Translation of "Geleni" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Geleni" in a sentence and their spanish translations:

- Elinden geleni yap.
- Elinden geleni yap!

Hacé lo que puedas.

- Ben elimden geleni yapacağım.
- Elimden geleni yaparım.

Daré lo mejor.

Elimizden geleni yaparız.

Hacemos lo que podemos.

Elinizden geleni yapmalısınız.

- Debes dar lo mejor.
- Debes dar tu mejor esfuerzo.

Elinizden geleni yapın.

Haz lo mejor que puedas.

Elinden geleni dene.

- Hazlo lo mejor que puedas.
- Inténtalo, tú puedes.
- Hazlo lo mejor posible.
- Prueba, a ver qué tal te va.

Elimden geleni yapacağım.

Haré lo que pueda.

Elinden geleni yaptın.

Diste lo mejor.

İçinden geleni yap.

Haz lo que te mande tu corazón.

Elinden geleni öde.

Paga lo que puedas.

Elimden geleni yaptım.

- Lo hice lo mejor que pude.
- Yo hice lo mejor que pude.

Elinizden geleni yapın!

¡Haz lo mejor que puedas!

Elinden geleni yapmıyorsun.

No estás haciendo todo lo posible.

İnsanlar ellerinden geleni yapmalıdır.

Las personas deben dar lo mejor de sí mismas.

Sadece elinden geleni yap.

- Solo hazlo lo mejor posible.
- Solo hazlo lo mejor que puedas.

Ben elimden geleni yaptım.

He hecho lo que he podido.

O elinden geleni yapıyor.

Él lo está haciendo lo mejor que puede.

Sen elinden geleni yaptın.

Hiciste todo lo que pudiste.

Elimden geleni yapsaydım, başarabilirdim.

Si yo hubiera hecho lo mejor que pudiera, tal vez habría tenido éxito.

Biz elimizden geleni yaptık.

Dimos lo mejor de nosotros.

Tom elinden geleni yapıyor.

Tom hace su mejor esfuerzo.

O elinden geleni yaptı.

- Él dio lo mejor que pudo.
- Él lo hizo lo mejor que pudo.

O, elinden geleni yapacaktır.

Él hizo su mejor esfuerzo.

Elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Intentaré hacerlo lo mejor que pueda.

Biz elimizden geleni yapacağız.

Haremos lo mejor que podamos.

Ben elimden geleni yapacağım.

- Lo haré lo mejor que pueda.
- Haré mi mejor intento.

Elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Trato de hacer lo que puedo.

Elinden geleni yaptığını biliyorum.

Sé que diste lo mejor.

Elinizden geleni yaptığınızdan eminim.

Estoy seguro de que estás haciendo todo lo que puedes.

Bir insan elinden geleni yapmalı.

Uno debería dar lo mejor de sí mismo.

Her zaman elinden geleni yapmalısın.

Es preciso siempre hacer todo lo posible.

Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.

Confíe en que nosotros haremos todo lo que esté en nuestras manos.

Tabii ki, elimizden geleni yapmalıyız.

Por supuesto, debemos dar lo mejor.

Elinden geleni yap ve endişelenme.

Hazlo lo mejor que puedas y no te preocupes.

Her oyuncu elinden geleni yaptı.

Cada jugador dio lo mejor de si mismo.

Onların ellerinden geleni yapması önemlidir.

Es importante que hagan su mejor esfuerzo.

Bugün tekrar elimizden geleni yapalım.

Demos lo mejor nuevamente hoy.

Elinizden geleni yaparsanız, muhtemelen başarırsınız.

Si das lo mejor, seguro que vas a tener éxito.

Bütün yapabileceğim elimden geleni yapmaktır.

Todo lo que puedo hacer es dar lo mejor de mí.

Hepinizin elinizden geleni yapacağınızı umuyorum.

Espero que todos den lo mejor.

Teşekkür ederim. Elimizden geleni yapacağız.

Gracias. Haremos todo lo que podamos.

Ben sadece elimden geleni yapıyorum.

Solo estoy haciendo lo mejor que puedo.

Onu yargılayamayız, elinden geleni yaptı.

No podemos juzgarlo, hizo lo que pudo.

Elinden geleni yaptıktan sonra hâlâ olmuyorsa sıra ayağından geleni yapmaktır: Gitmek gibi.

Si después de hacer todo lo que está en tu mano no funciona, haz todo lo que esté en tu pie, como por ejemplo marcharte.

Genlerini aktarmak için elinden geleni yapıyor.

Hace todo lo posible para transmitir sus genes.

Önüne geleni almayı bıraksan iyi edersin.

Mejor hubieras parado de comprar cosas a tu antojo.

Tek yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

Todo lo que tienes que hacer es hacerlo lo mejor que puedas.

Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

Todo lo que debes hacer es dar lo mejor.

Çevremizi kirletmemek için elimizden geleni yapmalıyız.

Deberíamos esforzarnos al máximo para no ensuciar el medioambiente.

Çocuğu kurtarmak için elimizden geleni yaptık.

