Translation of "Türlü" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Türlü" in a sentence and their spanish translations:

Her türlü şeyi yönetiyoruz.

Organizamos muchas cosas.

Gördüklerimi bir türlü karşılamıyor.

Ninguno es suficiente para describir lo que veía.

Bir türlü birbirleriyle anlaşamıyorlar

No pueden llevarse bien el uno con el otro

Her türlü hayvan var.

Todo tipo de animales.

Her türlü işi yaparım.

Haré cualquier clase de trabajo.

Ben başka türlü duydum.

Lo he oído de manera distinta.

Her türlü tamir yapıyoruz.

Hacemos toda clase de reparación.

Tom başka türlü düşündü.

Tom pensó de manera distinta.

- Olumlu olumsuz her türlü yorumunuzu bekliyoruz.
- Her türlü yorumunuzu bekliyorum.

Cualquier comentario es bienvenido.

Her türlü güçlü desteği sağlarlar.

para políticas y soluciones que sí pueden.

Jiro başka türlü hareket edemedi.

Jiro no podía actuar de otra manera.

Her türlü insanla bağlantı kurar.

Él trata con todo tipo de personas.

Onun yeteneğine her türlü güveniyorum.

Yo tengo plena confianza en sus capacidades.

Ben başka türlü tavsiye ederim.

Yo lo recomendaría de otra manera.

Her türlü grup etkinlikleri vardı.

Había todo tipo de actividades grupales.

O her türlü spor sever.

A ella le gusta todo tipo de deportes.

Resme uymayan her türlü bilgiyi atarız.

Desechamos toda la información que no encaje en dicha imagen.

Her türlü kurulu düzene değil ama

no para regular ningún tipo de junta sino

Girdiği nokta birbirini bir türlü tutmuyor

el punto que entra no coincide

Onlar üzerinde her türlü avantaja sahibiz.

Tenemos toda la ventaja sobre ellos.

O her türlü insanlarla iletişim halinde.

Él se codea con todo tipo de gente.

Tom her türlü havada koşmaya gider.

Tom sale a correr con toda clase de tiempo.

Her türlü bir karar vermeliyiz. Neyi seçeceksiniz?

Como sea, debemos decidir. ¿Qué haremos?

Her türlü toplum hizmeti veren servisler bulunmakta.

que le dan el funcionamiento de cualquier megaciudad.

Ama her türlü rahatsızlık bu tepkiyi doğuruyor.

Pero cualquier agitación provocará una respuesta.

Hangi kursu izleyeceğine bir türlü karar veremedi.

Él no conseguía decidir qué dirección tomar.

Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.

Ahora que soy profesor, pienso de manera distinta.

Üç gündür başım ağrıyor. Geçmedi bir türlü.

Hace tres días que tengo dolor de cabeza y no se me va.

Inandığımız her türlü şeyin resminin bir yapbozunu yaratıyoruz,

construimos un puzle de una imagen basada en cualquier creencia,

Antik dünyada da her türlü kölelik vardı elbette

Y, sí, había mucha esclavitud en el mundo antiguo

Yıldızlarının bir türlü barışmadığı bir kişi daha var

Hay otra persona cuyas estrellas no se reconcilian.

Her zaman her türlü kitabı satın alıp okuyabilirsin.

Puedes comprar y leer cualquier tipo de libro cuando sea.

- Ben başka türlü düşünüyorum.
- Ben daha farklı düşünüyorum.

- Tengo una opinión diferente.
- Yo pienso distinto.

Seninle öğle yemeği yemeye bir türlü vakit bulamadım.

De ningún modo pude encontrar tiempo para almorzar contigo.

Ve bir türlü geçmeyen sürekli bir sırt ağrısı başladı.

desarrollé este molesto dolor de espalda eso no desaparecería.

Aralarında davalık durum kalmamıştı fakat mahkeme bitmiyordu bir türlü

No hubo ningún caso entre ellos, pero el tribunal nunca terminó

- Birçok çiçek türü nisanın ortasında çıkar.
- Nisan ayı ortasında pek çok çeşit çiçek görünür.
- Nisan ortasında türlü türlü çiçek açar.

- Muchos tipos de flores salen en la mitad de Abril.
- Salen muchos tipos de flores a mediados de abril.

Ben isteğinizi karşılamak için mümkün olan her türlü çabayı yapacağım.

Yo haré cada esfuerzo posible para cumplir con su solicitud.

- Her boka para harcıyor.
- Her türlü gereksiz şeye harcayacak parası var.

Gasta el dinero en tonterías.

Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var

Buscar en todas partes su bolso ATF fuera de Turquía o tener otro tipo de alarmas

Allah insanlara hayat verir ve onların her türlü arzularına sahip olmalarına sebep olur.

El cielo da vida a la gente y les provoca toda clase de deseos.

- Tokyo'da her çeşit insan yaşar.
- Tokyo'da her türlü insan yaşıyor.
- Tokyo'da her türde insan yaşar.

Todo tipo de personas viven en Tokio.

Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

Toda persona tiene derecho a la protección de los intereses morales y materiales que le correspondan por razón de las producciones científicas, literarias o artísticas de que sea autora.

- O kadar çok işimiz var ki alabileceğimiz her türlü yardımı kabul ederiz.
- O kadar yoğunuz ki alabileceğimiz herhangi bir yardımı alırız.

- Estamos tan ocupados que aceptaríamos cualquier ayuda que se nos ofreciera.
- Estamos tan ocupados que aceptaríamos toda la ayuda que pudiéramos.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

Toda persona que trabaja tiene derecho a una remuneración equitativa y satisfactoria, que le asegure, así como a su familia, una existencia conforme a la dignidad humana y que será completada, en caso necesario, por cualesquiera otros medios de protección social.