraş oldum.

Me rasuré.

Ben tıraş oldum.

Me afeité y me corté el pelo.

Tom tıraş oldu.

- Tom se afeitó.
- Tom se rasuró.

Bacaklarını tıraş eder.

Se depila las piernas.

Tıraş ister misin?

¿Quieres un recorte?

Tıraş olmam gerek.

- Tengo que afeitarme.
- Me tengo que afeitar.

Bacaklarımı tıraş etmem.

Yo no me afeito las piernas.

Tıraş zaman alır.

- Toma tiempo rasurarse.
- Toma tiempo afeitarse.

O tıraş oldu.

Él se afeitó.

Tom tıraş oluyor.

Tom se está afeitando.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

Me afeito cada mañana.

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Se afeita con una maquinilla eléctrica todas las mañanas.

Birçok kadın bacaklarını tıraş etmesine rağmen, Mary tıraş etmez.

Aunque muchas mujeres se depilan las piernas, Mary no lo hace.

Tıraş olurken kulağını yaraladı.

Él se lastimó la oreja mientras se afeitaba.

Tom sakalını tıraş ediyor.

Tom está afeitándose su barba.

Ben sakalımı tıraş ediyorum.

Me estoy afeitando la barba.

Tom, odasında tıraş oluyor.

Tom se afeita en su habitación.

Tanrı, Kraliçe'yi tıraş etsin!

¡Que Dios afeite a la Reina!

Her ay tıraş olurum.

- Me corto el pelo cada mes.
- Me corto el pelo todos los meses.

Yarın, ücretsiz tıraş oluruz.

Mañana afeitamos gratis.

Niçin bir tıraş olmuyorsun?

¿Por qué no te cortas el pelo?

Deborah'ın oğlu tıraş olur.

El hijo de Deborah se afeita.

O, başını tıraş etti.

Se rapó la cabeza.

Babam banyoda tıraş oluyor.

- Mi papá está en el baño afeitándose.
- Mi padre se está afeitando en el baño.

Tom başını tıraş etti.

Tom se afeitó la cabeza.

Tıraş olurken kendimi kestim.

Me corté mientras me afeitaba.

Tıraş olmadan önce yüzümü sabunlarım.

Me enjabono la cara antes de afeitarme.

O, koltuk altını tıraş etti.

Ella se depiló las axilas.

Bazı kadınlar bacaklarını tıraş etmezler.

Algunas mujeres no se afeitan las piernas.

Haftada dört kez tıraş olur.

Él se afeita cuatro veces por semana.

Yarış bisikletçileri bacaklarını tıraş ederler.

Los ciclistas de carreras se depilan las piernas.

O günlük olarak tıraş olur.

Él se afeita todos los días.

Bazı erkekler bacaklarını tıraş ederler.

Algunos hombres se afeitan las piernas.

Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Tengo que afeitarme antes de salir.

Her sabah tıraş olur musunuz?

¿Vosotros os afeitáis todas las mañanas?

Hiç sakalını tıraş ettin mi?

¿Alguna vez te has afeitado la barba?

O, ayda bir kez tıraş olur.

- Él se corta el pelo una vez al mes.
- Él se corta el pelo una vez por mes.

Tom duş aldı ve tıraş oldu.

Tom se duchó y se afeitó.

Hemen hemen her gün tıraş olurum.

Me afeito casi todos los días.

Bu sabah tıraş olurken kendimi kestim.

Me corté afeitándome esta mañana.

Her otuz dakikada tıraş olur musun?

- ¿Te afeitas cada treinta minutos?
- ¿Se afeita cada treinta minutos?
- ¿Te afeitás cada treinta minutos?

Tom bir haftadır tıraş olmamış gibi görünüyordu.

Tom parecía no haberse afeitado en una semana.

Mary bacaklarını Alice'den daha sık tıraş ediyor.

Mary se afeita las piernas más seguido que Alice.

EKG için göğsünüzdeki kılları tıraş etmem gerekiyor.

Tengo que afeitarle el pecho para el electrocardiograma.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

Yo me voy a bañar y me voy a afeitar y me pongo...

Her gün tıraş olurken ne kadar zaman harcarsın?

¿Cuánto tiempo al día pasas afeitándote?

Tom bir hafta içinde tıraş olmamış gibi görünüyordu.

Tom parecía no haberse afeitado en una semana.

Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

El rostro de Tom se siente áspero porque debe afeitarse.

Bu elektrikli tıraş makinesini onu almadan önce test etmeliydim.

Debería haber probado esta afeitadora eléctrica antes de comprarla.

- Hiç sakalını tıraş ettin mi?
- Hiç sakal tıraşı oldun mu?

¿Alguna vez te has afeitado la barba?

Ben onu satın almadan önce bu elektrikli tıraş makinesini denemeliydim.

Debería haber probado esta máquina de afeitar antes de comprarla.

Tom eşi şikayetçi olmadan önce üç hafta boyunca tıraş olmadan gitti.

Tom se pasó tres semanas sin afeitarse, hasta que su esposa se quejó.

- Sakalını en son ne zaman tıraş ettin?
- Sakalını en son ne zaman kestin?

¿Cuándo fue la última vez que te afeitaste la barba?