Translation of "Geniş" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Geniş" in a sentence and their spanish translations:

Geniş kapsamlı data,

que es el vasto tesoro de datos,

Ağzınızı geniş açın.

Abra más la boca.

Onun kalbi geniş.

Él tiene un gran corazón.

Ağzını geniş aç.

Abre bien la boca.

- Geniş bir alanda okumuşluğu vardır.
- Geniş bir yelpazede okur.

Su lectura abarca un amplio campo.

Geniş aileleri imdada yetişiyor.

Los parientes llegaron para el rescate.

Onun geniş omuzları vardı.

Él tiene hombros anchos.

Geniş kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.

Vivimos cerca de la gran biblioteca.

Ana caddeler çok geniş.

Las avenidas principales son muy anchas.

Onun geniş göğüsleri vardır.

Ella tiene pechos grandes.

Bu cümle geniş zamandadır.

Esta oración está en presente.

Kanada geniş bir ülkedir.

Canadá es un país grande.

Geniş bir koltuk istiyorum.

Quiero un asiento espacioso.

Onun geniş omuzları var.

Tiene unos hombros anchos.

Güzel ve geniş bir açı.

Mantenemos la postura.

Geniş bir çöl önümüzde uzanıyor.

Un vasto desierto se extiende ante nosotros.

Bu araba geniş ve kullanışlı.

Este auto es espacioso y práctico.

O roman geniş ölçüde okundu.

Esa novela fue muy leída.

Bu oda çok geniş değil.

- Esta habitación no es muy grande.
- Esa pieza no es muy grande.

- Nehri yüzerek geçmek imkânsız. Çok geniş!
- Yüzerek geçmek imkânsız. Nehir çok geniş.

¡No se puede cruzar el río a nado, es muy extenso!

MB: Ses aralığı son derece geniş,

MB: Y van a ver que su rango de voz es tan amplio

Nefreti çok geniş bir çapta tanımlıyorum

Y defino el odio en un sentido amplio

Geniş kolugo sosyal ağının bir üyesi.

Es miembro de una amplia red social de colugos.

Ben çok geniş bir alanı görebiliyorum

Puedo ver un área muy grande

Çatı katında geniş bir oda var.

Hay suficiente espacio en el ático.

Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.

El terremoto causó daños generalizados.

Bu yer geniş, öyle değil mi?

Este lugar es grande, ¿verdad?

Evime yakın geniş bir cadde var.

Hay una calle ancha cerca de mi casa.

- Tom açık görüşlüdür.
- Tom geniş fikirlidir.

Tom es un tipo abierto.

Nehri bloke eden baraj çok geniş.

El dique que bloquea al río es muy ancho.

Bizim geniş bir kitap seçeneğimiz var.

Tenemos una gran variedad de libros.

Tom'un geniş bir arkadaş çevresi var.

Tom tiene un amplio círculo de amigos.

Şimdi de çubukları geniş bir uzaklıkla ayıracağım,

Ahora distancio ampliamente los palos

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

El río inundó una extensa área.

Onun işlerle ilgili geniş bir görüşü var.

Ella tiene una manera amplia de ver las cosas.

Bu ürün için geniş bir pazar var.

El mercado para este producto es amplio.

Geniş çaplı bir buzdolabı satın almak istiyorum.

Quiero comprar un frigorífico grande.

Dünkü konserde geniş bir dinleyici kitlesi vardı.

Hubo muchos espectadores en el concierto de ayer.

Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.

Esa decisión tendrá amplias y serias consecuencias.

Sence yol arabalar için yeterince geniş mi?

- ¿Cree usted que el camino es bastante ancho para automóviles?
- ¿Te parece que la carretera es lo suficientemente ancha como para los autos?

Çocuklar geniş ve ferah sınıf işgal etti.

Los niños ocuparon el aula grande y espaciosa.

Ayrıca, bu kavramı daha geniş ölçüde düşünebileceğimizi düşünüyorum.

Pero también pienso que podemos considerar este concepto de una manera más amplia.

Bunun ilk nedeni, okyanusların çok geniş bir alanı,

La primera razón es que los océanos son muy amplios,

Mümkün olan en geniş çapta insanın hoşuna gidebilmeli,

es una historia que atraiga a la mayor cantidad de personas posible,

Geniş kıyafetlerden kesilen, dikilen ve hatta bazen yapıştırılan

Es un proceso simple de cambiar de cortar y coser,

Bilim insanları ayrıca geniş doku bankası inşa ettiler,

Los científicos también han construido un enorme banco de muestras de tejido,

Ama aynı zamanda çok daha geniş uygulamaları var.

Pero también tiene aplicabilidades mucho más amplias.

Daha geniş bir dizi koruyucu önlemlerin parçası olmasıdır.

junto con el distanciamiento social y el lavado de manos.

- Geniş bir aileden geliyorum.
- Büyük bir aileden geliyorum.

Vengo de una familia grande.

O kararın geniş kapsamlı ve ciddi sonuçları olacaktır.

Esa decisión tendrá amplias y serias consecuencias.

- Bu geniş bir evdir.
- Bu büyük bir ev.

Es una casa grande.

Ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik.

pero quisimos investigarlo a un nivel más amplio.

Eğer doğruysa bunu destekleyen geniş ölçekli bulgu var mı?

Si es verdad, ¿está sustentada con evidencia a gran escala?

Geniş, kıllı ayaklarıyla en derin karda bile süzülerek ilerler.

Las patas anchas y peludas se deslizan sobre la nieve más profunda.

İşe yarayıp yaramadıklarını görmek için geniş yelpazede teklif edilen

Trabajo evaluando una gama de propuestas técnicas

Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.

- Dividiremos la gran extensión del terreno familiar alícuotamente entre nuestros hijos.
- Dividiremos equitativamente la gran extensión de terreno familiar entre nuestros hijos.
- Segregaremos la amplia extensión de terreno de la familia en partes iguales entre nuestros hijos.

Bu yol o kadar geniş ki, otobüsler kolayca geçebilir.

Este camino es tan amplio, que los buses pueden pasar con facilidad.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

GG: Yani daha geniş kanatları var, o yüzden daha yavaş çırpıyorlar.

GG: Tienen alas más grandes entonces baten más lento.

Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.

Mis aficiones no solo son muy diversas sino además útiles.

- Kazakistan, Orta Asya'daki en geniş ülkedir.
- Kazakistan Orta Asya'daki en büyük ülkedir.

Kazajistán es el país más grande de Asia Central.

Baldızı Aimée Leclerc ile evlenmeye teşvik ederek Davout'u Birinci Konsolos'un geniş ailesine kattı.

la cuñada de Pauline Bonaparte, lo que llevó a Davout a la familia extendida del Primer Cónsul.

Filler piyadelerin kanadında yer alırken, Numidyalı ve Galyalı süvariler daha geniş bir kanat pozisyonu alıyor.

Los elefantes flanquean a la infantería, mientras la caballería numidiana y gálica están más ancha.

- Dünyanın en büyük ülkesinin devlet başkanı İngilizceyi anlamıyor.
- Dünyanın en geniş ülkesinin devlet başkanı İngilizceyi anlamıyor

El presidente del país más grande del mundo no entiende inglés.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.

La resistencia es la capacidad de llevar a cabo una actividad física o mental durante un período de tiempo prolongado sin cansarse. Se puede aumentar la resistencia con el entrenamiento, el mantenimiento de un estilo de vida saludable y el consumo de una dieta sana y equilibrada.