Translation of "Tarafa" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Tarafa" in a sentence and their spanish translations:

Biri o tarafa, diğeri o tarafa gidiyor, başka biri de o tarafa.

Uno va por allí, otro por allá, otro por aquí.

Diğer tarafa atlayın.

saltar al otro lado.

Bu tarafa gidiyoruz.

Vamos por aquí.

Ne tarafa gidiyorsunuz?

- ¿Hacia dónde te diriges?
- ¿Adónde os dirigís?
- ¿Adónde se dirigen?
- ¿Adónde se dirige?

O tarafa gitti.

- Ella se fue en esa dirección.
- Ella se fue por ese camino.
- Ella se fue para ese lado.

''Bu tarafa oynat, şu tarafa çevir, ekranı göremiyoruz.''

"¡Muévela un poco para allá, para acá, un poco más. No se ve nada!".

"Diğer tarafa atlayın" ifadesinin

"Saltar al otro lado" implica

Tamam, bu tarafa gidiyoruz.

Bien, iremos por aquí.

Bu tarafa doğru ilerlemeliyiz.

Sigamos avanzando por aquí.

Sizler karşı tarafa geçerken

Y mientras caminamos hacia el otro lado,

O, diğer tarafa geçti.

Él cruzó al otro lado.

Diğer tarafa nasıl gidebilirim?

¿Cómo llego al otro lado?

Onu bu tarafa çekelim. Hadi.

Traigámoslo hacia aquí. Vamos.

Basınç bu tarafa doğru gidiyor.

Mientras la presión vaya por aquí,

ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.

donde pueden ver la luz va a todos lados.

Diğer tarafa bakar mısın lütfen?

¿Puedes mirar al otro lado, por favor?

Onun itirazlarını bir tarafa bıraktılar.

Hicieron caso omiso de sus objeciones.

Elbiselerimi değiştirirken diğer tarafa bakar mısın?

¿Podrías mirar para otro lado mientras me cambio?

Araba viraja gelince sağ tarafa döndü.

Llegando a la esquina el coche giró a la derecha.

Bu ev bir tarafa doğru eğiliyor.

Esta casa se inclina hacia un lado.

Dana'nın bu tarafa gelmesi çok mantıklı olurdu.

Lo más lógico... es que Dana haya venido aquí.

Uzun mesafeler yürümem gerekecek, bu tarafa doğru.

Nos queda una buena distancia a pie hacia allí.

Öte yandan, karanlık ve büyüleyici bir tarafa sahip,

Por el contrario, hay muchísimos biopics muy cautivadores

Onun yerinde olsaydım bu tarafa gelirdim. Hava kararıyor!

Si yo fuera ella, vendría por aquí. ¡Está oscureciendo!

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

Podemos ir allí. Nos protegeríamos bajo los árboles.

Olduğunu düşünüyorsunuz. Akıllıca. Pekâlâ, o tarafa gideceğiz. Hadi.

hacia el cañón. Qué listos. Bien, iremos por allí. Vamos.

Peki hangi tarafa gidersek enkaza daha hızlı ulaşırız?

¿Qué camino nos llevará más rápido a los restos?

Fakat daha önceki görevlendirmeler o tarafa doğru yönlendirildi

pero las tareas anteriores fueron dirigidas a esa dirección

- Yüzünü bu tarafa çevir.
- Yüzünü bu yana dön.

Gira tu cabeza en este sentido.

Kendinizi mümkün olduğunca bu tarafa yakın tutmaya çalışmalısınız.

es sobre empujarte lo razonablemente posible más cerca a este lado.

Diğer tarafa doğru giden su bir yerden sonra durup

el agua que va al otro lado se detiene después de algún lugar

O enerji bu sefer bizim olduğumuz tarafa doğru gelecek

esa energía vendrá al lado donde estamos esta vez

Bu karar sizin. Hangi yön bulma metodu bizi doğru tarafa yönlendirecek?

Es su decisión. ¿Qué método de exploración nos llevará en la dirección correcta?

Dünyanın döndüğü tarafa doğru ilerlersek bu sefer ileriye doğru gideriz zamanda

Si nos movemos hacia el lado del mundo, esta vez avanzamos en el tiempo

Her insan bir aydır ve kimseye göstermediği karanlık bir tarafa sahiptir.

Toda persona es una luna y tiene un lado oscuro que no le muestra a nadie.

1 gün kadar sürmeden sonra Kartacalılar sonunda güvenli tarafa , geçidin diğer tarafına geçmişlerdi.

No es hasta un día después que los cartagineses finalmente llegan a la seguridad del otro lado del barranco.

Halatı bu tarafa bağlayacağım ve karşıya geçmek için onu bir hat gibi kullanacağım.

La ato de este lado y, luego, la uso como tirolesa.

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

Y tenemos todo el desierto para buscar, pero debemos decidir por dónde ir.

- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o iki tarafa da acı ve keder getirir.
- Savaş, barış getirmez. Tam tersine, o acı ve keder getirir.

Las guerras no traen paz; al contrario, traen dolor y tristeza a ambos bandos.