Translation of "Düşündü" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Düşündü" in a sentence and their spanish translations:

- Tom Mary'nin deli olduğunu düşündü.
- Tom, Mary'nin delirdiğini düşündü.

Tom pensó que Mary estaba loca.

Bana benziyor." diye düşündü.

Se parece a mí".

Tom, Mary'yi tanıdığımı düşündü.

Tom creyó que yo conocía a Mary.

Mary Tom'u değişirebileceğini düşündü.

María pensó que podía cambiar a Tom.

O, birkaç dakika düşündü.

Ella meditó por unos minutos.

Tom yalan söylediğimi düşündü.

Tom pensaba que estaba mintiendo.

Tom başka türlü düşündü.

Tom pensó de manera distinta.

O, her şeyi düşündü.

Ella pensó en todo.

O, alışverişe gitmeyi düşündü.

Ella pretendía ir de compras.

Tom işini değiştirmeyi düşündü.

Tom consideró cambiar de empleo.

Veya yanlış anlama olduğunu düşündü

o malentendido

Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.

Pensaba que alguien había echado veneno en la sopa.

Tom Mary'nin John'u yenebileceğini düşündü.

Tom creyó que Mary podría derrotar a John.

Tom onun adil olmadığını düşündü.

Tom pensó que era injusto.

Tom onun garip olduğunu düşündü.

Tom pensó que era extraño.

Tom onun tamam olduğunu düşündü.

- Tom pensó que estuvo bien.
- Tom pensó que estaba bien.

O iyi bir plan düşündü.

Ella pensó en un buen plan.

O, onun teklifini dikkatlice düşündü.

Ella evaluó bien su propuesta.

Tom partiden zevk alacağını düşündü.

Tom pensó que iba a disfrutar de la fiesta.

Tom Mary'nin onu görmeyeceğini düşündü.

Tom pensó que Mary no lo vería.

Tom Mary'nin John'u seveceğini düşündü.

Tom pensó que a Mary le gustaría John.

Tom Mary'nin John'u sevmeyeceğini düşündü.

Tom pensaba que Mary no amaba a John.

O benim doktor olduğumu düşündü.

Ella pensaba que yo era médica.

O çok yorgun olduğumu düşündü.

- Él pensaba que yo estaba muy cansado.
- Él pensó que yo estaba muy cansado.
- Él pensó que yo estaba exhausto.

O iyi bir çözüm düşündü.

A ella se le ocurrió una buena solución.

Tom Mary'nin söylediği hakkında düşündü.

Tom pensó acerca de lo que María dijo.

Tom iyi bir plan düşündü.

Tom pensó un buen plan.

Tom Mary'nin Fransızca konuşabileceğini düşündü.

Tom pensó que Mary podía hablar francés.

Tom senin evet dediğini düşündü.

Tom pensaba que habías dicho que sí.

Mary oğlunu tekrar görmeyeceğini düşündü.

Mary pensaba que no volvería a ver a su hijo.

Claudia bazen psikanaliz hakkında düşündü.

A veces Claudia pensaba en el psicoanálisis.

Tom Mary'nin meşgul olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary estaba ocupada.

Tom Mary'nin John'u tanıdığını düşündü.

Tom creía que Mary conocía a John.

Tom evde kimsenin olmadığını düşündü.

Tomás pensó que no había nadie en su casa.

Plato evrenin üçgenlerden yapıldığını düşündü.

Platón creía que el universo estaba hecho de triángulos.

Tom kıyafetinle ilgili ne düşündü?

- ¿Qué piensa Tom de tu conjunto?
- ¿Qué pensó Tom de tu atuendo?
- ¿Qué pensó Tom de tu tenida?

1980'lerde bazıları şöyle düşündü,

En los años 80, algunas personas pensaban:

Washington sık sık geleceği düşündü.

Washington a menudo pensaba en el futuro.

O kendini ona sevdirebileceğini düşündü.

Ella pensó que podría conseguir gustarle.

Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü.

Tom consideró al problema resuelto.

Tom Mary'nin ne söyleyeceğini düşündü.

¿Qué pensó Tom que diría Mary?

Tom, Mary hakkında çok düşündü.

Tom pensó mucho acerca de María.

Tom Mary'nin yeterince uyumadığını düşündü.

Tom pensó que Mary no estaba durmiendo lo suficiente.

Tom çok şanslı olduğunu düşündü.

Tom pensó que era muy afortunado.

Tom Mary'nin sonuncu olduğunu düşündü.

Tom pensó que María era la última.

O da bir an durup düşündü:

Así que se detuvo para preguntar:

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

pensó: "Bueno, las ofiuras se llevan mi comida",

O ne kadar ahmak olduğunu düşündü.

Se dio cuenta de la tontería que había cometido.

Tom Mary'nin John'la birlikte olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary estaba con John.

Tom Mary'nin çok kaba olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary era muy descortés.

O, benim bir doktor olduğumu düşündü.

- Ella pensaba que yo era médica.
- Ella pensaba que yo era doctora.
- Ella pensaba que yo fuera médico.

Tom Afrika'nın bir ülke olduğunu düşündü.

Tom pensó que África era un país.

Tom Mary'nin zamanını boşa harcadığını düşündü.

Tom pensaba que Mary estaba perdiendo el tiempo.

Bunun ilginç ve eğlenceli olacağını düşündü.

Pensó que sería interesante y divertido.

Tom muskanın onu zarardan koruyacağını düşündü.

