Translation of "Etmesini" in Spanish

0.021 sec.

Examples of using "Etmesini" in a sentence and their spanish translations:

Ona yardım etmesini söyle.

Dile que le ayude.

Yardımımı kabul etmesini sağladım.

Le hice aceptar mi ayuda.

Ona acele etmesini söyle.

Dile que se dé prisa.

Tom'un yardım etmesini istedim.

- Le pedí ayuda a Tom.
- Le pedí a Tom que me ayudara.

Tom'un yardım etmesini isteyebilirim.

Puedo pedirle ayuda a Tom.

Onun terk etmesini istemedim.

No quería que se vaya.

Onların dans etmesini görmeliydin.

Habrías debido verlos bailar.

Bazıları kavga etmesini bilmiyordu.

Algunos no sabían combatir.

Tom'un itiraf etmesini istedim.

Quería que Tom confesara.

Tom'dan acele etmesini istedim.

Le pedía a Tom que se diese prisa.

Tom'un bize yardım etmesini istiyorum.

Quiero que Tom nos ayude.

Tom'un benden nefret etmesini istemiyorum.

No quiero que Tom me odie.

Buradaki herkesin yardım etmesini istiyorum.

Quiero que todos aquí ayuden.

Tom'un itiraf etmesini duymak istedim.

Quería que Tom confesara.

Tom Mary'nin devam etmesini bekledi.

Tom esperó a que Mary continuase.

Neden onun terk etmesini istediniz?

¿Por qué quisiste que ella se fuera?

Onun dans etmesini rica ettim.

La saqué a bailar.

Tom'un beni rahatsız etmesini istemedim.

No quería que Tom me molestara.

Tom Mary'nin yardım etmesini istedi.

Tom le pidió a Mary que ayudara.

Sadece Tom'a acele etmesini söyle.

Vamos, dile a Tom que se dé prisa.

Tom Mary'nin dans etmesini izledi.

Tom observó a Mary bailar.

Tom'dan Mary'ye yardım etmesini istedim.

- Le pedí a Tom que ayudase a Mary.
- Le pedí a Tom que ayudara a Mary.

Başkalarının size yardım etmesini beklemeyin.

- No esperes que otros te ayuden.
- No confíes en que otros te ayuden.

Olay, Davout'un tümgeneralliğe terfi etmesini hızlandırdı ...

El incidente aceleró el ascenso de Davout a general de brigada ...

Annesinden kendisine eşlik etmesini rica etti.

La chica suplicó a su madre que la acompañara.

Ona bana yardım etmesini rica ettim.

Le pedí que me ayudara.

Onun istifa etmesini istememize gerek yoktu.

- No necesitamos pedirle que renunciara.
- No necesitamos pedirle que renunciase.

Mary, Tom'a müzeyi ziyaret etmesini söyledi.

María le dijo a Tomás que visitara el museo.

Tom'un kalmasını ve yardım etmesini istiyoruz.

Queremos que Tom se quede y ayude.

Herkesin evi temizlememe yardım etmesini istiyorum.

Quiero que todos me ayuden a limpiar la casa.

Tom Mary'nin John'a yardım etmesini istedi.

Tom quería que Mary ayudara a John.

Tom Mary'nin dans etmesini izlemeyi seviyor.

A Tom le gusta ver bailar a Mary.

Onlar genç işçinin istifa etmesini istedi.

Al joven trabajador le pidieron la renuncia.

Tom Mary'nin John'a yardım etmesini istiyor.

Tom quiere que Mary ayude a John.

Babanın sana yardım etmesini rica et.

- Pídele a tu padre que te ayude.
- Pídele ayuda a tu padre.

Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.

Le pedí a Mike que me ayudase.

Tom Mary'nin bana yardım etmesini istedi.

Tom le pidió a Mary que me ayudara.

Tom Mary'nin hemen terk etmesini istedi.

Tom quería que Mary se fuera de inmediato.

Tom Mary'nin ona itaat etmesini bekliyor.

Tom espera que Mary le obedezca.

Tom birilerinin Mary'ye yardım etmesini istiyor.

Tom quiere que alguien ayude a Mary.

Bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar.

que mueve la humedad por la atmósfera.

İnsanlığın bunu gözlemleyip bize yardım etmesini istiyoruz.

y queremos que la humanidad lo observe y nos ayude.

Tom'un yaptığı şeyi yapmasına devam etmesini istiyorum.

Quiero que Tom siga haciendo exactamente lo que ha estado haciendo.

Bu kadar acele etmesini tuhaf bulmuyor musunuz?

¿No encuentran que es raro que ella tuviera tanto apuro?

O, adamın ona yardım etmesini rica etti.

Le pidió al hombre que le ayudara.

Tom, Mary'nin evi temizlemesine yardım etmesini istedi.

Tom quería que Mary le ayudara a limpiar la casa.

Tom'a Mary'ye yardım etmesini söyledim ama etmedi.

Le dije a Tom que ayude a Mary, pero no lo hizo.

Tom Mary'den John'u bulmasına yardım etmesini istedi.

Tom pidió a Mary que le ayudase a encontrar a John.

- Onun terk etmesini istiyorum.
- Onun gitmesini istiyorum.

Quiero que se vaya.

Tom, Mary'den bahçede ona yardım etmesini istedi.

Tom quería que Mary le ayude en el jardín.

Tom Mary'nin onun hediyesini kabul etmesini istedi.

