Translation of "Haklı" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Haklı" in a sentence and their spanish translations:

Haklı olabilirsin.

- Puede que lleves razón.
- Puede que tenga razón.
- Puede que tengas razón.

Adam haklı.

- El hombre lleva razón.
- El hombre tiene razón.

O haklı.

Ella tiene un buen punto.

Kadın haklı.

La mujer tiene razón.

Mary haklı.

María tiene razón.

Tom haklı.

Tom tiene razón.

Bence haklı.

- Creo que él tiene razón.
- Pienso que él tiene razón.
- Pienso que tiene razón.
- En mi opinión, él tiene razón.

Öğretmen haklı.

El profesor tiene razón.

Kim haklı?

¿Quién tiene la razón?

Anne haklı.

Mamá tiene razón.

Onlar haklı.

- Tienen razón.
- Están en lo cierto.

- Sanırım o haklı.
- Ben onun haklı olduğunu düşünüyorum.
- Bence haklı.

- Creo que él tiene razón.
- Pienso que tiene razón.

- Senin haklı olduğunu biliyorum.
- Haklı olduğunuzu biliyorum.

- Sé que tiene razón.
- Sé que tienes razón.

- Ben onun haklı olduğunu düşünüyorum.
- Bence haklı.

- Creo que él tiene razón.
- Pienso que él tiene razón.

Haklı olduğunu düşünüyorum.

Pienso que tiene razón.

Tom haklı olabilir.

- Tom puede estar en lo cierto.
- Puede que Tom tenga razón.
- Tom podría tener razón.

O haklı mı?

- ¿Está bien?
- ¿Está él bien?
- ¿Se encuentra bien?
- ¿Ha acertado?
- ¿Está en lo cierto?
- ¿Es lo que él dice?

Haklı değil miyim?

- ¿No tengo la razón?
- ¿No tengo razón?

Haklı olduğumu biliyorum.

Sé que tengo razón.

Haklı olduğumu düşünüyorum.

Creo que estoy en lo cierto.

Ben haklı mıyım?

¿Tengo razón?

Haklı olduğunu düşünüyordum.

Yo creía que tenías razón.

Bence o haklı.

Según yo, él tiene razón.

Sanırım Tom haklı.

Yo pienso que Tom tiene razón.

Aslında haklı olabilirsin.

Puede que realmente tengas razón.

Haklı olduğumu biliyordum.

Sabía que tenía razón.

Haklı olduğunu varsayalım.

Supongamos que llevas razón.

Tom haklı çıkarılmıştı.

- Tom tenía razón.
- A Tom al final se le dio la razón.

Sanırım onlar haklı.

- Creo que llevan razón.
- Creo que tienen razón.

Tom haklı, elbette.

- Por supuesto que Tomás tiene razón.
- Por supuesto que Tomás está en lo cierto.

Tom haklı mı?

¿Tom tiene razón?

Tom tamamen haklı.

Tom tiene toda la razón.

Haklı olduğunu sanmıyorum.

No creo que tengas razón.

Haklı olabilirsiniz sanırım.

Supongo que puedes tener razón.

Sanırım o haklı.

Me atrevo a decir que él tiene razón.

- Sanırım o haklı.
- Ben onun haklı olduğunu düşünüyorum.

- Creo que él tiene razón.
- Pienso que él tiene razón.
- Pienso que tiene razón.

O haklı olarak popülerdir.

Él es merecidamente popular.

Haklı olduğunu düşünmem gerekiyor.

Debería pensar que tienes razón.

Tom'un haklı olduğuna inanıyorum.

Creo que Tom tiene razón.

Onun haklı olduğunu anladım.

Comprendí que él tenía razón.

Sana haklı olduğumu göstereceğim.

- Voy a demostrarte que no estoy equivocado.
- Te demostraré que estoy en lo cierto.

Onun haklı olduğunu sanmıyorum.

No creo que él tenga razón.

Davranışını nasıl haklı gösterebilirsin?

- ¿Cómo puedes justificar tu comportamiento?
- ¿Cómo puede justificar su conducta?

Diyebilirim ki o haklı.

Me atrevo a decir que él tiene razón.

O her zaman haklı.

