Translation of "Olacaksın" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Olacaksın" in a sentence and their spanish translations:

İyi olacaksın.

Estarás bien.

Başarılı olacaksın.

- Llegaréis lejos.
- Llegará lejos.
- Llegarás lejos.

Nerede olacaksın?

¿Dónde estarás?

Etkileyici olacaksın.

Serás impresionante.

Meşhur olacaksın.

- Serás famoso.
- Seréis famosos.
- Serás famosa.
- Seréis famosas.

Pişman olacaksın!

¡Lo lamentarás!

Başarısız olacaksın.

Fracasarás.

Öldürülmüş olacaksın!

- ¡Te matarán!
- ¡Le matarán!
- ¡Les matarán!
- ¡Os matarán!

Kiminle geliyor olacaksın?

- ¿Con quién vas a venir?
- ¿Con quién vendrás?

Burada güvende olacaksın.

- Aquí estarás seguro.
- Aquí estarás segura.
- Aquí estaréis seguros.
- Aquí estaréis seguras.
- Aquí vas a estar seguro.

Pazartesi nerede olacaksın?

- ¿Dónde estaréis el lunes?
- ¿Dónde estarás el lunes?

Artık iyi olacaksın.

Ahora estarás bien.

Ondan pişman olacaksın.

- Lo lamentarás.
- Te arrepentirás.

Sen kıskanç olacaksın.

Vas a estar celoso.

Yeni baba olacaksın!

¡Vas a ser padre de nuevo!

Sanırım, haberi duymuş olacaksın.

Supongo que ya habrás oído la noticia.

Ne kadar kalıyor olacaksın?

- ¿Por cuánto te vas a quedar?
- ¿Por cuánto se van a quedar?

Sen bir şarkıcı olacaksın.

- Serás cantante.
- Vas a ser cantante.

Ne zaman Londra'da olacaksın?

- ¿Cuándo vas a estar en Londres?
- ¿Cuándo estarás en Londres?

Daha iyi bile olacaksın.

- Estarás aún mejor.
- Estarán aún mejor.
- Estará aún mejor.

Sonsuza dek benim olacaksın.

Serás mía para siempre.

Burada çok mutlu olacaksın.

Vas a ser muy feliz acá.

Sabahleyin bundan pişman olacaksın.

Vas a lamentar esto en la mañana.

Tatilde ne yapıyor olacaksın?

¿Qué vas a hacer en tus vacaciones?

Çok geçmeden ağlıyor olacaksın.

Estarás llorando dentro de poco.

Sen benim damadım olacaksın.

Serás mi yerno.

Sen çarmıhta pişman olacaksın.

Eso lo lamentarás en la cruz.

Yakında Portekizce konuşuyor olacaksın.

Pronto estarás hablando portugués.

Akşam ezanı okunmadan evde olacaksın

estarás en casa sin leer la noche adhan

Egzersiz yaparsan daha kuvvetli olacaksın.

Serás más vigoroso si te ejercitas.

Yabancılarla iş yaparken dikkatli olacaksın.

Deberías estar alerta cuando haces negocios con desconocidos.

Ne kadar süre burada olacaksın?

¿Cuánto tiempo vas a estar aquí?

O sözleri söylediğine pişman olacaksın.

Vas a arrepentirte de haber dicho esas palabras.

Ne zamana kadar evde olacaksın?

- ¿Hasta cuándo vas a estar en la casa?
- ¿Hasta cuándo estarás en casa?

Umarım yakında daha iyi olacaksın.

¡Espero que te mejores!

Senin mutlu olacaksın diye gülüyorum.

Yo me estoy riendo para que tú estés contento.

Eve ne zaman geliyor olacaksın?

¿Cuándo irás a llegar a la casa?

Gayretle öğren ve başarılı olacaksın.

Aprende diligentemente y tendrás éxito.

Hafta sonunda ne yapıyor olacaksın?

¿Qué vas a hacer el fin de semana?

