Translation of "Kendinizi" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Kendinizi" in a sentence and their spanish translations:

Kendinizi savunun.

Defendeos.

Kendinizi tanıtın!

¡Identifíquense!

Kendinizi açıklayın.

Explíquese.

Kendinizi sarın.

Abrígate.

şimdi kendinizi düşünün.

piensen en Uds. mismos.

...kendinizi ileriye itin.

...para avanzar.

Kendinizi kontrol etmelisiniz.

Tienes que controlarte.

Kendinizi kontrol edin.

Controlaos.

Kendinizi şanslı düşünün.

Considérense afortunados.

Kendinizi tanıtın lütfen.

Identifíquese, por favor.

Fazlasını öğrenmek için kendinizi motive etmeniz ve kendinizi geliştirmeniz

es muy difícil motivarte a aprender más y a mejorar,

kendinizi korumak için harikadır.

es que funciona para protección personal.

kendinizi geliştirme sorumluluğunu yükler.

que esta crisis requiere que crezcamos.

Davetsiz misafirler, kollayın kendinizi.

Intrusos, tengan cuidado.

Ayrıca kendinizi göstermekten çekinmeyin.

Y no tengan miedo de estar frente al público.

Uzanın ve kendinizi rahatlatın.

Túmbate y ponte cómodo.

Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.

No puede matarse conteniendo su respiración.

Kendinizi tanıtmanıza gerek yok.

- No hace falta que te presentes.
- No hace falta que se presente.

Kendinizi hasta hissediyor musunuz?

¿Os sentís mal?

Darbe için kendinizi güçlendirin.

- Adopten la posición de impacto.
- Prepararos para el impacto.
- Preparaos para el impacto.

Kendinizi kontrol etmeye çalışın.

Trata de controlarte.

Kendinizi genç hissediyor musunuz?

- ¿Os sentís jóvenes?
- ¿Se siente joven?

"Ne olursa olsun kendinizi sevin!"

"¡Ámate, seas como seas!"

Kendinizi bıkkın ve hoşnutsuz hissedersiniz

Nos sentimos frustrados e insatisfechos,

Kendinizi ciddiye almaya başlamanızı istiyorum.

Empiecen a tomarlo más en serio.

Eğer gerçekten kendinizi halsiz hissediyorsanız,

Si realmente te sientes lento,

Kendinizi bir aptal yapmaktan vazgeçin.

Deja de hacer el ridículo.

Bir servet harcamadan kendinizi şımartabilirsiniz.

Puedes satisfacerte a ti mismo sin gastar una fortuna.

En kötüsü için kendinizi hazırlamalısınız.

Tienes que prepararte para lo peor.

Evde kendinizi güvende hissediyor musunuz?

¿Se siente seguro en casa?

Bir anda kendinizi dersin ortasında bulabiliyorsunuz

de repente puedes encontrarte en el medio de la clase

- Kendini nasıl tanımlarsın?
- Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

¿Cómo te describirías a ti mismo?

- Kendinizi kandırmayın.
- Kendini aldatma.
- Kendini kandırma.

No te engañes.

Bazen kendinizi biraz lüksün içinde şımartabilirsiniz.

A veces te puedes dar un capricho con algún lujo.

Şimdi, kendinizi bu cümleleri kullanarak tanıtın!

¡Ahora preséntese usando estas frases!

Beş yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz?

¿Dónde os veis en cinco años?

Şimdi, kendinizi sahilde duruyor halde düşünmenizi istiyorum

Ahora, quiero que imagines que estás de pie en la orilla,

Bu içe bakmayı, kendinizi analiz etmeyi engeller

Evita la introspección, el autoanálisis

Adil değil çünkü kendinizi bir çocukla karşılaştırıyorsunuz.

No es justo porque se comparan con una niña

Acıkmaya başladığınızda, kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

Y ya saben cómo es cuando se tiene hambre, uno se siente débil.

Acıkmaya başladığınızda kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.

Y saben cómo es cuando se tiene hambre, uno se siente débil.

Her zaman düşüş olduğuna dair kendinizi kandırırsınız.

con las imágenes color de rosa del pasado.

Bir an için o hücrelerde kendinizi düşünün

Imaginen que están atrapados en esa celda de la cárcel,

Sadece siz kendinizi bu kadar çok önemsiyorsunuz

solo te preocupas mucho por ti

Kendinizi yukarı çekip saplayın, onu yakalayıp zemine yapıştırın.

Salto, ¡pum!, le doy. Y lo llevo al fondo.

şimdi sizden, kendinizi bu şekilde hayal etmenizi isteyeceğim.

entonces les pediré que intenten imaginarse en ese lugar.

Her gece yeterince dinlenirseniz, kendinizi daha iyi hissedersiniz.

Si descansas lo suficiente cada noche, te sentirás mucho mejor.

kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.

es sobre empujarte lo razonablemente posible más cerca a este lado.

İnsanları aldatmak yanlıştır, fakat kendinizi aldatmak daha kötü.

Está mal engañar a la gente, pero es aún peor engañarte a ti mismo.

Kendinizi esnemekten alıkoymak için en iyi yol nedir?

¿Cuál es la mejor forma de evitar que bosteces?

Yani siz bir ressam olsanızda kendinizi pazarlamayı bilmeniz gerek

Entonces, incluso si es pintor, necesita saber cómo promocionarse

Bütün gün kendinizi eve kapamak sağlığınız için iyi değildir.

Estar todo el día encerrado en casa no es bueno para la salud.

Kendinizi kayan kumda bulduğunuzda, hareket etmezseniz daha yavaş batarsınız.

Si te encuentras en arenas movedizas te hundirás más lentamente si no te mueves.

Kendinizi adayacak ve kendinizden emin bir şekilde sürekli ileri gideceksiniz.

Compromiso total, mantenerme positivo y seguir.

Evde kalmak, kendinizi izole etmek ve dış dünyayla sıfır kontakta bulunmak.

Quedarte en casa, aislarse uno mismo y tener cero contacto con el mundo exterior.

Ellerinizi düzenli olarak yıkamak kendinizi hastalıklardan korumak için iyi bir yoldur.

Lavarse regularmente las manos es una buena manera de cuidarse de enfermedades.

Kendinizi böyle bir durumda bulursanız tahliye ekibi çağırmaktan başka şansınız yok demektir.

En una situación así, no hay más opción que pedir una extracción.

Ya da kendinizi onun yerine koyarsınız ve buna da Spekülatif İz Sürme denir.

O uno se mete en su cabeza, y ese es el rastreo especulativo.

Ve bu kendinizi mutlu etmekten daha büyük bir şey yapmak için uğraşmanız demek,

se refiere a esforzarse por hacer algo más que tan solo gratificarnos,

- Eşiniz sizi terk etse nasıl hissedersiniz?
- Karınız sizi terk etseydi kendinizi nasıl hissederdiniz?

- ¿Cómo te sentirías si tu mujer te abandonase?
- ¿Cómo te sentirías si te dejara tu mujer?

Bu yüzden kendinizi ve çevrenizdekileri Covid-19'dan korurken amaç riski tamamen elimine etmek değil

Entonces el objetivo en protegerse a uno mismo y los demás del Covid-19 no es exactamente eliminar el riesgo por completo —