Tom pensó que el amuleto lo protegería del daño.

O, onun bir deha olduğunu düşündü.

Él pensaba que era un genio.

Tom Mary'nin ona söylediği hakkında düşündü.

Tom estuvo pensando en lo que Mary le había contado.

Tom Mary'nin teklifinin mantıksız olduğunu düşündü.

Tom pensó que la oferta de Mary no era razonable.

Tom Mary'nin onu öpmesini istediğini düşündü.

Tom creyó que Mary quería que él le besara.

O, onun elektriği israf ettiğini düşündü.

Ella pensaba que él estaba desperdiciando electricidad.

Tom durumun gerçekten üzücü olduğunu düşündü.

Tom pensó que la situación era verdaderamente entristecedora.

Tom toplantının zaman israfı olduğunu düşündü.

Tom pensó que la reunión fue una pérdida de tiempo.

Tom Mary'nin muhtemelen işi alacağını düşündü.

Tom creyó que probablemente Mary conseguiría el trabajo.

Tom evde hiç kimse olmadığını düşündü.

Tom pensó que no había nadie en casa.

Tom Mary'nin davranışının uygun olmadığını düşündü.

Tom creyó que el comportamiento de Mary había sido inapropiado.

Tom Mary'nin Boston'da yaşamak istemiyeceğini düşündü.

Tom pensó que Mary no querría vivir en Boston.

Tom mutfakta bir fare işittiğini düşündü.

Tom creyó haber oído un ratón en la cocina.

Tom yarışı kazanma şansı olduğunu düşündü.

Tom pensaba que tenía una oportunidad de ganar la carrera.

Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.

Tom creyó que tenía una oportunidad de sobrevivir.

Tom Mary'nin bir Kanadalı olduğunu düşündü.

Tom pensaba que Mary era canadiense.

Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.

Pensó que se parecía a una jaula.

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

A ella se le ocurrió un buen método para ganar dinero en Internet.

Tom Mary'nin yazdığı şeyin mantıklı olmadığını düşündü.

Tom pensó que lo que Mary escribió no tenía patas ni cabeza.

O karar vermeden önce seçeneklerini dikkatlice düşündü.

Él consideró cuidadosamente sus opciones antes de decidirse.

Tom muskanın onu kurt adamlardan koruyacağını düşündü.

Tom pensó que el amuleto lo protegería de hombres lobos.

Tom bunun iyi bir çözüm olduğunu düşündü.

Tom pensó que era una solución adecuada.

Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.

La última persona a la que le conté mi idea pensó que yo estaba loco.

Tom onun kötü bir fikir olduğunu düşündü.

Tom pensó que era una mala idea.

Bütün çocuklar Carol'un bir köpek olduğunu düşündü.

Todos los chicos pensaban que Carol era un perro.

Tom herkesi zekası ile alt ettiğini düşündü.

Tom pensó que había sido más listo que todos.

Tom istediği bütün zamana sahip olacağını düşündü.

Tomás pensó que tendría todo el tiempo que necesitase.

Tom bunun iyi bir fikir olduğunu düşündü.

Tom pensó que era una buena idea.

Tom Mary'nin John'un nerede olduğunu bileceğini düşündü.

Tom pensó que Mary sabría dónde estaba John.

Doktor, hastanın nabzının biraz hızlı olduğunu düşündü.

El médico pensó que el pulso del paciente era algo rápido.

Tom Mary'nin ondan bir şey sakladığını düşündü.

Tom pensó que Mary le estaba ocultando algo.

Tom, Mary'nin yalnız gitmesinin tehlikeli olabileceğini düşündü.

Tom pensó que sería peligroso que Mary fuera por sí sola.

Tom Mary'nin sürdüğü arabanın güvenli olmadığını düşündü.

Tom pensó que el auto que Mary estaba conduciendo no era seguro.

Tom yelken sporuna gitmenin eğlenceli olacağını düşündü.

Tom pensó que sería entretenido ir a navegar.

Tom Mary'nin gerçekten çok samimi olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary era verdaderamente amistosa.

Tom Mary'nin bunu yaparken gergin olduğunu düşündü.

Tom pensó que Mary estaba nerviosa haciendo eso.

Mary, Tom'un Latince okuyarak zamanını boşa harcadığını düşündü.

Mary pensó que Tom perdía su tiempo al estudiar latín.

Tom, Mary'nin dünyanın en güzel kadını olduğunu düşündü.

Tom pensaba que Mary era la mujer más linda del mundo.

Onlar bir cenazeye gittiklerinde, Mary komşularının çocuklarını düşündü.

María cuidó de los hijos de los vecinos mientras ellos estaban en un entierro.

"Gerçekten yeni kıyafetlere ihtiyacım var", diye düşündü Dima.

"De verdad necesito algo de ropa nueva," pensó Dima.

Polisler kurbanın Tom olduğunu düşündü fakat cesedi tanıyamadılar.

La policía pensó que la víctima era Tom, pero no fueron capaces de identificar el cuerpo.

Tom Mary'nin ona verdiği saatin kötü olduğunu düşündü.

Tom pensó que el reloj que le regaló Mary era feo.

Tom Mary'nin hazırladığı yemeğin oldukça iyi olduğunu düşündü.

Tom pensó que la comida que Mary había preparado sabía muy bien.

Tom Mary'nin kara biberi nereden alacağını bildiğini düşündü.

Tom pensó que Mary sabía en dónde comprar pimienta negra.