Hicimos todo lo que pudimos para salvar al niño.

İşi tamamlamak için elinizden geleni yapın.

Haz lo que puedas para completar el trabajo.

Onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Él hizo todo lo que pudo para rescatarla.

Önemli olan elinden geleni yapıp yapmadığındır.

Lo importante es si uno hace su mejor esfuerzo o no.

Elinden geleni yaparsan, kimse seni suçlamaz.

Si das lo mejor de ti, nadie te culpará.

Onu bitirmek için elimden geleni yapacağım.

Haré mi mejor esfuerzo para terminarlo.

Her neyse, ben elimden geleni yaptım.

Como sea, me esforcé al máximo.

Senin elinden geleni yapıyor olduğuna eminim.

Estoy seguro de que estás haciendo todo lo que puedes.

Biz elimizden geleni yapacağız, teşekkür ederim.

Lo haremos lo mejor que podamos, gracias.

Tom her zaman elinden geleni yapar.

Tom siempre hace su mejor esfuerzo.

Tom Mary'nin elinden geleni yaptığını biliyordu.

Tom sabía que Mary había hecho todo lo que pudo.

O, sonuna kadar elinden geleni yaptı.

Él hizo lo mejor que pudo hasta el final.

Elinden geleni yap ve başarılı ol.

Da lo mejor, y tendrás éxito.

Biz sadece elimizden geleni yapmak zorundayız.

Sólo tenemos que hacerlo lo mejor que sepamos.

Saygılı olmak için elimden geleni yapıyorum.

- Me esfuerzo en ser atento.
- Hago lo que puedo por mostrarme atento.

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Las hienas hacen lo posible por generar pánico.

Dünya barışını kurmak için elimizden geleni yapmalıyız.

Deberíamos hacer nuestro mayor esfuerzo por lograr la paz mundial.

Onu zamanında bitirmek için elimden geleni yapacağım.

Haré todo lo posible por acabar a tiempo.

O, elinden geleni yaptı, ancak başarısız oldu.

Él hizo lo mejor que pudo, pero fracasó.

Elimden geleni yaptım, yine de başarısız oldum.

Di lo mejor de mí pero fracasé nuevamente.

O elinden geleni yaptı ama sonunda yenildi.

Él se esforzó, pero finalmente perdió.

Onlara yardım etmek için elimizden geleni yaptık.

Hicimos lo mejor que pudimos para ayudarles.

Ona yardım etmek için elinden geleni yaptı.

Él hizo lo mejor para ayudarla.

Ona yardımcı olmak için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para ayudarle.

O, onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para rescatarlo.

Tom elinden geleni yaptı, ama başarısız oldu.

Tom hizo todo lo que pudo, pero no lo logró.

Sana yardım etmek için elimden geleni yapacağım.

- Haré lo que pueda para ayudarle.
- Haré lo que pueda para ayudarte.

Bugün ben de elimden geleni yapmaya çalışacağım.

Hoy también lo haré lo mejor que pueda.

Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para proteger a Mary.

Ben her zaman elinden geleni yapanlara saygı duyarım.

Respeto a todos los que siempre dan lo mejor de sí.

Tom'a yardım etmek için elimden geleni yapmak istiyorum.

Quiero ayudar a Tom tanto como pueda.

O, onu asla düşünmemek için elinden geleni yaptı.

Ella hizo su mejor esfuerzo para no pensar nunca en él.

O, onu ikna etmek için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para convencerle.

Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para encontrar una razón para quedarse.

Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.

Aunque el doctor hacía todo lo que podía, el paciente se recuperaba solo lentamente.

- O elinden geleni yapıyor.
- Elinden gelenin en iyisini yapıyor.

Ella lo está haciendo lo mejor que puede.

- Ben elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- Elimden geleni yaparım.

Daré lo mejor.

Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para controlar su temperamento.

Tom Mary'nin Fransızca konuşmayı öğrenmesi için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para ayudar a Mary a aprender francés.

Bir misk kedisi bu ağacı sahiplenmek için elinden geleni yapıyor.

Una civeta de palmera común se esfuerza por reservarse este árbol.

Tom Mary için elinden geleni yaptı ama o yeterli değildi.

Tom hizo lo que pudo por Mary, pero no fue suficiente.

Gerçekten önemli olan tek şey, sizin elinizden geleni yapıp yapmamanızdır.

- La única cosa que importa es si acaso hiciste todo lo que pudiste.
- Lo único que realmente importa es si hiciste todo lo que pudiste.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para evitar el contacto visual con Mary.

- John'a olanları duydun mu?
- John'un başına geleni duydun mu?
- John'a olanı duydun mu?

¿Escuchaste qué le pasó a John?

O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.

Él dio todo de sí, pero pronto vio que no podría competir con un corredor tan rápido.

- Çalışmanı bölmemek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.
- Çalışmanı rahatsız etmemek için elimden geleni yapacağım.

- Haré mi mejor esfuerzo por no molestar tu estudio.
- Haré lo mejor para no molestar tu estudio.