Él siempre tiene razón.

Onun haklı olduğu kanaatindeyim.

En mi opinión, él tiene razón.

Ben haklı olduğumu düşünüyorum.

Creo que tengo razón.

Tom'un haklı olduğunu umuyorum.

Espero que Tom tenga razón.

Ben haklı olduğumu kanıtlayabilirim.

Puedo demostrar que tengo la razón.

Benim haklı olduğumu göreceksiniz.

Verás que estoy en lo correcto.

Tabii ki o haklı.

Por supuesto, él tiene razón.

Haklı olduğumu mu söylüyorsun?

¿Quieres decir que yo tenía razón?

Tom'un haklı olduğunu biliyorsun.

Sabes que Tom tenía razón.

Şey, Sanırım Tom haklı.

Bueno, creo que Tom tiene razón.

Onun hakkında haklı olabilirsin.

- Puede que lleves razón en eso.
- Puede que en eso tengas razón.

Amaç, aracı haklı kılar.

El fin justifica los medios.

Bana göre Tom haklı.

En mi opinión, Tom tiene razón.

- Tom, Mary'nin haklı olduğunu biliyordu.
- Tom Mary'nin haklı olduğunu biliyordu.

- Tomás sabía que María tenía razón.
- Tomás sabía que María estaba en lo cierto.

Haklı olup olmadıkları anlamında değil

Esto no quiere decir que estuviese bien o mal,

Çocuklarımız endişe duymakta çok haklı.

Nuestros hijos tienen toda la razón de estar alarmados.

Haklı da olsan haksız da.

en el acierto y en el error.

Beynimiz haklı sebepler üretmeye başlar.

nuestro cerebro comienza a justificarse.

Yakında haklı olduğuma ikna edileceksin.

Pronto estarás convencido de que tengo razón.

O, ona haklı olduğunu söyledi.

Él le dijo que tenía razón.

Ben şahsen haklı olduğuna inanıyorum.

- Personalmente creo que tienes razón.
- Personalmente creo que estás en lo cierto.

Onun haklı olduğunu kabul ettim.

Admití que él tenía razón.

Sanırım Tom ve Mary haklı.

Creo que Tom y Mary tienen razón.

Büyük olasılıkla haklı olduğunu düşünüyorum.

Creo que lo más probable es que tengas razón.

Tom bu konuda haklı olabilir.

Tom podría tener razón en eso.

Zaman hangimizin haklı olduğunu gösterecek.

El tiempo demostrará quién de nosotros está en lo cierto.

Ben haklı olduğuma ikna oldum.

Estoy convencido de que tengo razón.

Benim haklı olduğum ortaya çıktı.

Resultó que yo tenía razón.

Onun bakış açısından o haklı.

Desde su punto de vista tiene razón.

Senin haklı olduğunu düşünme eğilimindeyim.

Me inclino a creer que tienes razón.

O hep haklı olduğunu düşünür.

Él siempre cree que tiene razón.

O, kırk yılda bir haklı.

Por una vez él tiene razón.

Ben hala kendimi haklı hissetmiyorum.

Todavía no me siento bien.

Tom Mary'ye haklı olduğunu söyledi.

Tom le dijo a Mary que ella tenía razón.

Tom Mary'nin haklı olduğunu düşünmüyor.

Tom no cree que Mary tenga razón.

Müşteri her zaman haklı değildir.

El cliente no siempre tiene razón.

Biz her zaman haklı değiliz.

Nosotros no estamos siempre bien.

Ama haklı öyle bir kandırıyor ki

pero con razón engaña

- Bob iyi mi?
- Bob haklı mı?

- ¿Bob está bien?
- ¿Bob tiene razón?

O her zaman haklı olduğunu düşünüyor.

Ella siempre piensa que tiene razón.

Haklı bir sebep söylemezsen seni boşamayacağım.

No voy a divorciarme a menos que me des una razón legítima.

Ben onun haklı olduğunu kabul ediyorum.

Admito que tiene razón.

- Ben doğru muyum?
- Ben haklı mıyım?

¿Tengo razón?

Ben ona onun haklı olduğunu söyledim.

Le dije que estaba en lo cierto.