Gelecek yıl kaç yaşında olacaksın.

¿Cuántos años tendrás el próximo año?

Sen iyi bir diplomat olacaksın.

Serías un buen diplomático.

Yarın meşgul olacaksın, değil mi?

Mañana estarás ocupado, ¿verdad?

Ne kadar süre uzakta olacaksın?

¿Por cuánto tiempo te vas?

Bir gün buna pişman olacaksın.

- Un día lo lamentarás.
- Un día te arrepentirás de esto.

Yarın bu vakit nerede olacaksın?

¿Dónde estarás mañana a esta hora?

Yarın ne zaman meşgul olacaksın?

¿Cuándo estarás ocupado mañana?

Yazıldığı zaman raporu vermiş olacaksın.

Recibirá el reporte cuando esté escrito.

Bence bunu yaptığına pişman olacaksın.

Creo que te arrepentirás de hacer eso.

- Sanırım bu akşam oldukça meşgul olacaksın.
- Sanırım bu gece çok meşgul olacaksın.

- Me imagino que esta noche vas a estar muy ocupado.
- Supongo que esta noche estarás muy ocupado.
- Supongo que vas a estar muy ocupado esta noche.

Bu şirkette çalışan kadınlardan yükümlü olacaksın.

Usted estará al cargo de la mujer que trabaja en esta fábrica.

Yarın bu zamanda ne yapıyor olacaksın?

- ¿Tienes tiempo libre mañana a esta misma hora?
- ¿Tienes algo que hacer mañana a esta hora?
- ¿Tendrás desocupada tu agenda mañana a esta misma hora?

Bugün ve her zaman kalbimde olacaksın.

Estarás en mi corazón hoy y siempre.

Benim için her zaman özel olacaksın.

Siempre serás especial para mí.

Sen Tom ve benimle kalıyor olacaksın.

Te quedarás con Tom y conmigo.

Burada herhangi bir tehlikeden güvende olacaksın.

Aquí estarás a salvo de cualquier peligro.

Ne zaman gitmek için hazır olacaksın?

¿Cuándo estarás listo para salir?

3:00 e kadar orada olacaksın.

Vas a llegar ahí a las tres en punto.

"Biliyorsun, sigarayı bırakırsan sporda daha iyi olacaksın."

"Si dejas de fumar te volverás mejor en los deportes".

Gelecek ay on yedi yaşında mı olacaksın?

¿Cumples diecisiete años el próximo mes?

Eğer daha fazla egzersiz yapmazsan, sağlıksız olacaksın.

Si no haces más ejercicio, tendrás mala salud.

- Gözümün önünde olmanı istiyorum.
- Gözümün önünde olacaksın.

Te quiero donde te pueda ver.

Şu andan itibaren, kendinle ilgilenmek zorunda olacaksın.

De ahora en adelante, tendrás que cuidarte por tu propia cuenta.

Eğer çalışırsan gelecekte önemli bir kişi olacaksın.

Si estudias serás alguien importante el día de mañana.

Er ya da geç, bu başıboşluğundan pişman olacaksın.

Tarde o temprano te arrepentirás de tu holgazanería.

Eğer bunu yaparsan kendini aptal yerine koyuyor olacaksın.

Si haces eso, vas a estar sometiéndote al ridículo.

En kötü ihtimalle sadece otuz dakika geç kalmış olacaksın.

Sólo te retrasarás en treinta minutos en el peor de los casos.

Önümüzdeki Mart ayında dört yıl boyunca İngilizce eğitimi almış olacaksın.

Habrás estudiado inglés por cuatro años el próximo marzo.

Bunu tamir etmeye çalışmaktansa yeni bir tane alsan daha varlıklı olacaksın.

Será mejor que compres uno nuevo que intentar arreglarlo.

Kart hilelerini nasıl yapacağını öğrenirsen her zaman partiyi canlandıran sen olacaksın.

Si aprendes a hacer trucos con cartas siempre serás el alma de la fiesta.