Translation of "Fırtına" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Fırtına" in a sentence and their spanish translations:

- Fırtına yatıştı.
- Fırtına dindi.

La tormenta amainó.

Fırtına hafifledi.

- La tormenta ha cesado.
- La tormenta ha amainado.

Fırtına tehlikelidir.

- Una tormenta es peligrosa.
- La tempestad es peligrosa.

Fırtına sakinleşti.

La tormenta aflojó.

Fırtına korkutur.

Amaga la tormenta.

Fırtına bulutları toplanıyor.

Se forman nubes de tormenta

Fırtına öncesi sessizlikti.

Era la calma antes de la tormenta.

Bir fırtına geliyor.

Viene una tormenta.

Bir fırtına olacak.

Va a haber una tormenta.

Fırtına, treni durdurdu.

La tormenta paró el tren.

- Fırtına sakinleşti gibi görünüyor.
- Görünüşe göre fırtına dindi.

Parece que la tormenta ha amainado.

- Fırtına herkesi gafil avladı.
- Fırtına herkesi hazırlıksız yakaladı.

La tormenta tomó a todos por sorpresa.

Tekne fırtına sırasında battı.

El barco se hundió durante la tormenta.

Fırtına daha da şiddetlendi.

La tormenta se tornó aún más violenta.

Dün bir fırtına yaşadık.

Tuvimos una tempestad ayer.

Bir fırtına patlamak üzeredir.

Una tormenta se avecina.

Denizdeki fırtına ilerlememizi engelledi.

Las tormentas en el mar impidieron nuestro progreso.

Fırtına zamanında ulaşmamızı engelledi.

La tormenta nos impidió llegar a tiempo.

Fırtına birkaç saattir yavaşlamadı.

La tormenta no amainó por varias horas.

Gidişimizi fırtına yüzünden erteledik.

Pospusimos nuestra salida a causa de la tormenta.

Bir kaşık suda fırtına!

Mucho ruido y pocas nueces.

Bir fırtına kentimize yaklaşıyor.

Una tormenta se acercaba a nuestra ciudad.

Fırtına bir tayfuna dönüştü.

La tormenta se hizo un tifón.

Rüzgar eken fırtına biçer.

Quién siembra vientos, recoge tormentas.

Fırtına bir ağacı devirdi.

La tormenta tumbó un árbol.

- Bir fırtına yaklaşıyor gibi.
- İçeri giren bir fırtına var gibi görünüyor.

Parece que viene una tormenta.

Kuraklık, sel, yangın, fırtına, volkan,

un 89 % menos de posibilidad de morir por un desastre natural,

Denizde şiddetli bir fırtına vardı.

Hubo una tormenta violenta en el mar.

Fırtına nedeniyle toplantıyı ertelemek zorundaydık.

Tuvimos que posponer la reunión a causa de la tormenta.

O, sıradan bir fırtına değildi.

Esa no fue una tormenta ordinaria.

Fırtına hiçbir hasara neden olmadı.

La tormenta no causó daño alguno.

Fırtına yüzünden evde kalmak zorundaydık.

Debido a la tormenta, estuvimos obligados a quedarnos en casa.

Bir fırtına uçağın kalkmasını engelledi.

Una tormenta impidió que el avión se despegara.

Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.

La cabaña fue rota a pedazos por la tormenta.

Fırtına olmasaydı daha erken varırdım.

Si no hubiera sido por la tormenta, habría llegado antes.

Malların teslimi fırtına nedeniyle ertelenmişti.

La entrega de los bienes se retrasó a causa de la tormenta.

Fırtına ekinlere büyük zarar verdi.

La tormenta causó severos daños a la cosecha.

Fırtına çok hasara sebep oldu.

La tormenta causó numerosos daños.

Fırtına hiçbir hafifleme işareti göstermedi.

La tormenta no mostró señales de amainar.

Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.

Los árboles fueron arrancados por la violencia de la tempestad.

Dün geceki fırtına, yolu çökertmiş.

El aguacero de anoche ha cortado el camino.

İnsanlar fırtına için hazır değildi.

La gente no estaba preparada para la tormenta.

Yıldırım bir fırtına anında oluşabilir.

Pueden haber rayos durante una tormenta.

Birçok ağaç fırtına tarafından yıkıldı.

La tormenta derribó muchos árboles.

Gelen büyük bir fırtına var.

- Se acerca una gran tormenta.
- Una gran tormenta se aproxima.

Fırtına nedeniyle, gemi limandan çıkamadı.

El barco no pudo dejar el puerto debido a la tormenta.

- Fırtına onun malına büyük hasar verdi.
- Fırtına onun mülkiyetine büyük zarar verdi.

La tormenta le causó un gran daño a su propiedad.

Kötü bir fırtına nedeniyle dışarı çıkamadı.

Él no pudo salir debido a una terrible tormenta.

Tren fırtına yüzünden bir saat gecikti.

El tren se retrasó por una hora debido a la tormenta.

Tüm yolcuları fırtına sırasında deniz tuttu.

Todos los pasajeros se marearon durante la tormenta.

Bu kış birçok yağmurlu fırtına yaşadık.

Este invierno tuvimos muchos temporales.

Fırtına yürüyüş için dışarı çıkmamı engelledi.

La tormenta me impidió el salir a dar un paseo.

Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.

Se cortó la luz gracias a la tormenta.

Tren saatleri fırtına yüzünden altüst olacak.

Los horarios de trenes se vieron trastornados por la tormenta.

Fırtına patladığında ben ancak eve varmıştım.

Apenas había entrado en casa cuando estalló la tormenta.

Fırtına çarpmadan önce pencereleri kapatmayı unuttum.

Olvidé cerrar las contraventanas antes de que la tormenta golpeara.

Bu on yıl içindeki en kötü fırtına.

- Esta es la peor tormenta que ha habido en diez años.
- Esta es la peor tormenta de los últimos diez años.

Bir fırtına anında araba sürmek tehlikeli olabilir.

Puede ser peligroso conducir durante una tormenta.

O sırada Napolyon cevaben fırtına boyutunda hareketlilik gösterdi

Mientras Napoleón respondía con rapidez y dinamismo.

- Kasırga demek azgın fırtına demektir.
- Kasırgalar şiddetli fırtınalardır.

- Los huracanes son tempestades violentas.
- Los huracanes son tormentas violentas.

Fırtına vurmadan önce eve varmayacağımızı asla bir an düşünmedim.

En ningún momento llegué a imaginar que no pudiéramos llegar a casa antes que la tormenta.