Translation of "Geleceğin" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Geleceğin" in a sentence and their spanish translations:

Geleceğin şehirlerini tasarlarken...

Al diseñar las ciudades del futuro,

Geleceğin araçları sayesinde,

a través de dispositivos del futuro,

Geleceğin hakkında düşün.

- ¡Pensá en tu futuro!
- ¡Piensa en tu futuro!

Geleceğin hakkında düşünmelisin.

Deberías pensar en tu futuro.

Latince geleceğin dilidir!

- ¡El latín es la lengua del futuro!
- ¡El latín será la lengua del futuro!

Burada geleceğin yok.

No tenés futuro acá.

Brezilya geleceğin ülkesidir.

Brasil es el país del futuro.

Parlak bir geleceğin var.

Tienes un futuro brillante.

Geleceğin hakkında fikrim yoktu.

No tenía idea que venías.

Geleceğin meslekleri üretimde değil.

Los empleos del futuro no están en la producción.

Geleceğin geçmişe ihtiyacı var.

El futuro necesita al pasado.

Bana geleceğin saati söyle.

- Dime a qué hora vendrás.
- Dígame a qué hora vendrá.

Geleceğin şehirlerinde kanalizasyon sistemi nasıl?

¿qué sistema de alcantarillado tendría la ciudad del futuro?

Ama biz geleceğin şehrine dönelim.

Pero regresemos a la ciudad del futuro.

Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.

Nos preocupamos por tu futuro.

Bazı rüyalar geleceğin bir belirtisidir.

Algunos sueños son una ojeada al futuro.

Senin parlak bir geleceğin var.

Tienes un futuro brillante.

Geleceğin hastane yatağı kendi evlerimizde olacak.

La cama de hospital del futuro estará en nuestros hogares.

Özgürlük ülkesi, geleceğin ülkesi, seni selamlıyorum!

¡Tierra de libertad, tierra del futuro, yo te saludo!

Sana ne zaman geleceğin söylenildi mi?

- ¿Se te informó cuándo debes venir?
- ¿Te dijeron cuándo tienes que venir?

Geçmiş nasılsa geleceğin de öyle olmasını bekliyoruz,

Estamos esperando que el futuro sea como lo fue el pasado.

Geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.

he dedicado mucho tiempo a imaginar la ciudad del futuro.

Ve burada geleceğin getireceklerinin ışığını şimdiden görüyorsun.

Y allí ya ves una luz que brilla en lo que depara el futuro.

Senin geleceğin hakkında ciddi bir konuşma yapalım.

- Hablemos seriamente de tu futuro.
- Hablemos seriamente sobre vuestro futuro.

Lütfen Osaka'ya geleceğin zaman bana haber ver.

Por favor, hazme saber cuándo vendrás a Osaka.

Belki de geleceğin sosyal medyası daha iyi olacaktır.

Por eso, quizá las redes sociales sean mejores en el futuro.

Tıpkı arkadaşları geleceğin Osmanlı Sultanı 2.Mehmed gibi..

Mehmed II, el futuro sultán otomano.

Geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

es que implica la visión de que el futuro está básicamente determinado.

Uluslararası bir yarışmada bu yaştaki zaferi parlak bir geleceğin iyi bir göstergesidir.

Su victoria a esta edad en una competición internacional le augura un brillante porvenir.