Translation of "Kalma" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Kalma" in a sentence and their spanish translations:

Geç kalma.

No llegues tarde.

Boston'da kalma.

No te quedes en Boston.

Okula geç kalma.

- No llegues tarde a la escuela.
- No lleguen tarde a la escuela.
- No lleguéis tarde a la escuela.

Çok uzun kalma.

- Vuelve enseguida.
- No tardes mucho.

İşe geç kalma.

- ¡No llegues demasiado tarde al trabajo!
- ¡No llegues tarde al trabajo!

- Sessiz kalma hakkına sahipsin.
- Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.

- Tiene el derecho a mantener silencio.
- Tienes derecho a guardar silencio.

Hayatta kalma arzusu kamçılandığında

Impulsado por su deseo de sobrevivir,

Yine okula geç kalma.

No vuelvas a llegar tarde al colegio.

Ye ve aç kalma.

Come y no te quedes hambriento.

Okula tekrar geç kalma.

No llegues tarde a clase otra vez.

Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.

- Tiene el derecho a mantener silencio.
- Tienes derecho a guardar silencio.

Hayatta kalma becerileri öğreteceğimi bilmiyordum.

No sabía que estaría enseñando habilidades de supervivencia.

Bir türün hayatta kalma çabaları

son solo una respuesta de la especie por sobrevivir.

Okula sık sık geç kalma.

No llegues tarde al colegio tan a menudo.

Çok uzun süre güneşte kalma.

No os quedéis al sol mucho tiempo.

Benim hayatta kalma şansım nedir?

¿Cuáles son mis oportunidades de sobrevivir?

Evde kalma, çıkıp arkadaşlarınla oyna!

¡No te quedes en casa, sal a jugar con tus amigos!

Bir daha okula geç kalma.

No vuelvas a llegar tarde al colegio.

Tom'un geç kalma olasılığı var.

Está la posibilidad de que Tom llegue tarde.

Asla tekrar bu kadar geç kalma.

Nunca vuelvas a retrasarte tanto.

Yarın sabah uykuya dalıp geç kalma.

No te quedes dormido mañana en la mañana.

Her gece geç saatlere kadar kalma.

No te quedes despierto hasta tarde todas las noches.

O, kapalı yerde kalma korkusundan muzdarip.

Sufre de claustrofobia.

Tom'un sınıfta uyanık kalma sorunu var.

Tom tiene problemas para no dormirse en clase.

Tom, hayatta kalma şansı olduğunu düşündü.

Tom creyó que tenía una oportunidad de sobrevivir.

- Her fırsatı değerlendir.
- Hiçbir şeyden eksik kalma.

Pillar como pillar puede.

Insanların evlerinde kapalı kalma emirlerine kızgın olması, ...

teniendo a la gente enojada por estar en un refugio,

Onun gitme ya da kalma seçeneği vardı.

Ella tenía la opción de ir o quedarse.

Bu, soyutlanma ya da yalnız kalma zamanı değil.

No es un momento para estar aislado o solo.

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

Genial. Puede haber muchas oportunidades de sobrevivir por allí,

Hayatta kalma becerilerinizi dünyanın başka yerlerinde denemek isterseniz

Si prefieren poner sus habilidades a prueba en otra parte del mundo,

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

pero no podemos iniciar si no eligen la estrategia.

Köpekbalığı tarafından saldırıya maruz kalma olasılığı çok düşüktür.

La probabilidad de ser atacado por un tiburón es muy baja.

Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.

El deseo de sobrevivir y el temor a la muerte son sentimientos artísticos.

Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para encontrar una razón para quedarse.

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

Parte de sobrevivir es saber no asumir riesgos innecesarios.

Uzun dönem sağ kalma şansımın yüzde 35 olduğunu söylediler.

que tenía aproximadamente un 35 % de posibilidades de supervivencia.

Bu, hayatta kalma mücadelesi verenler için iyi bir şey

Eso es bueno para un superviviente,

Her birkaç dakikada önemli bir hayatta kalma seçimi yapmanız gerekecek.

Cada pocos minutos, tomarán una importante decisión.

Akşamdan kalma baş ağrısıyla uyanmak kadar kötü bir şey yok.

No hay nada peor que despertar con resaca.

- Geç saatlere kadar dışarıda kalma.
- Geç saatlere kadar dışarıda kalmayın.

No te quedes fuera demasiado tarde.

Lütfen sesini biraz azaltır mısın? Akşamdan kalma baş ağrım var.

¿Podrías hablar más bajo, por favor? Estoy con una resaca...

Bir diyete sıkı sıkıya sarılmadıkça, çok az zayıf kalma şansı vardır.

- Hay pocas chances de mantenerte esbelto, a menos que te apegues a una dieta.
- Hay pocas posibilidades de mantenerte delgada a menos que continúes con la dieta.

- Kapalı yer korkum var.
- Bir mekanda uzun süre kalma korkum var.

Tengo miedo a los lugares cerrados.

Tom dün gece çok içti ve bu sabah biraz akşamdan kalma.

Tom bebió mucho anoche y esta mañana tiene un poco de resaca.

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

Les diré que no soy muy amigo de estar bajo tierra.

- Bir daha asla okula geç kalma.
- Bir daha asla okula geç gelme.

- No vuelvas a llegar atrasado al colegio nuevamente.
- Nunca más te atrases para ir a la escuela.

- Bu muhteşem katedral Orta Çağ'a dayanır.
- Bu görkemli katedral Ortaçağ'dan kalma.
- Bu görkemli katedralin yapılış tarihi, Orta Çağ'a kadar uzanıyor.

Esta magnífica catedral es de la Edad Media.