Translation of "Alanı" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Alanı" in a sentence and their spanish translations:

Manyetik alanı var fakat

tiene un campo magnético pero

Bu, onun uzmanlık alanı.

Es su especialidad.

Tom'un çalışma alanı hukuktur.

El campo de estudio de Tom son las leyes.

Birkaç bina ve park alanı.

Un par de edificios, un estacionamiento, un campo de fútbol;

O bir tarım alanı idi.

Era una zona agrícola.

Ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Puedo ver un área muy grande

Marsın da manyetik bir alanı vardı

Marsin también tenía un campo magnético

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

El campo de batalla estaba cubierto de muertos y heridos.

Odanın alanı iki buçuk metre karedir.

El área de la habitación es de dos metros y medio.

Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

El área residencial es agradable para vivir en ella.

O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.

Ella quiere extender la zona de no fumadores.

Dairenin alanı için hangi formül kullanılır?

¿Cuál es la fórmula para calcular el área del círculo?

Ve kapalı çiftliklerde alanı, maksimum verimlilik için

Además, para maximizar la producción en un espacio concreto,

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

El río inundó una extensa área.

Sebzeler yetiştirmek için bu alanı kullanabilir miyim?

¿Puedo usar este lugar para cultivar verduras?

Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.

Estas cajas tienen mucho espacio en su interior.

Kanada'nın alanı Amerika birleşik Devletleri'nkinden daha büyüktür.

La superficie de Canadá es mayor que la de los Estados Unidos.

Neyse, zaten felsefede iş alanı da yoktu.

Y además no hay trabajo en el campo de la filosofía.

Karenin alanı hakkında oldukça sıkı bir formülü ispatlamayı

tratando de sonsacarle con éxito a este chico esclavo,

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

La primera razón es que los océanos son muy amplios,

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

alberga algunas criaturas de la noche realmente extrañas.

Bu yüzden dünyanında dev bir manyetik alanı var

entonces hay un gran campo magnético en tu mundo

Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.

- Por supuesto, los imanes tienen un campo magnético a su alrededor.
- Los imanes, por supuesto, tienen un campo magnético a su alrededor.

Sel, altı bin hektar ekili alanı tahrip etti.

Las inundaciones han destruido seis mil hectáreas de tierras de cultivo.

Bir hava alanı ve onunla bağlantılı bütün işleri düşünün.

Piense en un aeropuerto y todos los negocios relacionados.

Bu patlama 2 bin kilometre kare alanı doğrudan etkiledi

esta explosión afectó directamente el área de 2 mil kilómetros cuadrados

Güney manyetik alanı her 11 yılda 1 yer değiştiriyor

el campo magnético del sur cambia cada 11 años

Ne yazık ki ormanlar bu alanı sağlamak için yok ediliyor

Lamentablemente, a menudo se limpian los bosques para abastecerla,

Silisyalı Ermeni ve Frank birlikleri öncülerdi ve alanı bildikleri için

Las tropas de armenios cicilianos y francos estaban colocados en la vanguardia porque conocían el

Bu bize bir çok yaşama alanı ve laboratuvar sahası veriyor

Da mucho espacio de vida y mucho espacio de laboratorio,

- Hitler Doğu Avrupa'da lebensraum istedi.
- Hitler Doğu Avrupa'da yaşam alanı istedi.

Hitler demandaba lebensraum en Europa oriental.

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

El mariscal Ney fue uno de los comandantes de campo de batalla más inspiradores de la historia: un

Ortalama bir Amerikan yaşam alanı Japonya'daki yaşam alanının iki katı kadar büyüktür.

La media del espacio vital en América es el doble que la media de espacio vital en Japón.

Aya gidip gelirken üç astronot için yakıt, güç, kaynak ve yaşam alanı sağlayacaktı

Proporcionaría combustible, energía, suministros y espacio vital para tres astronautas mientras

- O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- O, bu bölgeyi avucunun içi gibi bilir.

Conoce la zona como la palma de su mano.

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

Tantas presas lo convierten en un campo de entrenamiento ideal para que un joven jaguar aprenda a valerse por sí mismo.