Translation of "Gittiğini" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Gittiğini" in a sentence and their spanish translations:

Gittiğini sanmıştım.

Creía que te habías ido.

İtalya'ya gittiğini söyledi.

Él me dijo que iba a Italia.

Nereye gittiğini sanıyorsun?

¿A dónde crees que vas?

Nereye gittiğini bilmiyorum.

- No sé a dónde vas.
- No sé adónde vas.

Tom'un gittiğini duymadım.

No oí a Tom irse.

Nasıl gittiğini göreceğiz.

Veremos cómo va.

Harvard'a gittiğini düşündüm.

Pensé que ibas a ir a Harvard.

Tom'un gittiğini gördüm.

Vi irse a Tom.

Neden gittiğini anlamıyorum.

No entiendo por qué te vas.

Eve gittiğini düşündüm.

Pensé que te habías ido a casa.

Mary'nin yurtdışına gittiğini biliyorum.

Sé que Mary se fue al extranjero.

Onun nereye gittiğini bilmiyorum.

No sé adónde ha ido.

Onlar Tom'un gittiğini söylüyor.

Ellos dicen que Tom se ha ido.

Tom'un gittiğini fark etmedim.

No me di cuenta que Tom se había ido.

Onun Londra'ya gittiğini biliyorum.

Sé que se fue a Londres.

Tom'un Boston'a gittiğini düşündüm.

Pensé que Tom había ido a Boston.

Senin eve gittiğini düşündüm.

Pensé que te habías ido de casa.

Tom nereye gittiğini söylemedi.

Tom no dijo para dónde iba.

Çok ileri gittiğini düşünüyorum.

- Creo que has ido demasiado lejos.
- Me parece que habéis ido demasiado lejos.
- Creo que fuiste demasiado lejos.

Onların nereye gittiğini göreceğim.

Voy a ver adónde van.

Umarım nereye gittiğini biliyorsundur.

Espero que sepas hacia dónde vas.

Tom'un nereye gittiğini bilmiyorum.

No sé hacia dónde se fue Tom.

Onun nasıl gittiğini biliyorum.

- Ya sé cómo va.
- Ya sé cómo va el tema.

Tom'un nereye gittiğini biliyorum.

Sé adónde ha ido Tom.

Tom'un nereye gittiğini düşünüyorsun?

¿Dónde crees que fue Tomás?

Tom'un Boston'a gittiğini duydum.

He oído que Tom va a ir a Boston.

Tom'a nereye gittiğini sordum.

Le pregunté a Tom a dónde había ido.

Ona nereye gittiğini sordum.

Le pregunté adónde iba.

ABD'ye gittiğini haber alıyorum.

Escuché por ahí que fuiste a los Estados Unidos.

Tom'un mağaraya gittiğini gördüm.

Miré a Tom entrar a la cueva.

Tom'un gittiğini bile görmedim.

Yo ni siquiera vi a Tom irse.

Tom Mary'nin gittiğini gördü.

Tom vio a Mary irse.

O, ona gittiğini söyledi.

Ella le dijo que se iba.

Nereye gittiğini biliyor musun?

¿Sabes adónde vas?

Onun iyi gittiğini umuyorum.

- Espero que saliera bien.
- Confío en que fuera bien.

Neyin yanlış gittiğini biliyorum.

Sé qué salió mal.

Bir şeylerin gerçekten ileri gittiğini

de este momento en el que algo podría avanzar

Ama buradan nereye gittiğini bilmiyorum.

Pero no sé a dónde fue luego.

ışığın her tarafa gittiğini görebilirsiniz.

donde pueden ver la luz va a todos lados.

Oraya gittiğini red mi ediyorsun?

¿Niegas que fuiste allí?

Bill'in nereye gittiğini kimse bilmiyor.

Nadie sabe adónde fue Bill.

Onun dışarı gittiğini gördün mü?

¿Le viste salir?

Onun nereye gittiğini bilmek imkansız.

- No hay manera de saber adónde él se ha ido.
- Es imposible saber adónde él ha ido.

Onun nereye gittiğini biliyor musun?

- ¿Sabes para adónde fue?
- ¿Sabes adónde fue?

Onun merdivenlerden aşağı gittiğini duydum.

Lo oí bajar por las escaleras.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Tom no sabe qué salió mal.

Tom'un Mary ile gittiğini düşündüm.

