Translation of "Korumak" in Spanish

0.018 sec.

Examples of using "Korumak" in a sentence and their spanish translations:

korumak adına,

y en su lugar dialogamos

Sağlığımızı korumak için

para proteger mejor nuestra salud

Kendilerini korumak için

comenzaron a organizar grupos de autodefensa,

Tom'u korumak istiyorum.

Quiero proteger a Tom.

Suyu korumak zorundayız.

- Tenemos que ahorrar agua.
- Debemos reservar el agua.

Ormanı korumak zorundayız.

Tenemos que proteger el bosque.

Onu korumak istiyorum.

Quiero protegerlo.

Aileni korumak zorundasın.

Debes proteger a tu familia.

Kendinizi korumak için harikadır.

es que funciona para protección personal.

Tom kendini korumak zorunda.

Tom tiene que protegerse.

Sizi korumak için buradayız.

- Estamos aquí para protegerte.
- Estamos aquí para protegerles.

Seni korumak için buradayım.

- Estoy aquí para protegerte.
- Estoy aquí para protegeros.

Tom Mary'yi korumak istiyordu.

Tom quería proteger a María.

Tom Mary'yi korumak istiyor.

Tom quiere proteger a Mary.

Tom beni korumak istiyor.

Tom quiere protegerme.

Herkes seni korumak ister.

Todos quieren protegerte.

Onları korumak ister misin?

¿Quieres salvarlos?

Arıları korumak neden önemlidir?

¿Por qué es importante preservar a las abejas?

Onu korumak benim sorumluluğum.

Protegerla a ella es mi reponsabilidad.

- Bunu kendini korumak için bilmelisin.
- Bunu kendini korumak için bilmelisiniz.

Deberías saberlo para protegerte.

Ve sıklıkla toplumu korumak adına

y ocasionalmente, en defensa de sus comunidades,

Ilk dürtünüz kalbinizi korumak olabilir.

el impulso puede proteger tu corazón.

Benim sorumluluğum şirket çözücüsünü korumak.

Mi responsabilidad es mantener la compañía solvente.

Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.

Debemos defender a nuestro país de agresiones extranjeras.

Ordu sınırı korumak için kuzeydedir.

El ejército está en el norte para proteger la frontera.

Bizi korumak için ne istiyorsunuz?

- ¿De qué nos quieres proteger?
- ¿De qué nos quieren proteger?

Sizi tehlikeden korumak benim görevim.

Es mi deber protegerte del peligro.

Onlar Tom'u korumak için buradalar.

Están aquí para proteger a Tom.

Savaşçı kendini korumak için savaşıyor.

El guerrero lucha para protegerse.

Tom'u korumak için söz vermedim.

Nunca prometí proteger a Tom.

Tom beni korumak için burada.

Tom está aquí para protegerme.

Gelecek nesilleri beslemeleri için korumak yerine,

mientras se agotan los recursos marítimos y agropecuarios,

Kötü ruhlardan korumak için diğer insanlar

otras personas para proteger de los espíritus malignos

İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.

La gente inventó refugios para protegerse a si mismos.

Çocuğunu korumak için hayatını riske attı.

Ella arriesgó su vida para proteger a su hijo.

Sahip olduğumuz bu dünyayı korumak istiyoruz.

Queremos proteger el mundo que tenemos.

Vatanımızı korumak için sonuna kadar savaşacağız.

Lucharemos hasta el último instante para proteger a nuestra patria.

Buzullarımızı korumak için yapılacak savaşı sahiplenmeleri gerekiyor.

asumir la responsabilidad de la lucha para proteger nuestros glaciares.

Boynumu korumak istiyordum. Bu yüzden kolumu uzattım,

Quería proteger mi cuello. Así que puse mi brazo

Korumak istediğim sivri kısım da burası. Pekâlâ.

Y es de esta parte filosa de lo que quiero protegerla. Muy bien.

Tom onu düşmekten korumak için Mary'yi yakaladı.

Tom agarró a Mary para evitar que se cayera.

Tom'un beni korumak zorunda olduğunu düşünmesini istemiyorum.

No quiero que Tom crea que tiene que protegerme.

Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para proteger a Mary.

Ve ailemi korumak için eksta önlemler almam gerekti.

y tuve que tomar precauciones adicionales para proteger a mi familia.

Ama yakında annesi onu korumak için yanında olmayacak.

Pero, pronto, ella no estará para protegerlo.

Gözlerini ultraviyole ışınlarından korumak için güneş gözlüğü taktı.

Se puso lentes de sol para proteger sus ojos contra rayos ultravioletas.

Oğlunu korumak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Hizo todo lo posible para proteger a su hijo.

Gözlerini güneşten korumak için koyu renk gözlük taktı.

Ella se puso unas gafas oscuras para proteger sus ojos de los rayos del sol.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

Tom asegura que disparó a María en defensa propia.

Sanırım doğayı korumak için herkes çaba göstermek zorunda.

Creo que todo el mundo debe hacer esfuerzos para salvar la naturaleza.

Konsül'ün en iyi birlikleri hızla onu korumak için toparlanıyor.

Las mejores tropas del consúl se dan cita para protegerlo.

Bunu şu amaçla kullanacağım, halatı, sivri köşelerden korumak için.

Y puedo usarlos para proteger la cuerda del filo.

Ellerinizi düzenli olarak yıkamak kendinizi hastalıklardan korumak için iyi bir yoldur.

Lavarse regularmente las manos es una buena manera de cuidarse de enfermedades.

"Tali hasar "sermayeyi korumak için masum insanları öldürmek için bir örtmecedir.

"Daño colateral" es un eufemismo de matar a personas inocentes para proteger la capital.

Gücünü korumak için Tuna Nehrine yakın biryerde yeni bir başkent inşasına başlar

su poder más allá al construir una nueva capital valaca más cerca del Danubio.

Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.

Eugenia compartió con nosotras sus aceites favoritos para limpiar la cara y proteger la piel.

Bu süre zarfında ABD, aynı zamanda yurtdışındaki ticari ve askeri çıkarlarını korumak için

Durante este tiempo, Estados Unidos también comenzó a usar su influencia para proteger su comercio

Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.

Tomás prometió hacer todo lo que estuviera a su alcance para proteger la vida salvaje local.

Ama hiç halat korumak için kullanmamıştım. Bu iyi bir şey ve bu yüzden her zaman iç çamaşırı giymelisiniz.

pero nunca protegí una cuerda. Por eso, siempre deben usar calzoncillos.