Translation of "Görebilirsiniz" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Görebilirsiniz" in a sentence and their spanish translations:

Burada görebilirsiniz.

Y lo pueden ver aquí.

Hamlet'te, Machbet'te görebilirsiniz.

La pueden ver en Hamlet, en Macbeth...

Yolun fotoğrafını görebilirsiniz

Puedes ver la foto de la carretera

şeyler de görebilirsiniz.

algunas cosas geniales en los barrios

Aradaki farkı tekrardan görebilirsiniz.

De nuevo pueden ver la diferencia.

Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.

Pueden ver a lo lejos las ruinas de la antigüedad.

Bakın, geriye doğru kıvrıldığını görebilirsiniz.

Miren, está empezando a enroscarse.

Gerçekten lazer, işte şimdi görebilirsiniz.

Realmente es un láser, Pueden verlo en el... ahí está.

ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.

donde pueden ver la luz va a todos lados.

Bakın, oradaki hayvan izlerini görebilirsiniz.

Y se ven todos esos rastros de animales.

Bu sıvıların çıkmaya başladığını görebilirsiniz.

miren, ven que todo ese fluido comienza a salir.

Uygulamanın ekran görüntülerini burada görebilirsiniz.

que pueden ver aquí a la derecha en las imágenes de la aplicación.

- Burada çalışabilirsin.
- Burada eğitim görebilirsiniz.

- Puedes estudiar aquí.
- Podéis estudiar aquí.

Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.

Se pueden ver algunos conejos salvajes en el bosque.

Bir teleskop kullanarak yıldızları görebilirsiniz.

Con un telescopio se pueden ver las estrellas.

Deniz yüzeyini görebilirsiniz -- videoyu çeken benim--

Pueden ver que la superficie oceánica, fui yo quien filmó esto,

Ve muhtemelen nereyi gizlediklerini hala görebilirsiniz...

Y probablemente todavía puedas ver dónde están escondidos,

Bulutsuz bir günde Fuji dağını görebilirsiniz.

- En días sin nubes se puede ver el Monte Fuji.
- Los días despejados se puede ver el monte Fuji.

Sıcak dolayısıyla uzakta parlayan bir yansıma görebilirsiniz.

y ven un reflejo distante

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

No quiero perderla de vista, está enroscada.

Bakın, görebilirsiniz. Burası daha önce işaretlediğim yol.

Miren, aquí, marqué mi camino.

Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

No quiero perderla de vista. Ya está enroscada.

Ancak ülke şekillerinin artık bozulmuş olduğunu görebilirsiniz.

pero es obvio que ahora las formas de los países se estiran.

Ortalarından itibaren çarpıcı bir şekilde arttığını görebilirsiniz.

creció notablemente desde mediados de los 90.

Baktığın her yerde öpüşen genç çiftleri görebilirsiniz.

Dondequiera que mires puedes ver parejas jóvenes besándose.

Böyle bir şeyi dünyanın başka neresinde görebilirsiniz?

¿En qué otro lugar del mundo podéis ver algo así?

Gerçek, ay gibidir, bunun yalnızca bir tarafını görebilirsiniz.

La verdad es como la luna, solo puedes ver una de sus caras.

Baktığınız her yerde depremin sebep olduğu hasarı görebilirsiniz.

Dondequiera que mires podrás observar el daño causado por el terremoto.

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Suena inteligente. No quiero perderla de vista. Ya se ha enroscado.

Hatta politikayı pek çok yönden bir aitlik arayışı olarak görebilirsiniz.

De hecho, mucha política puede considerarse una búsqueda de pertenencia.

Sıcak, nemli bir günde güneşin batışını seyrederseniz, güneşin şeklini değiştiren nemi görebilirsiniz.

Si se mira la puesta de sol en un día caluroso y húmedo, se puede ver la humedad cambiando la forma del sol.

Şuan harita üzerinde istediğiniz sokak ve cadde de ki bir evin fotoğrafını görebilirsiniz.

Puede ver la foto de una casa en la calle y la calle que desea en el mapa.