Translation of "Bol" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Bol" in a sentence and their spanish translations:

Ve bol bol zaman.

y mucho tiempo.

Tom bol bol terliyordu.

- Tom estaba sudando profusamente.
- Tom estaba sudando mucho.

O bol bol not aldı.

Ella tomó notas copiosas.

Seçenek bol.

Hay muchas opciones.

Bol yiyecek getireceğiz.

Llevaremos un montón de comida.

Bol yiyeceğimiz var.

Tenemos un montón de comida.

- Başarılar!
- Bol şanslar!

Buena suerte.

Benim birçok arkadaşlarla konuşmak için bol bol vaktim vardı.

Tuve un montón de tiempo para hablar con muchos amigos.

Ülkemizin bol ürünleri var.

Nuestro país es rico en productos.

Bol buzlu viski, lütfen.

Con hielo, por favor.

Onun bol kitapları var.

Tiene muchos libros.

Bol miktarda suyumuz var.

Tenemos mucha agua.

Onların bol zamanı var.

Ellos tienen un montón de tiempo.

Pantanal'da mangrovlar bol mu?

¿Son los manglares abundantes en el Pantanal?

Bol suya ihtiyacın var.

Necesitas mucha agua.

Bol limon suyu içtim.

Bebí mucha agua con limón.

Ve bol bol kırık dal da var. İyi olacağız, ısınacağız.

y hay mucha madera seca, estaremos bien, calientes.

Yeni geline de bol bol çocukları olsun diye buğday saçılırdı

El trigo se esparciría para que la nueva novia tuviera muchos hijos.

Paniğe gerek yok. Zaman bol.

No hay necesidad de asustarse, hay bastante tiempo.

Bu yıl bol karımız vardı.

Este año tuvimos mucha nieve.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Los minerales abundan en Australia.

Tom eli bol ve naziktir.

Tom es amable y generoso.

Bu yıl bol yağmur vardı.

Hemos tenido mucha lluvia este año.

Kilerde bol miktarda yiyecek var.

- Hay mucha comida en la despensa.
- Hay comida suficiente en la despensa.

Elbisenin bol bir eteği var.

- El traje tiene una falda ancha.
- El vestido tiene una falda amplia.

Size sınavlarınızda bol şans diliyorum.

Le deseo buena suerte en el examen.

Japonya'da doğal kaynaklar bol değildir.

Los recursos naturales no abundan en Japón.

Şubatta Brezilya'da bol yağış olur.

En febrero llueve bastante en Brasil.

- Çok su gerekli.
- Bol su gerekli.

Se necesita mucha agua.

Portakallar bol miktarda C vitminine sahiptir.

- Las naranjas son ricas en vitamina C.
- Las naranjas tienen mucha vitamina C.

Portakallar bol miktarda C vitamini içerir.

- Las naranjas contienen mucha vitamina C.
- Las naranjas son ricas en vitamina C.

Tom bol tereyağlı patlamış mısır sever.

A Tom le gusta el pochoclo con mucha manteca.

bol bol düşünmek ve yeniden düşünmek zorundaydık. Yalnızlık içinde geçirdiğimiz o yıllara çok şey borçluyuz.

pensar y re-pensar mucho. Y le debemos mucho a esos años que pasamos en soledad.

- Çok zamanım var.
- Benim bol zamanım var.

Tengo un montón de tiempo.

Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.

Estas cajas tienen mucho espacio en su interior.

Pantolonum çok bol, çünkü çok kilo verdim.

Mis pantalones están muy sueltos porque he bajado mucho de peso.

Şehirde çok sayıda evcil hayvan olduğundan seçeneği bol.

Con tantos animales domésticos aquí, tiene opciones.

Bu ayı, bol miktarda fıstık ve meyve tüketiyor olmalı

El oso está comiendo muchas nueces, muchos frutos,

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

El cactus de barril, de hecho, contiene muchos fluidos.

- Bu yaz meyvede bolluk var.
- Bu yazın meyve bol.

Este verano hay fruta en abundancia.

- Onun bankada çok parası var.
- Onun bankada bol parası var.

Él tiene mucho dinero en el banco.

Böyle aceleyle nereye gidiyorsun? Bizim bol zamanımız var, bu nedenle güvenli bir şekilde sür.

¿Adónde vas con tanta prisa? Tenemos un montón de tiempo, así que maneja con seguridad.