Translation of "Düşündü" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Düşündü" in a sentence and their japanese translations:

Mary Tom'u değişirebileceğini düşündü.

メアリーは、自分はトムを変えることができると思っていた。

O, birkaç dakika düşündü.

彼女は2、3分考えた。

Öğretmen kopya çektiğimi düşündü.

先生は僕がカンニングをしていると思った。

O, alışverişe gitmeyi düşündü.

彼女は買い物に行くつもりだった。

Tom Mary'nin ağlayacağını düşündü.

トムは、メアリーが泣くものと思っていた。

- Yaptığı hatayı arpacı kumrusu gibi düşündü.
- Yaptığı hatayı kara kara düşündü.

彼は自分のやった誤りを気にやんだ。

David üniversite konusunu etraflıca düşündü.

デビッドは働いて自分の金で大学を出た。

Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.

だれかがスープの中に毒を入れたと彼は思った。

Mühendis yeni bir model düşündü.

その技術者は新型を思いついた。

Evin arkasında bırakılan kedisini düşündü.

彼女は家に残された猫のことを思い出した。

Talihsizlikleri hakkında uzun uzadıya düşündü.

彼は自分の不運についてじっくり考えた。

O, iki alternatif ders düşündü.

彼は2つの方法のどちらを選ぶかを検討した。

Tom onun adil olmadığını düşündü.

トムはそれは不公平だと思った。

O, saatlerimizin aynı olduğunu düşündü,

彼女は自分の時計を私の時計と同じものだと思った。

O iyi bir plan düşündü.

彼女はいい計画を思いついた。

O, onun teklifini dikkatlice düşündü.

彼女は彼の申し出をよく考えた。

Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

- 彼はパリへ行こうと目論んでいた。
- 彼はパリへの旅行を考えていた。

Sürekli o konu hakkında düşündü.

寝ても覚めても彼女はそのことを考えていた。

O benim doktor olduğumu düşündü.

- 彼女は、私が医者だと思ってたのよ。
- 私のこと医者だって、彼女は思ってたの。

O çok yorgun olduğumu düşündü.

彼は私がとても疲れていると思った。

O iyi bir çözüm düşündü.

彼女はいい解決策を思いついた。

Kendisinin yeterince çekici olduğunu düşündü.

彼女は自分がけっこう魅力的だと思った。

O onların planı üzerinde düşündü.

彼は彼らの計画を熟考した。

Tom bir sonraki hamlesini düşündü.

トムは次なる行動をじっくり考えた。

Tom Mary'nin yalan söylediğini düşündü.

トムはメアリーが嘘をついていると思った。

1980'lerde bazıları şöyle düşündü,

そして1980年代になると

Tom hiç kimsenin bakmadığını düşündü.

トムは誰も見ていないと思った。

O da bir an durup düşündü:

彼女は立ち止まり 問いました

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

‎カニを横取りされると ‎悟ったんだろう

O ne kadar ahmak olduğunu düşündü.

自分はなんと愚かだったのだろうかと思った。

Tony fabrika ve dükkanlar hakkında düşündü.

トニーは工場や商店のことを考えました。

O "Zamanında derse gidebilirim." diye düşündü.

「時間通りに、教室にうまく行き着くことができる」と彼は思った。

Gazete için bir şey yazacağını düşündü.

彼は新聞に何か寄稿しようと思った。

O, iyi bir fikir hakkında düşündü.

彼はよい考えを思いついた。

Belki bunun bir hile olduğunu düşündü.

彼はおそらくこれは策略だろうと思った。

O sakal uzatmayı düşündü ama vazgeçti.

彼はあごひげをのばすことを考えていたがやめた。

Bob o konuyu derin derin düşündü.

ボブはそのことについてじっと考えた。

O, benim bir doktor olduğumu düşündü.

- 彼女は私を医者だと思った。
- 彼女は、私が医者だと思ってたのよ。
- 私のこと医者だって、彼女は思ってたの。

Mary Tom'un başının belada olduğunu düşündü.

メアリーはトムが困っているのだと思った。

O, onun bir deha olduğunu düşündü.

彼は自分が天才であると思っていた。

Köylüler onun çok cömert olduğunu düşündü.

その村民達は彼がとてもかんだいだと思った。

Tom bunun bir tuzak olabileceğini düşündü.

トムは罠かもしれないと思った。

O, onun elektriği israf ettiğini düşündü.

