Translation of "Kendime" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Kendime" in a sentence and their spanish translations:

- Kendime güveniyorum.
- Kendime inanıyorum.

Creo en mí mismo.

Kendime dedim ki

Y me dije:

Kendime diyordum ki

Y yo pensaba, "¿Sabes qué?

Sanırım kendime sıçacağım.

Creo que me voy a hacer en los pantalones.

Kendi kendime konuşuyorum.

Yo hablo conmigo mismo.

Kendime dikkat edebilirim.

Puedo cuidarme a mí misma.

Kendime Fransızca öğrettim.

Aprendí francés yo solo.

Kendime bunu söylüyorum.

Es eso lo que me digo a mí mismo.

- Kendime bile yardım edemiyorum.
- Kendime bile faydam olmuyor.

Ni siquiera puedo evitarlo.

- Kendime gülmemek elimde değildi.
- Kendime gülmekten alıkoyamadım kendimi.

- No pude evitar reírme.
- No podía contener la risa.

Ve sürekli kendime soruyordum:

y continuamente me preguntaba:

Onu kendime çekmeye çalışabilirim.

Podría intentar atraerla.

Kendime gelince, ben memnunum.

Personalmente, estoy satisfecho.

Kendime rağmen kahkaha attım.

Me reí a pesar de mi.

İşi kendi kendime bitirdim.

Realizé el trabajo yo mismo.

Kendime aynı şeyi soruyorum.

Me he estado preguntando lo mismo.

Kendime problem yaratmayı sevmiyorum.

No me gusta crearme problemas.

Kendi kendime mi konuşuyorum?

¿Estoy hablando conmigo mismo?

Kendime bir köpek aldım.

Me compré un perro.

Kendime bir içki aldım.

Me serví un trago.

Bunu kendime her zaman yapıyorum.

Yo hago esto mismo todo el tiempo.

Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

Me levanté el ánimo escuchando música.

Kendime bir fincan kahve doldurdum.

Me serví una taza de café.

Kendime bir trompet satın aldım.

Me compré una trompeta.

Kendime "Neden böyle?" diye sormadan yapamıyorum.

Y no puedo evitar preguntarme, "¿Por qué es eso?"

Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?

¿Dónde estaba cuando más me necesitaba?

Kendime küçük bir araba satın aldım.

Me compré un auto pequeño.

Kendime bir çöp öğütücü almak istiyorum.

Quiero comprarme un triturador de basura.

Kendime bir fincan sıcak çikolata yaptım.

Me hice una taza de chocolate caliente.

Keşke kendime ait bir evim olsa.

- Desearía tener una casa propia.
- Ojalá tuviera una casa propia.

Tamamen kendime ait bir evim var.

- Tengo toda la casa para mí sola.
- Tengo toda la casa para mí solo.

Ben kendime geldiğimde kendimi hastanede buldum.

Cuando recuperé la conciencia, estaba en el hospital.

Kendime yeni bir sırt çantası almalıyım.

Debería comprarme una mochila nueva.

Ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

y con gran culpa, me recordaba

Bu yolda kendime çok değerli dersler çıkardım.

En el camino, he aprendido algunas lecciones valiosas.

kendime bu soruları sormaya karar verdim ve

decidí empezar a hacerme estas preguntas

Kendi kendime "Bu iyi bir fikir." dedim.

Me dije: «Esa es una buena idea.»

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

Me miré al espejo y no me gustó lo que vi.

O soruyu kendime bir milyon kez sordum.

Yo mismo me he hecho esa pregunta millones de veces.

Uyuyamadım bu yüzden kendime bir kahve yaptım.

Yo no podía dormirme, así que me hice algo de café.

Yerinde olsam, kendime daha çok dikkat ederim.

- Si yo fuera vosotros tendría más cuidado.
- En tu lugar, yo sería más cuidadoso.

Bunun üzerine kendime "mutlu feminist" demeye karar verdim.

Así que decidí llamarme a mi misma una "feminista feliz".

Kendime “ne yaptım ben? Nerede yanlış yaptım?” diyordum.

Me preguntaba qué era lo que estaba haciendo mal.

Ve kendi kendime bir deney yapmaya karar verdim.

y en su lugar decidí llevar a cabo algo parecido a un experimento.

Son olarak da kendime muhteşem bir gelecek şehrinin

Y, por último, me pregunto cómo podría una buena ciudad del futuro

Çocuğumu nasıl yetiştirmem gerektiği konusunda kendime güvenimi artırdı.

Eso me ayudó a tener más seguridad en cómo educar a mis propios hijos,

Kendime bir kahve alacağım. Bir tane ister misin?

Voy a por un café. ¿Quieres uno?

Kendime uygun bir iş bulmak için ne yapmalıyım?

¿Qué debo hacer para encontrar un trabajo adecuado para mí?

Kendime yeni bir bisiklet almak için param yok.

No tengo dinero para comprarme una bicicleta nueva.

Kendime dedim ki: "Gelebileceğim en iyi nokta bu mu?''

Y pensé: "¿Es esto lo mejor que voy a llegar a ser?"

Sonunda karıncada da kendime göre bir özellik buldum yani

Finalmente encontré una característica para mí en la hormiga.

Tom bana kendime bir kız arkadaş edinmem gerektiğini söyledi.

Tom me dijo que debía conseguirme una novia.

Ah! Zengin olsaydım, kendime İspanya'dan bir ev satın alırdım.

¡Ay! Si fuera rico, me compraría una casa en España.

İşte şimdi kendime geldim ve günüme devam etmeye hazırım.

Ahora ya estoy conectado y listo para continuar mi día.

Bu nedenle kendime bir pelerin yaptım ve iyice içine saklandım.

Así que inventé mis propias capas, y me envolvía en ellas.

çünkü siz bana kendime duyduğum sevgiden daha çoğunu gösterdiniz." dedi.

porque Ud. me enseñó más amor que el que yo tenía por mí".

Bu cümle, dünyanın sonuna kadar hayatta kalacak mı diye kendime sorarım.

Me pregunto si esta oración sobrevivirá al fin del mundo.

Kendi kendime merdivenlerden yukarı çıkamam. Ben yaşlıyım ve bir asansöre ihtiyacım var.

No puedo subir solo las escaleras. Soy viejo y necesito un ascensor.

Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

Me compré esta máquina de hacer palomitas super rápida de regalo de Navidad.

Kendime yeni bir bilgisayar satın almak istiyorum; bana en iyi modeli gösterin.

Quisiera comprar un computador nuevo para mí; muéstrame el mejor modelo.

- Atıştırmalık olarak kendime basit bir sandviç alıyorum.
- Yanıma atıştırmalık tereyağlı ekmek alıyorum.

En la merienda me tomo un bocadillo.

Sizin ne düşündüğünüz beni alakadar etmez bayım. Benim kendime has düşüncelerim hiçbir zaman değişmedi.

No me importa lo que piense, señor. Mis pensamientos particulares nunca cambiaron.

Tanrı olduğumu ne zaman fark ettim? Güzel, ben dua ediyordum ve ansızın kendi kendime konuştuğumu fark ettim.

¿Cuando me di cuenta de que era Dios? Bueno, yo estaba orando y de repente me di cuenta de que estaba hablando conmigo mismo.