Translation of "Elinden" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Elinden" in a sentence and their spanish translations:

- Elinden geleni yap.
- Elinden geleni yap!

Hacé lo que puedas.

Elinden geleni dene.

- Hazlo lo mejor que puedas.
- Inténtalo, tú puedes.
- Hazlo lo mejor posible.
- Prueba, a ver qué tal te va.

Elinden geleni yaptın.

Diste lo mejor.

Elinden geleni öde.

Paga lo que puedas.

Elinden geldiğince çabala.

Inténtalo de veras.

Elinden geleni yapmıyorsun.

No estás haciendo todo lo posible.

- O elinden geleni yapıyor.
- Elinden gelenin en iyisini yapıyor.

Ella lo está haciendo lo mejor que puede.

Kralın gücü elinden alındı.

El rey fue despojado de su poder.

Michael onu elinden yakaladı.

Michael la tomó por la mano.

O, onu elinden tuttu.

- Ella le cogió la mano.
- Ella lo tomó de la mano.

Sadece elinden geleni yap.

- Solo hazlo lo mejor posible.
- Solo hazlo lo mejor que puedas.

Elinden geldiğince sıkı çabala.

Inténtalo tanto como puedas.

O elinden geleni yapıyor.

Él lo está haciendo lo mejor que puede.

Sen elinden geleni yaptın.

Hiciste todo lo que pudiste.

Tom elinden geleni yapıyor.

Tom hace su mejor esfuerzo.

O elinden geleni yaptı.

- Él dio lo mejor que pudo.
- Él lo hizo lo mejor que pudo.

O, elinden geleni yapacaktır.

Él hizo su mejor esfuerzo.

Elinden geldiğince ezberlemeye çalış.

Trata de memorizar tanto como puedas.

Küçük kızı elinden tuttum.

Tome de la mano a la niñita.

Elinden geldiğince hayatını yaşamalısın.

Debes vivir tu vida lo mejor que puedas.

Elinden geleni yaptığını biliyorum.

Sé que diste lo mejor.

Rüzgar şemsiyeyi elinden uçurdu.

El viento le sopló el paraguas de la mano.

"Hey, yalnızsan, telefonu elinden bırak,

"Oye, si estás solo, cuelga el teléfono,

Torununuzu veya çocuğunuzu elinden tutup

Sosteniendo a su nieto o hijo

Ama her seferinde elinden kaçtılar.

Una y otra vez, la evaden.

Bir insan elinden geleni yapmalı.

Uno debería dar lo mejor de sí mismo.

Her zaman elinden geleni yapmalısın.

Es preciso siempre hacer todo lo posible.

Elinden geleni yap ve endişelenme.

Hazlo lo mejor que puedas y no te preocupes.

Her oyuncu elinden geleni yaptı.

Cada jugador dio lo mejor de si mismo.

Elinden geldiği sürece yaşamak istiyor.

- Quiere vivir tanto tiempo como pueda.
- Quiere vivir lo máximo posible.

O elinden geldiğince hızlı koştu.

- Corrió tan rápido como pudo.
- Él corrió tan rápidamente como pudo.

Elinden geldiğince odanı temiz tut.

- Deja tu cuarto tan impecable como puedas.
- Mantén tu recámara tan ordenada como puedas.

Elinden geldiği kadar yapmaya çalış.

Intenta hacerlo lo mejor que sepas.

Onu yargılayamayız, elinden geleni yaptı.

No podemos juzgarlo, hizo lo que pudo.

Elinden gelse geçmişini değiştirir misin?

¿Cambiaríais vuestro pasado si pudiérais?

Genlerini aktarmak için elinden geleni yapıyor.

Hace todo lo posible para transmitir sus genes.

Onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Él hizo todo lo que pudo para rescatarla.

Önemli olan elinden geleni yapıp yapmadığındır.

Lo importante es si uno hace su mejor esfuerzo o no.

Elinden geleni yaparsan, kimse seni suçlamaz.

Si das lo mejor de ti, nadie te culpará.

Tom elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom corrió tan rápido como pudo.

Tom elinden gelen her şeyi yaptı.

Tom hizo todo lo que pudo.

Senin elinden geleni yapıyor olduğuna eminim.

Estoy seguro de que estás haciendo todo lo que puedes.

Elinden geldiği kadar sert tekme vur.

Patea lo más fuerte que puedas.

Tom her zaman elinden geleni yapar.

Tom siempre hace su mejor esfuerzo.

Tom Mary'nin elinden geleni yaptığını biliyordu.

Tom sabía que Mary había hecho todo lo que pudo.

O, sonuna kadar elinden geleni yaptı.

Él hizo lo mejor que pudo hasta el final.

O, elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Corrió tan rápido como pudo.

Elinden geleni yap ve başarılı ol.

Da lo mejor, y tendrás éxito.

Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.

Tom hizo lo mejor que pudo.

O, elinden geleni yaptı, ancak başarısız oldu.

Él hizo lo mejor que pudo, pero fracasó.

O elinden geleni yaptı ama sonunda yenildi.

Él se esforzó, pero finalmente perdió.

Ona yardım etmek için elinden geleni yaptı.

Él hizo lo mejor para ayudarla.

Ona yardımcı olmak için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para ayudarle.

O, onu kurtarmak için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para rescatarlo.

Onu elinden yakaladı ve onu tekneye çekti.

Ella lo agarró de la mano y lo tiró dentro del bote.

Tom elinden geleni yaptı, ama başarısız oldu.

Tom hizo todo lo que pudo, pero no lo logró.

Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para proteger a Mary.

Elinden geldiğince hızlı bir şekilde bana doğru koştu.

Corrió hacia mí lo más rápido que pudo.

Ödül almak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Él lo intentó todo para conseguir ese premio.

Biri her şeyde elinden gelenin en iyisini yapmalı.

Uno tiene que hacer todo lo mejor posible.

Oğlunu korumak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Hizo todo lo posible para proteger a su hijo.

Ben her zaman elinden geleni yapanlara saygı duyarım.

Respeto a todos los que siempre dan lo mejor de sí.

- Yapabildiğiniz kadar sıkı çalışın.
- Elinden geldiğince çok çalış.

Estudia tanto como puedas.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle çığlık attı.

- Tom gritó tan fuerte como pudo.
- Tom gritó tan alto como pudo.

- Polis soyguncunun elinden tuttu.
- Polis soyguncunun kolunu yakaladı.

El policía agarró al ladrón por el brazo.

O, onu asla düşünmemek için elinden geleni yaptı.

Ella hizo su mejor esfuerzo para no pensar nunca en él.

O, onu ikna etmek için elinden geleni yaptı.

Ella hizo todo lo que pudo para convencerle.

O, ona yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Ella caminó tan rápido como pudo para alcanzarlo.

Tom işi elinden gelen en iyi şekilde yaptı.

Tom hizo el trabajo lo mejor que pudo.

Tom Mary'ye yetişmek için elinden geldiğince hızlı yürüdü.

Tom caminó tan rápido como pudo para alcanzar a Mary.

Tom elinden geldiğince hızlı bir şekilde bisikletini sürdü.

Tom pedaleó su bicicleta tan rápido como pudo.

Tom kalma sebebi bulmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para encontrar una razón para quedarse.

Doktor elinden geleni yapmasına rağmen hastanın iyileşmesi yavaş gerçekleşti.

Aunque el doctor hacía todo lo que podía, el paciente se recuperaba solo lentamente.

O diğerlerine yetişmek için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Ella corrió tan rápido como pudo para alcanzar a los demás.

Baba çocuğun elinden tuttu ve caddeyi geçmesine yardım etti.

El padre llevó al niño de la mano y le ayudó a cruzar la calle.

Tom suya daldı ve elinden geldiği kadar hızlı yüzdü.

Tom se zambulló en el agua y nadó tan rápido como pudo.

- Elinden gelen o mudur?
- Yapabileceğin en iyi bu mu?

¿Es eso lo mejor que puedes hacer?

Tom treni kaçırmayacağını umarak elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom corrió tan rápido como pudo esperando no perder el tren.

Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para controlar su temperamento.

Tom Mary'nin Fransızca konuşmayı öğrenmesi için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para ayudar a Mary a aprender francés.

Bir misk kedisi bu ağacı sahiplenmek için elinden geleni yapıyor.

Una civeta de palmera común se esfuerza por reservarse este árbol.

Hükümet, aile bağlarını koparmak için elinden gelen her şeyi yaptı.

El gobierno hizo todo lo posible para romper los lazos familiares.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom corrió tan rápido como pudo para escapar del oso furioso.

Tom Mary için elinden geleni yaptı ama o yeterli değildi.

Tom hizo lo que pudo por Mary, pero no fue suficiente.

Tom Mary ile göz temasından kaçınmak için elinden geleni yaptı.

Tom hizo lo que pudo para evitar el contacto visual con Mary.

- Tom elinden gelen her şeyi yaptı.
- Tom yapabileceği her şeyi haptı.

Tom hizo todo lo que pudo.

Elinden geldiğince kısa sürede bunun hakkında gidip bir doktorla görüşmeni öneririm.

Yo te sugiero que vayas a ver a un doctor por esto tan pronto como puedas.

Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki

Así que tuve que soltar sus ventosas, con mucha delicadeza, sin molestarla,

Eğer ona bir şans daha verilirse o elinden gelenin en iyisini yapar.

Si se le diera otra oportunidad, él lo haría lo mejor que pudiera.

Onun ne zaman döneceğini bilmiyorum ama döndüğünde, elinden gelenin en iyisini yapacak.

No sé cuándo vendrá, pero cuando lo haga, lo hará lo mejor que pueda.

Elinden geleni yaptıktan sonra hâlâ olmuyorsa sıra ayağından geleni yapmaktır: Gitmek gibi.

Si después de hacer todo lo que está en tu mano no funciona, haz todo lo que esté en tu pie, como por ejemplo marcharte.

Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle Mary'nin adını bağırdı ama o onu duymadı.

Tom gritó el nombre de Mary tan fuerte como pudo, pero ella no lo escuchó.

- Bir şey yaparken en iyisini yapmalısın.
- Bir şey yaparken elinden gelenin en iyisini yapmalısın.

En lo que sea que hagas, debes esforzarte al máximo.

- Yapabileceğiniz en iyi şey bu mudur?
- Elinizden gelen bu mudur?
- Elinden gelen bu mu?

¿Es esto lo mejor que puedes hacer?

O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.

Él dio todo de sí, pero pronto vio que no podría competir con un corredor tan rápido.

- Tom elinden gelen her şeyi yaptı.
- Tom, yapabileceği her şeyi yaptı.
- Tom yapabileceği her şeyi haptı.

Tom hizo todo lo que pudo.

- Babam her zaman der ki: "Elinden gelenin en iyisini yap."
- Babam her zaman der ki: "Yapabileceğinin en iyisini yap."

Papá siempre dice "hazlo lo mejor que puedas."