Pensé que Tom se había marchado con María.

Oyunun çok iyi gittiğini sanıyordum.

Pensaba que la obra había salido muy bien.

O, bana Amerika'ya gittiğini söyledi.

Me dijo que se iba a América.

Babanın nereye gittiğini biliyor musun?

¿Sabes a dónde se ha ido tu padre?

Bence Tom'un nereye gittiğini bulmalısın.

Creo que deberías averiguar adónde se fue Tom.

Joe'nun nereye gittiğini merak ediyorum.

Me pregunto adónde se fue Joe.

Erkek kardeşin Paris'e gittiğini söyledi.

Tu hermano dijo que ibas a París.

Tom Mary'nin gittiğini bile bilmiyordu.

Tom ni siquiera sabía que Mary se había ido.

Tom Mary'nin nereye gittiğini bilmiyor.

Tom no sabe adónde fue Mary.

Tom'un gittiğini fark ettin mi?

¿Te has dado cuenta de que Tom se ha ido?

Tom, Mary'nin nereye gittiğini bilmiyor.

- Tom no sabe a dónde fue Mary.
- Tom no sabe dónde ha ido Mary.
- Tom no sabe adónde fue Mary.
- Tom no sabe adónde ha ido Mary.

Tom'un nereye gittiğini bilmek istiyorum.

Quiero saber a dónde fue Tom.

Onun nereye gittiğini merak ediyorum.

Me pregunto a dónde habrá ido.

Hawaii'ye daha önce gittiğini söyledi.

Dijo que ya había estado en Hawái antes.

Tom Mary'nin Boston'a gittiğini biliyor.

Tom sabe que Mary fue a Boston.

Öyle giyinmiş nereye gittiğini sanıyorsun?

¿Adónde crees que vas vestido así?

Tom'un nereye gittiğini neden umursamalıyım?

¿Por qué debería preocuparme de adónde va Tom?

Neyin yanlış gittiğini tam olarak öğrenmeliyim.

Debo averiguar exactamente qué salió mal.

Nereye gittiğini bilmenin hiçbir yolu yok.

No hay manera de saber adónde él se ha ido.

Tom Mary'nin nereye gittiğini görmüş olmalı.

Tom debe haber visto adonde fue Mary.

Geçen Pazar onun nereye gittiğini soracağım.

- Le preguntaré a dónde fue el domingo pasado.
- Voy a preguntarle adónde fue el domingo pasado.

Tom'un oraya nasıl gittiğini bilmek istiyorum.

Quisiera saber cómo llegó Tom ahí.

Tom'un çok da eve gittiğini düşündüm.

Pensé que Tom ya se había ido a casa.

Gittiğini ve beni terk ettiğini düşünmüştüm.

Pensé que que te habías ido y me habías dejado.

Ne kadar hızlı gittiğini biliyor musun?

¿Sabes a qué velocidad ibas?

Arabasında bir şeylerin ters gittiğini onayladı.

Él confirmó que le pasaba algo a su coche.

Tom'un niçin erken gittiğini bilebileceğini düşündüm.

Creí que sabrías porque Tom se fue temprano.

Sadece Tom'un neden gittiğini bilmek istiyorum.

Solo quiero saber por qué se fue Tom.

Tom Mary'nin nereye gittiğini bildiğini söyledi.

Tom dijo que él sabía hacia dónde fue María.

Tom Mary'nin nereye gittiğini bildiğini düşünüyor.

Tom piensa saber hacia dónde fue María.

Onun nereye gittiğini hiç kimse bilmiyordu.

Nadie sabía adónde fue.

Mary'nin gittiğini Tom fark etmedi bile.

Tomás ni se dio cuenta de que María se habría ido.

Tom'un neden Boston'a gittiğini biliyor musun?

¿Sabes por qué se fue Tom a Boston?

Tom Mary'nin nereye gittiğini öğrenmeye çalıştı.

Tom intentó descubrir adónde había ido Mary.

Fiyatların çok yüksek gittiğini duyduğuma şaşırdım.

- Estoy sorprendido de oír que los precios han subido a tan altos niveles.
- Estoy sorprendido de oír que los precios hayan subido tanto.

İşlerin nasıl gittiğini bekleyelim ve görelim.

Esperemos a ver cómo van las cosas.

Hiç kimse Tom'un nereye gittiğini bilmiyor.

Nadie sabe hacia dónde fue Tom.