Tom quería que Mary aceptara su obsequio.

Tom'un bana ev ödevimde yardım etmesini istedim.

Le pedía a Tom que me ayudase con mis tareas domésticas.

Tom ağırbaşlı olmadıkça, onun bize yardım etmesini istemiyorum.

No quiero que Tom nos ayude a menos que esté sobrio.

Bunu yalnız yapamazsın. Birinin sana yardım etmesini iste.

No podés hacerlo solo. Pedile a alguien que te ayude.

Tom herhangi birimizin ona yardım etmesini istemediğini söyledi.

Tom dijo que no quería que le ayudásemos.

Onun hastalığı onun çalışmasına devam etmesini imkansız yaptı.

Su enfermedad le impidió continuar sus estudios.

Onun erkek kardeşinden ev ödevlerine yardım etmesini istediler.

Le pidieron a su hermano que les ayudara con su tarea.

O, ona o müzeyi ziyaret etmesini tavsiye etti.

Le aconsejó que visitara ese museo.

Tom Mary'den ev ödevinde ona yardım etmesini istedi.

Tom quería que Mary lo ayude con su tarea.

Tom Mary'ye başka bir yerde park etmesini söyledi.

Tom le dijo a Mary que se estacionara en otro lado.

Tom'dan bahçedeki yabani otları çekmeme yardım etmesini istedim.

Le pedí a Tom que me ayudase a sacar malas hierbas del jardín.

Tom Mary'nin ona yardım etmesini istediğinde ben odada değildim.

Yo no estaba en la habitación cuando Tom le pidió a Mary que le ayudara.

Eğer sen meşgulsen başka birinin bana yardım etmesini isteyeceğim.

Si estás ocupado, le pediré a otra persona que me ayude.

Onlar onun ağabeyinin ev ödevlerini yapmalarına yardım etmesini istediler.

Pidieron a su hermano mayor que les ayudara a hacer su tarea.

O, ona babasının garajı temizlemesine yardım etmesini rica etti.

Le pidió que le ayudara a su padre a limpiar la cochera.

Tom Mary'nin sorunu çözmesi için kendisine yardım etmesini istedi.

Tom quería que Mary le ayude a resolver el problema.

Tom'un Mary'nin ona yardım etmesini istemekten başka şansı yoktu.

Tom no tuvo más opción que pedirle a Mary que le ayudara.

Tom, Mary'nin ev ödevinde John'a yardım etmesini rica etti.

Tom pidió a Mary que ayudase a John con sus deberes.

Tom Mary'ye kırık sandelyeyi tamir etmesini ne zaman söyledi?

¿Cuándo le dijo Tom a Mary que arreglase la silla rota?

Tom sadece Mary'nin çocuklarda ona biraz daha yardım etmesini istedi.

Tom solo quería que Mary lo ayudara un poco más con los niños.

Tom, Mary'ye onun John'a bir fincan kahve ikram etmesini önerdi.

Tom sugirió a Mary que le ofreciera a John una taza de café.

- Tom'un vazgeçmesini istemiyorum.
- Tom'dan vazgeçmesini istemiyorum.
- Tom'un pes etmesini istemiyorum.

No quiero que se rinda Tom.

İki, beş, on, yüz kişinin zahmetli bir değişimi talep etmesini ise

Dos, cinco, diez, cien personas que piden el cambio incómodo

Yarın Tom'la telefonda temas kuracağım ve bize yardım etmesini rica edeceğim.

- Mañana me pondré en contacto con Tom y le pediré que nos eche una mano.
- Me pondré en contacto con Tom por teléfono mañana y le pediré que nos dé una mano.

Ben, utangaç genç adama güzel kıza aşkını ilan etmesini tavsiye ettim.

Aconsejé al tímido joven que declarase su amor por la hermosa muchacha.

Tom Mary'yi fırın satışında onun yardım etmesini rica etmek için aradı.

Tom llamó a Mary para pedirle ayuda en la venta de pastelitos.

O, ısrarlı bir sesle erkek kardeşinin mektubu teslim etmesini istedi ve öldü.

Con voz insistente, le pidió a su hermano que entregase la carta, y falleció.

- O onun kendi babasına yardım etmesini istedi.
- Ondan, babası için yardım istedi.

Ella quería que él le ayudara a su padre.

Mantık ve sağduyu Rusya, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinin birlikte hareket etmesini öneriyor.

La lógica y el sentido común sugieren que Rusia, la Unión Europea y los Estados Unidos deberían actuar juntos.

Ona Boston'u ziyaret etmesini tavsiye etti, çünkü o, onun dünyadaki en güzel şehir olduğunu düşünüyordu.

- Le aconsejó que visitara Boston, porque pensaba que era la ciudad más bella en el mundo.
- Le aconsejó que visitara Boston porque pensaba que era la ciudad más bonita del mundo.

Sahip olduğum İngilizce ile, bunu yeterince iyi çeviremem. Bu yüzden başka birinin çevirmeyi kabul etmesini çok isterim.

Me gustaría que alguien me ayudase a hacer la traducción, ya que con mi nivel de inglés no podría hacerla correctamente.

O ona babasının garajı temizlemesine yardım etmesini rica etti fakat o yardım edemeyecek kadar çok meşgul olduğunu söyledi.

Ella le pidió que ayudara a su padre a limpiar el garaje, pero dijo que estaba muy ocupado para ayudar.