Translation of "Anladım" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Anladım" in a sentence and their spanish translations:

Anladım.

He entendido.

Anladım!

¡Lo tengo!

Onu anladım.

Lo entiendo.

Yanlış anladım.

Entendí mal.

Oh, anladım.

- Ah, entiendo.
- Oh, lo obtuve.

Tamam, olayı anladım.

Vale, pillo la idea.

Sanırım onu anladım.

Creo que lo he entendido.

Sonra neler olduğunu anladım.

Allí me dí cuenta lo que pasaba.

Vücudumu sahiplenirken anladım ki

Y en el proceso de reclamarlo,

Ilk o zaman anladım.

cómo es la prisión.

İşte o zaman anladım.

Y fue entonces cuando lo supe.

- Sanırım anladım.
- Sanırım anlıyorum.

- Yo creo que comprendí.
- Creo que lo he entendido.

Onun haklı olduğunu anladım.

Comprendí que él tenía razón.

Onun ne dediğini anladım.

Entendí lo que ella dijo.

Teşekkürler, her şeyi anladım.

Gracias, lo entendí todo.

Neredeyse her şeyi anladım.

- ¡Entendí casi todo!
- He entendido casi todo.

Söylediklerinin ana fikrini anladım.

Entendí el meollo de lo que decía.

Bir şeyler döndüğünü anladım.

Me imaginé que algo estaba pasando.

- Sanırım anladım.
- Anladığımı düşünüyorum.

- Yo creo que comprendí.
- Creo que lo he entendido.

Tom'un bakış açısını anladım.

- Comprendí el punto de vista de Tom.
- Comprendía el punto de vista de Tom.
- Entendía la perspectiva de Tom.

Ben o metni anladım.

Entendí ese texto.

Ama o an anladım ki

Pero entonces me di cuenta,

Neden oğullarını götürdüğünü de anladım

sino por qué tenía a sus hijos con ella.

Her şeyi anladım, para hariç.

Lo tengo todo menos dinero.

Onun Amerikalı olduğunu aksanından anladım.

Entendí por su acento que era estadounidense.

Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.

Me di cuenta que lo que había escogido en realidad no me interesaba.

Dedim ki, "Bakalım doğru anladım mı.

Dije: "A ver si entendí bien.

Onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.

me di cuenta que tampoco podía mantener el ritmo yendo a la par con ellos.

"Hakim hanım benim suçum olduğunu anladım,

"Juez, me di cuenta de que era mi culpa,

Kuraklık sırasında, suyun değerini iyice anladım.

Durante la sequía, yo comprendí profundamente el valor del agua.

Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.

Acabo de descubrir que mi papá no es mi padre biológico.

Ben hemen hemen bütün şeyi anladım!

¡Entendí casi todo!

- Sanırım anladım.
- Sanırım anlıyorum.
- Anladığımı düşünüyorum.

- Yo creo que comprendí.
- Creo que lo entiendo.
- Creo que entiendo.

- Ne demek istediğini anladım.
- Seni duyuyorum.

- Te oigo.
- Yo te oigo.

çünkü anladım ki dünyanın zihinsel geleceği güvendeydi.

porque supe en ese momento que el futuro del intelecto estaba a salvo.

Anladım ki yapay zekâyı geliştirmek üzere çalışıyorken

Mientras trabajaba en la mejora de la IA

çünkü yaklaşık 80 yıllık ömrümde anladım ki

porque es la forma más grandiosa de querer la vida, que he podido encontrar

Benim için asıl önceliğin ne olduğunu anladım;

si era electo presidente de la República de Sierra Leona:

Ve o an anladım ki bunu aşabilirdik.

Y yo sabía, en ese momento, que lo superaríamos.

Uyandığımda her şeyin bir rüya olduğunu anladım.

Desperté y descubrí que todo había sido un sueño.

- İma ettiğin şeyi anladım.
- Ne yaptığını çaktım.

Veo lo que hiciste ahí.

Yüzüne bakınca benden bir şeyler gizlediğini anladım.

- Cuando le miré a la cara me percaté de que me estaba escondiendo algo.
- Cuando le miré a la cara me di cuenta de que me estaba escondiendo algo.

Anladım, Mary. Beş dakikaya kadar varmış olacağız.

Entendido, Mary. Estaremos allí en poco más de tres minutos.

- Bir şey söylemene gerek yok, her şeyi anladım.
- Bir şey söylemenize gerek yok, her şeyi anladım.

No necesitas decir nada, lo entendí todo.

Ve anladım ki büyük ihtimalle omurgasının alt tarafında

y encontré que lo más probable es que tuviera un disco deteriorado

Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım.

Sólo entonces me di cuenta de a qué se refería.

Daha iyi anladım ki şu anda bu benim pusulam.

más claro tengo que esa debe ser mi guía ahora.

Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, böylece odada bulunmuş olduğunu anladım.

Olí el perfume de Mary, así que sabía que ella había estado en el cuarto.

Avustralya’yı ziyaret edene kadar, Japonya’nın ne kadar küçük olduğunu anladım.

No fue sino hasta que visité Australia que me di cuenta de lo pequeño que era Japón.

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.

- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la cartera.
- Cuando llegué a casa, me di cuenta de que había perdido la billetera.