Translation of "Kendilerini" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Kendilerini" in a sentence and their spanish translations:

BuzzFeed kendilerini

quienes estaban sorprendidas y encantadas

Kendilerini savunamadılar.

Ellos no pudieron defenderse por sí mismos.

Kendilerini süslemeye başladılar.

Comenzaron a autodecorarse.

Kendilerini dik tutamıyorlar.

No se pueden mantener erguidos.

kendilerini korumak için

comenzaron a organizar grupos de autodefensa,

kendilerini feda ederler.

Se sacrifican a sí mismos.

Kendilerini gölgelerde sakladılar.

Ellos se escondieron en las sombras.

İnsanlar kendilerini yıkamalılar.

La gente debería lavarse.

Onlar kendilerini yönetir.

Se gobiernan solos.

Nehirde kendilerini yıkadılar.

Se lavaron en el río.

Ve kendilerini vermeleri istendi.

y entregarse a lo que pudiera surgir.

Ana'da kendilerini gördükleri yerlere.

se identificaba con Ana.

Onlar kendilerini güneşte ısıttılar.

Se calentaron al sol.

İnsanlar neden kendilerini öldürürler?

¿Por qué la gente se suicida?

Onlara kendilerini tanıtmalarını söyle.

Diles que se presenten ellos mismos.

Aşıklar dünyada yalnızca kendilerini görüyorlar, ancak dünyanın kendilerini gördüğünü unutuyorlar.

Los enamorados solo se ven el uno al otro en el mundo, pero olvidan que el mundo los ve.

Kendi kendilerini tedavi etmeye çalışıyorlardı.

luego recurrían a los atidepresivos,

kendilerini tamamen vermelerine ihtiyacımız var

para los trabajos desafiantes,

Bunun için kendilerini zaten ayıplıyor.

Ellos ya están avergonzándose por eso.

İnsanlar kendilerini güvende hissetmek isterler.

La gente quiere sentirse segura.

Sorun sadece kendilerini düşünüyor olmaları.

El problema es que ellos solo piensan en sí mismos.

İnsanlar kendilerini dinlenme peşinde yorarlar.

Los hombres se cansan en búsqueda del descanso.

Yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

de ser fuertes, confiables, y capaces de proveer para sus familias.

Saldırganların, bir şiddet eylemine kendilerini hazırlarken

Una de las primeras cosas que hacían los agresores

Kırsal kesimlerde sadece kendilerini sefil yoksulluktan

estas aldeas rurales se quedan con solo ancianos,

Bu kişiler kendilerini eleştirilmesine tahammül edemezler

estas personas no pueden tolerar las críticas de sí mismos

İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.

La gente inventó refugios para protegerse a si mismos.

Hamam böcekleri gün boyunca kendilerini gizler.

Las cucarachas se esconden durante el día.

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

Que sólo el 2% de las mujeres se encuentra bonita.

Ve bu kişiler ülkelerinde kendilerini güvende hissetmiyordu.

que nunca han estado en un país en el que se sienten seguros.

Ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

pero si los molestan o provocan, ciertamente se defenderán.

Ve kendilerini karşı görüşün rakibi olarak tanımlarlar.

y se definen contra sus oponentes en la controversia.

Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

Los japoneses tienden a identificarse ellos mismos con el grupo al que pertenecen.

Onlar, oğullarının vahşi davranışlarıyla kendilerini rezil hissettiler.

Ellos se sintieron avergonzados del mal comportamiento de su hijo.

İnsanlar genlerin kendilerini yaymak için kullandığı araçlardır.

Los humanos son los vehículos que los genes usan para propagarse.

Kendilerini kandırmak için gençlerin yeteneğini hafife aldım.

Menosprecié la capacidad de los adolescentes para engañarse ellos mismos.

Bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

era que cuanto más se exponían a estos riesgos perjudiciales,

Çok geçmeden kendilerini hayatlarını kurtarmak için savaşırken buluyorlar.

Ellos pronto se encuentran en una lucha por sus vidas.

Numidyalılar kendilerini Trebia nehri ve Romalılar arasında buluyor.

Los numidianos se ven acorralados contra el Trebia.

Hannibal'in kuvvetleri kendilerini ağır tipilerle savaşır halde buldular.

Las tropas de Hannibal se encuentran luchando con fuertes tormentas de nieve.

İnsanlar yanlış bir şey yapmadıklarına kendilerini ikna ederken

Una negación que hace posible 50 años de legislación racista

Tom ve Mary duvarda asılı aynada kendilerini gördüler.

Tom y María se vieron al espejo que colgaba en la pared.

Öğrencilerin teker teker ayağa kalktılar ve kendilerini tanıttılar.

Los estudiantes se levantaron uno por uno y se presentaron.

O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.

Cuando ella empezó a tartamudear, sus compañeros de clase no pudieron evitar reírse.

Geçmişte insanlar sihirli güçler kazanmak için kendilerini şeytana satarlardı. Şimdilerde bu güçleri bilimden kazanıyorlar ve kendilerini şeytanlaşmak zorunda buluyorlar.

En el pasado, los hombres se vendían a sí mismos al Diablo para adquirir poderes mágicos. Hoy en día adquieren estos poderes de la ciencia, y se ven forzados a transformarse en demonios.

Halkalı foklar sabah güneşinde dinlenmek için kendilerini yüzeye atar.

Las focas anilladas salen para descansar en el resplandor matutino.

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

Lo que hace a estos hermosos asesinos aún más peligrosos es su poder para ocultar su presencia.

İnsanlar kendilerini düşünemedikleri için onu sürekli başkalarını kopyalayan insanlar yaparlar.

Las personas que constantemente están copiando a otros lo hacen porque no son capaces de pensar por sí mismas.

Yüzyıllar önce evli Japon kadınlar kendilerini güzelleştirmek için dişlerini karartırlardı.

Hace cientos de años, las mujeres casadas japonesas se ennegrecían los dientes para embellecerse.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Justo antes de hibernar, estos osos negros visitan el centro.

Tom ve Mary davet edildiler, bu yüzden kendilerini gitmek zorunda hissettiler.

Tom y Mary estaban invitados, así que se sintieron obligados a ir.

Onlar kendilerini balıkçı olarak kamufle etti ve bir tekne ile kaçtı.

Ellos se disfrazaron de pescadores y escaparon en una barca.

Gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemez; onlar kendilerini yargılamak yerine anlamak için zorlarlar.

Los verdaderos artistas no desprecian nada; ellos se esfuerzan por entender en lugar de juzgar.

Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.

Los idiomas que no se habrían encontrado nunca juntos en un sistema tradicional pueden estar conectados en Tatoeba.

Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.

No me gusta cuando matemáticos que saben mucho más que yo no pueden expresarse con claridad.