Translation of "İşine" in Spanish

0.028 sec.

Examples of using "İşine" in a sentence and their spanish translations:

Yeni işine odaklandı.

Ella puso mucha atención en su nuevo trabajo.

Kendi işine bak.

- ¡Métete en tus asuntos!
- ¡Meteos en vuestros asuntos!
- No metas tu nariz en los asuntos de los demás.
- ¡Metete en tus cosas!

İşine yardım edeyim.

Déjame ayudarte con tu trabajo.

O, işine odaklandı.

Ella se centró en su trabajo.

Tom işine yoğunlaştı.

Tom se concentró en su trabajo.

Tom işine yoğunlaşamadı.

Tom no se podía concentrar en su trabajo.

Yapılan analiz işine benzer.

a fin de empezar la construcción.

Adamın ne işine yarayacaksa?

¿Qué hará tu hombre?

Diğer insanların işine karışmayın.

No se meta en vidas ajenas.

İşine saat yedide başlıyor.

Ella empieza a trabajar a las siete.

Arkadaşının işine hayran kaldı.

Admiraba el trabajo de su amigo.

Bu Tom'un işine yaradı.

A Tom le funcionó.

Senin işine ihtiyacım yok.

No necesito tu trabajo.

- Yuriko mobilya işine geçmeyi tasarlıyor.
- Yuriko mobilya işine geçmeyi planlıyor.

Yuriko está planeando pasarse al negocio de los muebles.

Işine devam ettiğinden emin olmaktır.

sea el que sea, conserve su trabajo.

Hayatımızın ev işine adadığımız kısmı

la cantidad de tiempo que pasamos en tareas domésticas

Kırklı yaşlarının başlarında işine başladı.

Él empezó a trabajar a los cuarenta y pocos años.

O, tüm dikkatini işine verdi.

A ella la absorbió su trabajo.

O, onun işine mal oldu.

Eso le costó su trabajo.

Fizyoterapistlerle birlikte işine geri döndü.

Ha vuelto a trabajar con fisioterapeutas.

- Seni ilgilendirmez.
- Kendi işine bak!

- ¡Métete en tus asuntos!
- ¡Meteos en vuestros asuntos!
- ¡Metete en tus cosas!

Sen kendi işine bak lütfen.

Ocúpate sólo de tus asuntos, por favor.

Umarım bu veri işine yarar.

Espero que esta información te sea útil.

Başka insanların işine burnunu sokma!

No meta su nariz en los asuntos de los demás.

Tom başkalarının işine burnunu soktu.

Tom se mete en lo que no le concierne.

Telefon yazılım işine de girdi Google

El teléfono también ingresó al negocio de software Google

Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.

Deja de inmiscuir tu nariz en los asuntos de otros.

Ev işine yardım etmek zorunda kaldım.

Tenía que ayudar con las tareas domésticas.

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

No metas tu nariz en los asuntos de los demás.

Tıbbi izinden sonra işine devam etti.

Él volvió a su trabajo después de la licencia médica.

Çeneni kapa ve işine devam et.

Cállate y sigue con tu trabajo.

Başkalarının işine burnunu sokan biri gibi hissediyorum.

la recién llegada al serio mundo de la feminidad,

O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.

A pesar del cansancio, siguió con el trabajo.

O konuda endişelenmeyi kes ve işine odaklan.

Deja de preocuparte de eso y enfócate en tu trabajo.

Kendi işine başlamayı ciddi şekilde düşünüyor musun?

¿Estás pensando seriamente en comenzar tu propio negocio?

O diğer insanların işine karışma fırsatını kaçırmaz.

Él no deja pasar ninguna oportunidad para inmiscuirse en los asuntos de otras personas.

Gerçeğin hoş olması, işine gelmesi veya gelmemesinden bağımsız.

incluso si no es bonita o agradable.

Beynimizin önemli bir bölümü ödül beklentisi işine ayrılmıştır:

Una gran parte de nuestro cerebro está dedicado a esperar recompensas:

- Başka insanların işine karışmamalısın.
- Başka insanların işlerine karışmamalısınız.

No deberías interferir en los asuntos de otras personas.

Ya da gazetedeki ve ya televizyondaki işine son veriyorlar

O terminan su trabajo en el periódico o en la televisión.

Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.

Reanudó su trabajo tras un breve descanso.

Bana ne yapacağımı söylemeyi bırak ve sen kendi işine bak.

Dejá de decirme lo que tengo que hacer y metete en tus cosas.

Rahibe Teresa neye ihtiyaç olduğunu görmek için etrafına bakarak işine başladı.

Madre Teresa comenzó su trabajo por mirar a su alrededor para ver lo que se necesitaba.

Ve birlikte bu "Fridays For Future" işine bir şans vermemiz gerektiğini düşündük.

y juntos pensamos que daríamos al "Viernes para el futuro" una oportunidad.

- Bu kitap senin için yararlı olacak.
- Bu kitap senin işine çok yarayacak.

Este libro será de gran utilidad para ti.

- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.

Ten. Lleva esto contigo. Te puede resultar útil.

Aile işine katılma planları, ateşli bir cumhuriyetçi olan Suchet'in Lyon Ulusal Muhafızlarının süvarisine katılmasıyla

Los planes para unirse al negocio familiar se vieron frustrados por la Revolución Francesa, cuando Suchet, un

- Neden bir uçurtma uçurmaya gitmiyorsun?
- Yürü git işine.
- Çek arabanı.
- Senin başka işin yok mu?

¿Por qué no vas a la esquina a ver si está lloviendo?

- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
- Kısa bir moladan sonra çalışmasına devam etti.

- Él continuó su trabajo después de un breve descanso.
- Siguió el trabajo después de un corto descanso.