彼女は彼が電気を無駄遣いしていると考えた。

Tom Mary'nin bir araba sürmediğini düşündü.

メアリーが運転することはないと、トムは思っていた。

Bütün gün sandalyede oturdu, geçmiş olayları düşündü.

昔のことを思い出しながら、彼女は1日中いすに座っていた。

Çocuk yunusu en iyi arkadaşı olarak düşündü.

少年はいるかを親友だと思っていた。

Orada olanlar onun saf altın olduğunu düşündü.

出席者はそれを純金だと思った。

Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.

それは鳥かごのようだと彼は思いました。

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

彼女はインターネットで稼ぐよい方法を思いついた。

O, teklifi kabul etmenin akıllıca olacağını düşündü.

彼は申し出を受諾することが賢明だと考えた。

Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

彼は解答する前に2日間熟考した。

Onun arkadaşlarının hepsi onun mutlu olduğunu düşündü.

彼の友人はみんな彼が幸福であると思っていた。

Uzun süre gözüne uyku girmedi, geleceğini düşündü.

- 長い間眠らずに横になって、彼女は将来のことを考えていた。
- 彼女は将来のことを考えながら、長い時間眠らずに横になっていた。

Sadako zayıflarken, ölüm hakkında daha çok düşündü.

体が弱くなって行くにつれて、禎子はますます死について考えるようになった。

Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.

僕が最後に自分の考えを伝えた人は、僕を気違いだと思ったようだ。

O, bu seçim için uzun ve aşırı düşündü. Sevdiği ülke için çok uzun ve aşırı düşündü.

彼はこの選挙運動において長く熱心に戦い、愛する国のためにずっと長く、熱心に戦った。

Profesör böyle bir şeyi söylemenin kabalık olduğunu düşündü.

教授はそんなことを言うのは失礼だと思った。

O, kendine yapılan zorbalık üzerine kara kara düşündü.

彼女は自分に対するいじめのことでじっと考え込んでいた。

Herkes onun tek başına yaşamasının garip olduğunu düşündü.

彼がひとりで生活しているのはだれもが不思議に思った。

Belediye başkanı, vergi gelirlerindeki azalmanın araştırılması gerektiğini düşündü.

市長は税収入の落ち込みについて調査すべきだと思った。

İlk başta, o bunun bir şaka olduğunu düşündü.

最初、冗談だと彼女は思った。

Eğer üniversiteye gidebilirse ebeveynlerinden ekonomik olarak bağımsız olabileceğini düşündü.

彼女は大学に入学したら、親から経済的に独立しようと思っていた。

Kozue öğretmenin dersinin, donuk, sıkıcı ve sonsuz olduğunu düşündü.

こずえは先生の授業はつまらなくて退屈で永遠に続くように感じた。

Uzmanlar bile bu tablonun gerçek bir Rembrandt olduğunu düşündü.

専門家でさえこの絵を本物のレンブラントの作と思い違いした。

Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.

トムは学校を辞めることを考えていたが、辞めないことに決めた。

"En yakın zamanda Mary ile konuşmalıyım." diye düşündü Tom.

できるだけ早くマリーと話すんだ、とトムは思いました。

Onunla her ne zaman her nereye gitsem, oradaki insanlar onun kız kardeşim olduğunu düşündü. Hatta bazıları onun kızım olduğunu düşündü.

彼女と一緒に旅行する度に、ゆくさきざきで人は彼女を私の妹と思ったり、娘とさえ思ったりした。

"Otuz dolar bu küçük oda için çok fazla" diye düşündü.

「あの狭い部屋に30ドルはあんまりだ」と彼は思いました。

O bir sakal bırakmayı düşündü ama sakal bırakma fikrinden vazgeçti.

彼はあごひげをのばすことを考えていたがやめた。

Tom, Mary'nin bir silahının olmasının iyi bir fikir olacağını düşündü.

メアリーが銃を手に入れるのは名案だとトムは考えた。

İlk başta İngilizcenin çok zor olduğunu düşündü ama şimdi kolay olduğunu düşünüyor.

初めは英語はとても難しいと思ったが、今ではやさしいと思っている。

Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

私はそれがよい本だと思ったが、ジムはそうは思わなかった。

Mary eskisi oldukça yırtık pırtık olduğundan dolayı ütü masası için yeni bir örtü alması gerektiğini düşündü.

アイロン台のカバーがかなりボロボロになってきていたので、新しいのを買うべきだとメアリーは心の中で思っていた。