Translation of "Etmem" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Etmem" in a sentence and their spanish translations:

Aldırış etmem.

- Me da igual.
- No me importa.

Dans etmem.

Yo no bailo.

Tercih etmem.

Preferiría que no.

Bacaklarımı tıraş etmem.

Yo no me afeito las piernas.

Asla endişe etmem.

Yo nunca me preocupo.

Onları tavsiye etmem.

No los recomiendo.

Telefonumu şarj etmem gerekiyor.

- Tengo que cargar el móvil.
- Necesito cargar mi celular.
- Necesito cargar mi móvil.

Aboneliğimi iptal etmem gerekiyor.

Necesito cancelar mi suscripción.

Tom'a yardım etmem gerekebilir.

Puede que tenga que ayudar a Tom.

Artık asla flört etmem.

Ahora nunca salgo.

Bisikleti tamir etmem istendi.

Me pidieron que arreglara la bicicleta.

Tom'a yardım etmem gerekiyor.

Necesito ayudar a Tom.

Hiç kimseye yardım etmem.

- Yo no le ayudo a nadie.
- Yo no ayudo a nadie.
- No ayudo a nadie.

Asla yalnız seyahat etmem.

Yo nunca viajo solo.

Anneme yardım etmem gerekiyor.

- Debo ayudar a mi madre.
- Tengo que ayudar a mi madre.

Programımı kontrol etmem gerekecek.

Tendré que revisar mi agenda.

Cep telefonumu şarj etmem gerekir.

- Tengo que cargar el móvil.
- Necesito cargar mi celular.
- Necesito cargar mi móvil.

Size yardım etmem rica edildi.

Me han pedido que te ayude.

Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.

Prefiero no ir allí solo.

Önce telefon etmem gerektiğini biliyorum.

Sé que debí llamar primero.

Terfi etmem onun kararına bağlı.

Mi ascenso depende de su decisión.

Sana yardım etmem gerektiğini hissediyorum.

Siento que debería ayudarle.

Çok şikayet etmem gerektiğini düşünmüyorum.

No creo que deba quejarme tanto.

Kayıp zamanı telafi etmem gerekiyor.

Tengo que recuperar el tiempo perdido.

Kız kardeşimi asla ziyaret etmem.

- No visito nunca a mi hermana.
- Nunca visito a mi hermana.

Benden sana yardım etmem rica edildi.

Me han pedido que te ayude.

Tek başıma alışverişe gitmeyi tercih etmem.

Preferiría no ir a comprar solo.

Tom ile biraz sohbet etmem gerekiyor.

Necesito tener una pequeña charla con Tom.

Bana müzeyi ziyaret etmem tavsiye edildi.

- Fue aconsejado que visitara el museo.
- Me recomendaron visitar el museo.
- Me recomendaron que visitara el museo.

Kalmam ve yardım etmem gerektiğini biliyorum.

Sé que debería quedarme a ayudar.

Yerinde olsam bu konuda endişe etmem.

Yo no me preocuparía por eso si fuera tú.

Kitabı ne zaman iade etmem gerekiyor?

¿Cuándo necesito devolver el libro?

Japonya'da tek başıma seyahat etmem kolay değil.

No es fácil para mí viajar solo por Japón.

Patrondan arabasını ödünç almayı istemeye cüret etmem.

No me atrevo a pedirle al jefe prestado el coche.

Başı dertte bir arkadaşa yardım etmem gerekiyor.

Necesito ayudar a un amigo en problemas.

İstifa etmem için yeterince çok nedenler var.

Sobran motivos para que yo renuncie.

EKG için göğsünüzdeki kılları tıraş etmem gerekiyor.

Tengo que afeitarle el pecho para el electrocardiograma.

- Genellikle duygularımı belli etmem.
- Genellikle hislerimi belli etmem.
- Genellikle duygularımı açığa vurmam.
- Genellikle hislerimi açığa vurmam.

No suelo mostrar mis sentimientos.

- Anneme yardım etmek zorundayım.
- Anneme yardım etmem gerekiyor.

- Debo ayudar a mi madre.
- Tengo que ayudar a mi madre.
- Tengo que ayudar a mamá.

Bazı kadınların yüzlerinde oluşan ifadeyi tarif etmem mümkün değil.

cuando hablo de cómo hombres que conozco han llorado frente a mí.

Onu, haklı olduğuma ikna etmem uzun bir zaman aldı.

Me llevó mucho tiempo convencerlo de que yo tenía razón.

Güzel parti dostum. Kuzenlerimi de gelmeleri için davet etmem gerekirdi.

Buena fiesta amigo. Debería haber invitado a mis primos a que vinieran también.

- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmem.
- Oraya yalnız gitmeyi tercih etmiyorum.

Preferiría no ir allí solo.

- Denemeye devam etmeliyim.
- Denemeye devam etmem gerekiyor.
- Denemeye devam etmek zorundayım.

- Tengo que seguir intentando.
- Tengo que seguir intentándolo.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Bu kitabı bugün kütüphaneye geri götürmeliyim.

Debo devolver este libro a la biblioteca hoy.

- Bu kitabı bugün kütüphaneye iade etmem lâzım.
- Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.

Debo devolver este libro a la biblioteca hoy.

- Birkaç yere telefon etmem lâzım.
- Birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.
- Birkaç arama yapmam lâzım.

Necesito hacer unas llamadas.